little bastards/love of my life

555 50 61
                                    

"Delirdin mi geç otur şuraya." dedi Sergen. Dilara'nın kolunu tutmuş, oturması için koltuklara doğru götürmeye çalışmıştı ancak birkaç hamle ve çemkirme sonucu Dilara Sergen'in kolundan kurtulmayı başarmıştı.

"Kazanabileceğimizi ona da göstermek istiyorum üstelik Çağatay da bizimle olacak!" Dilara tekrardan çemkirdiği esnada Çağatay yanımıza gelmişti. 

"Dilara haklı, sonuna kadar. Nesil zaten pek yardımcı olmadı, benim yardımlarımla geçti tabakları. Düelloya gerek bile yok, havada karada yeneriz sizi." Çağatay'ın sözleri üzerine Dilara'nın gözleri ışıldamıştı resmen. Çağatay'a attığım garip bakışları gördüğünde yüzünde güller açmış ve Çağatay'ın karşısına geçmişti.

"Biliyordum! Kırmızının yıldızı sensin Çağatay, Nesil'i parlatmaya engel olduğun için ve bunu açığa çıkarttığın için gerçekten teşekkür ediyorum sana." Neredeyse Çağatay'a sarılacak olan Dilara'ya Çağatay bir adım geriye doğru atarak engel olmuştu.

"Kendine teşekkür etmelisin. Bunu sizden öğrendim." dediğinde gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırmıştım. Dilara anlamsızca Çağatay'a bakarken çaktırmadan Sergen'e bakmaya başlamıştım. 

"Neticede Alican'ın parlamasına da siz engel oldunuz. Bu sözlerinle de tekrardan daha açıklığa kavuşturdunuz olanları."

Yüzümdeki keyif verici gülümseme daha da artarken neye uğradığını şaşıran Dilara teker teker bize bakmaya başlamıştı.

"Biliyordum böyle olacağını. Şefler böyle bir şeyi niye kabul etsin kısmını bırak Çağatay niye kabul etsin? Bu kızı niye hafife alıyorsun hala?" Sergen'in açıklamaları yüzünden gözlerimi kısarak bakmaya başlamıştım kendisine. Karşımdayken yanımdaymış gibi durma özelliği, gömerken övme yeteneği bir tarafı sıkışınca uyguladığı tarifeydi.

"Az önceye kadar gayet memnundun hani!" dediğinde Dilara Sergen ile gözlerimiz buluştu ve ikimiz de bakışlarımızı çekmedik birbirimizden.

"Çünkü ciddi olduğunu düşünüyorum ta ki Çağatay gelip açıklamalarda bulunana dek."

Yavaş bir ritim tutarak alkışladığım esnada bana bakmaya başlamışlardı. Keyfime değmeyin lütfen tavrımı herkese yansıttığım esnada yüzümden de gülümsememi ekonomik krize rağmen eksiltmemiştim. 

Şu anda tasarrufun yeri hiç değildi çünkü. 

"Bir kaşık suda boğabileceğinizi düşündüğünüz insanlar gün gelir o bir kaşık suyu yüzülebilecek hale getirir ama o hale geldiğinde de o su... Boğulan siz olursunuz."

Konuşurken sözcüklerin bu yönde gelişeceğini tahmin etmediğimden yandan gülümseyerek yanlarından ayrılıp takımımın yanına gitmiştim. Böyle olacağını planlasam ya da tahmin etsem toplu olan saçımı açıp savurarak uzaklaşırdım yanlarından.

Bütün keyfimle takımımın yanına gittiğimde onlar da keyifli bir şekilde bana bakmaya başlamışlardı. 

"Kıvanç açıklamaların çok iyiydi teşekkür etmek isterim bunun için." dediğimde Kıvanç gülümsemeye başlamıştı.

"Senin racon ve Çağatay ile oynadığınız ufak çaplı sözcük oyunları da çok iyiydi, benimkinin yanında hiçti yani. Aşırı yükseldim ben ya vallahi senden de keyifliyim." dedi ellerini sallayarak. 

"Nasıl Alican'ı geri plana atarlar ya? Olacak iş değil gerçekten aklım almıyor oradaki bazı isimleri anlamıyorum yani." dediğinde Suna başımı yavaşça aşağı yukarı salladım.

"Sessiz buluyorlar. Sen bilirsin kendi senesinde bu kadar sessiz değildi çata çat giriyordu sözlere ama yapmıyor o kadar bu sene..? Tamam, çok iyi tanıyan benim ama çözemedim bu tarafını." dedim Suna'ya bakarak. 

Standing Next to Me (Masterchef All Star)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin