everybody loves an outlaw

287 25 33
                                    

"Sana bir tık kırgın, iki tık kızgınım."

Eve geldiğimizde Kerem'e yaptığım ilk yorum bu olurken üzgün bir şekilde yüzüme baktığı o ifadeyi görmezden gelmeye çalışıyordum.

"Ama gerçekten Alican'ı alacaktım biliyorsun."

"Bildiğim tek şey sonuç." dedim kollarımı birbirine kenetleyerek. Göz temasını kurduğumuz anda baştan aşağı süzerken ellerini cebine sokmuş bir biçimde yatağıma oturuşuna bakmıştım yaslanmış olduğum çalışma masamdan.

"Almak istedim ama baskın olan-"

"Kaptan sensin, baskın olan taraf olmak zorundasın. Gerçi olduğunda da 'yapmayacağız, kaybedeceğiz.' ayaklarında takılanlar oldu anında. Dilim o an kopsaydı da Dilara'yı aldırmasaydım ya."

"Deme öyle de... Neyse bakalım daha gün doğmadan neler doğar. Alırız ilk oyunu kafamız da rahat olur. Ben güveniyorum bize." dediğinde omuzlarımı silkmiştim.

"Bize güveniyorum da güvenmediğim insanlar da mevcut."

***

Ertesi gün oyuna gitmek için hazırlandığımızda mutlu bir şekilde güne başladığımı fark etmiştim. İçimde güzel şeylerin olacağına dair bir his olurdu genelde ama öyle bir hissiyat da yoktu. Mutluydum, garip bir şekilde. Sebebi olmasına gerek olmayan bir biçimde.

Hazırlanıp odadan çıktığımda adımlarımı merdivenlere yönlendirip şarkı mırıldana mırıldana aşağı inmeye başlamıştım. Aşağı indiğimde Sefa, Batuhan ve Kerem'i gördüğümde asker selamı vermiştim, onlar da karşılıklı olarak aynı şeyi yapmışlardı.

"Başki enercin yerinde bakıyorum da." dediğinde Batuhan gülmüştüm söylemine.

"Nasıl başlarsak öyle gider." dedikten sonra gözüm Kerem'in gömleğine takılmıştı. Gözlerimi kısarak gömleğe baktığımı fark eden Sefa ve Batuhan da beni incelemekle meşgullerdi.

"Bir şey mi var üzerimde?" dedi baktığım yeri fark eden Kerem. Üzerine baktığında bir şey göremediği için meraklı gözlerle bana bakmaya başlamıştı.

"Levi's?" dediğimde hafif kaşlarını çatmıştı.

"Evet?" Başımı iki yana sallamıştım soru sorarcasına söylediği yanıttan dolayı.

"Leon'um oynuyor reklamında ya."

"Ne?" Anlamayan Kerem Batuhan'a ve Sefa'ya bakarken umutsuzca başımı iki yana sallamıştım. Sefa gülerken Batuhan "boşver" dercesine elini sallamıştı Kerem'e.

Stüdyoya geldiğimizde klasik haftalık konuşmalar yapıldığında takımdaki tek negatifliğin Dilara olduğunu anladığım anda kendi kendime bu sefer sessizce düşünüp durmuştum. Bir gariplik yapacağını seziyordum nedensizce. O yüzden dikkatimi kendi tabaklarım haricinde Dilara'ya da yönlendirmekte fayda var diye düşünüyordum.

Bugün yapacağımız yemekler eskiden en çok yapılan yemeklerdi. Eski Türk yemeklerine hepimiz mutlu olmuştuk çünkü yapabileceğimizi düşünüyordum takımdakilere baktığımda. Borani, tutmaç çorbası, tencere böreği, keşkek, ciğer yahnisi, patlıcanlı pilav ve hurma kebabı ve kavut yer alıyordu menüde. Verilen süre 1 saatti.

"Esra, Eda borani ve börek sizde. Tutmaç çorbası ve keşkek Tolga ve Batuhan ikiniz halledersiniz olur mu?"

"Olur." dedi Eda abla, Esra abla, Tolga ve Batuhan.

"Kavutu sana vereceğim biliyor musun?" dedi Kerem tereddütle. Tadım masasına bakmaya çalıştım.

"Yapmadım ama helvamsı bir şeymiş gibi. Hallederim."

Standing Next to Me (Masterchef All Star)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin