immortals

639 59 63
                                    

Kulise geçtiğimizde yüzümüzdeki gülümsemelerin eksik olması beklenemezdi elbette. Haftayı galip kapatmış olabilirdik ama henüz bir maçımız daha vardı, takımımızdan birini kaybetmemek adına vereceğimiz o mücadele. Ödül oyununu saymıyordum elbette. 

"Tebrik ederim kuzum iyi bir iş iş çıkarttın." dedi Esra abla yanıma geldiğinde. Tebessüm ederek teşekkür ettim ve haliyle kendisini de tebrik ettim. 

"Berker helvaya nasıl dondurma koymazsın ya?!" Dilara'nın sesi kuliste cırlak bir şekilde yankılanırken Berker sakin bir biçimde, sinirlense bile yüzüne yansıtmadan Dilara'ya bakmaya başlamıştı.

"Reçetede dondurma yazmıyordu, benim de aklıma gelmedi." dedi aynı sakinlikle. Dilara'dan garip yüz ifadeleri gelirken oflamaya başladı bir yandan da.

"Nasıl aklına gelmez ya?!"

Yan tarafımda oturan Ayaz'a dönmüştüm yavaşça.

"Kazanana konuşma hakkı veriliyormuş, görüldüğü üzere." Ayaz ise Dilara'ya baktıktan sonra gözlerini devirmişti.

"Gören de büyük farkla kazandı sanır ha, az fark olduğunu söyledi şefler aramızda." dedi kısık sesle. Omuzlarımı silktim cümlesinden sonra. Kazanmıştı ya, ona yeterdi. Aman Allah korusun, kaybetse potaya giderdi.

Gözlerim Barış'ı ararken Barış gözlerini itina ile benden kaçırmaya özen göstermişti. Hareketine gülerken yanımıza gelen Rıfat'ı görünce bakışlarımı direkt olarak ona çevirmiştim.

"Nesilciğim gerçekten ayrı bir parantez açarak tebrik etmek istiyorum seni. Evet, Esra abla da başarılı bir kaptandı bunu inkar edemem ancak senin farkın her dile getirdiğini bire bir yapmandı. Gerçekten takdir ediyor ve kutluyorum seni." dediğinde ayağa kalktım ve sözlerinden sonra kendisine sarıldım.

"Daha önümüzde bir oyun daha var Rıfat. Sanki 3-0 yenilmişiz gibi konuştun." dedi Sergen oradan. 

"Demek ki öyle olacak Sergenciğim." dedi Tahsin de gülerek. Sözüne kıs kıs gülerken Sergen'e bakmayı da ihmal etmemiştim elbette. Ayrı düşünce aralarındaki rekabet inanılmaz derecede artıyor, neredeyse birbirlerine düşman kesiliyorlardı her ne kadar aynı odayı paylaşsalar bile. Aralarında sessiz ama imalı bakışlar uçuşurken Alican yanıma gelmişti.

"Biz böyle olmayalım ayrı düşersek. Düşmeyiz demek istiyorum ama bizi ayırırlar." dediğinde başımı aşağı yukarı sallamıştım yavaşça. 

"Muhtemelen haftaya kaptanlığı alamazsam hele ki bunlardan biri kaptan olursa bizi net ayırırlar. Kırmızı takımın kaptanının insiyatifine kalırız artık." dedim fısıltıyla. Bunlar derken kastettiğim elbette Tahsin ve Sergen idi. 

"Haftaya kim gelecek acaba?" dedi Alican. Onun da haberi yoktu anlaşılan, haliyle bizim de.

"Valla heyecanla beklediğim tek isim sendin. Sen geldiğine göre... Heyecanla beklediğim tek bir isim kaldı." dedim gülümseyerek. Alican meraklı gözlerle bana bakmaya başladı anında.

"Kıvanç?" dediğinde başımı iki yana salladım, bu sefer biraz daha hızlı bir biçimde. Yüzümdeki gülümseme daha da artarken Alican'a döndüm yeniden.

"Kerem." dedim gülümsememe devam ederek. Kaşlarını çattı garip bir şekilde. Anlam veremedi muhtemelen. 

"Hiçbirimiz yokken o vardı Uğur ile yani. Ama Kerem favorim." dediğimde Alican da gülmeye başladı.

"Benimki de Uğur. Dışarıda da görüşüyoruz biz." Dediğinde gözlerimi kısarak bakmaya başladım kendisine.

"Ben team Keremciydim 18 senesinde. Bak rekabete gireceğimiz konu çıktı." dediğimde sesli bir şekilde gülmeye başladı. Gülüşüne gülerken Dilara'nın ölümcül olmaya çalışan radarına takılmıştım.

Standing Next to Me (Masterchef All Star)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin