yaman sevda

280 19 26
                                    

Bölüm öncesi bölüm... Yalnız bu hikayede Nesil'e evde temas yapan Barış'ın yarışmada da gerçekten temasta bulunması sjdjdnxkskdmf yine bir şeyleri yanlışlıkla yazarken hayata geçirmişiz gibi saçma sapan bir şeyler falan filan gümlüyorum kendi kendime böyle şeyler olunca HBDBSNAMMSMF

"Çok kötü bir şey oldu..."

"Ne oldu?" Sesinden ötürü ayağa kalkmış, odada tur atarken yanıt gelmeyince kalp atışlarımın da hızlandığını hissetmiştim.

"Otobüs bileti bulamıyorum."

Cümlesini duyduktan sonra derin bir nefes alıp elimle gelişine alnıma vurmak için telefonu yüzüne kapatmıştım. Evet, bunu tek elimle de yapabilirdim ki tek elle yapılan bir şeydi ancak maksat bozduğu sinirime karşılık bunu yapmaktı.

Telefon tekrardan çalınca küfür etmek ve etmemek arasında düşünürken tekrardan derin bir nefes alarak açmıştım telefonu.

"Konuşmana fırsat vermeden küfürlerden küfür seçmek ister misin? Çünkü ben seçemedim."

"Ciddiyim gelmem gereken tarihlerde otobüs yok Nesil ne halt edeceğim ben?"

"Uçakla geleceksin mesela?"

"Ben uçağa binemiyorum. Hiç aklıma gelmemişti ayrıca." dediğinde gözlerimi devirmiştim.

"Korkuttun beni. Bir şey oldu zannettim."

"Oldu zaten gelemiyorum diyorum sen de yüzüme kapatıyorsun. Aaa!"

"Sana aaa! Dünyanın sonu mu Kerem? Ben gelir alırım seni sanki imkanımız yok sen de."

"Hayır canım böyle bir şeyi istemiyorum ben sana beni gel al diye aramadım böyle bir şeyi isteyemem."

"Sen bir şeyleri yapınca nasıl zahmet kelimesini kabul etmiyorsan ben de etmiyorum."

Sessizlik oluştu aramızda. Kavga edercesine girdiğimiz durumun üzerine oluşan sessizlik de pek hayırlara vesile değildi açıkçası.

"Gerçekten onun için aramadım ben hallederdim ama otobüs olmayınca panikledim..." Ses tonu oldukça yumuşak bir şekilde duyulurken derin bir nefes almıştım.

"Ne yapacağız senin paniklemelerini..?" Bu sefer de benim ses tonum yumuşak bir şekilde çıkmıştı, yüzümde belli belirsiz bir tebessüm oluşurken işaret parmağım saç uçlarıma yönelmişti. Sorumdan sonra güldüğünü anlamıştım. Belli belirsiz tebessümümün yerini anında belirgin bir tebessüm almıştı.

"Onu sormuyoruz işte." dediğinde sesli bir şekilde gülmüştüm.

Biraz sitemli kızgınlıklarımı belirtmiş, biraz da günlerimizi nasıl geçirdiğimizi konuşmuştuk. İki gün sonrasına da randevulaşmıştık İzmir için.

Randevulaşmak... Garipsediğim bir kelimeydi.

Telefonu kapattıktan sonra kitabımı aldığım gibi köşeme çekilmiştim. Huzurlu bir şekilde takılmayı hedefledikçe ikide bir hedefimden şaşıyordum.

****

Aradan geçen iki gün içinde Erdem ve Suat abiyle takılmıştık. Akşamları verdiğimiz kahve çay partileri olmuştu hafta sonuna denk geldiği için. Erdem'in çalışmaktan bitkin düşmesi an meselesiydi bana göre. Mühendis bey idi ancak işi en ince detaylarına kadar öğrenmek istediği için tam anlamıyla köpek gibi çalışıyordu. Bu huyumuz tamamen aynıydı işte.

İzmir'e gitmeden önce bir playlist hazırlamıştım. 5 ile 5.30 saat arası değişiyordu varış süresi. Çok hızlı gitmediğim ve vakitlice çıktığım anda sorun yaşamazdım diye düşünüyordum. Sabahın ilk ışıklarıyla çıksam yola varırdım erkenden. Bunun bir de dönüşü vardı çünkü.

Standing Next to Me (Masterchef All Star)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin