shape of my heart

755 57 69
                                    

Gözlerimi araladığımda ilk başta rüyada mıyım diye düşünerek uyanmıştım. Neredeyim, yerde miyim gökte miyim derken olanları bir anda hatırlamış, rüya olmadığına kanaat getirmiş ve resmi olarak terasta uyuyakaldığımızı anımsamıştım. Göz ucuyla Sefa'ya döndüğümde hala uyuduğunu, uyuduğu yetmiyormuş gibi bayağı bana sarıldığını görmüştüm, haliyle hissetmiştim.

Bir ara takırdadığımızı hatırlıyordum, o soğukta ısınmak için birbirimize tutunmuşuz demek ki.

Bu olay Sergen ya da Dilara ile yaşanmış olsaydı, ki Allah korumuş, korumaya da devam etsin, "Denize düşen yılana sarılmış." atasözümüzü cuk diye oturturdum.

Şimdi ise diyebileceğim tek şey kumsala düşüp denize sarıldım falan filandı.

İyice ayıldığımda üzerimize örtülen pikeyi fark etmiştim. Demek ki biri bize acıyıp üzerimizi örtmüştü. Erkeklerden birinin yaptığını sanmıyordum öyle olsa beni umursamaksızın Sefa'yı harala gürele uyandırırlardı.

Ayağa kalkmak için kıpraştığımda Sefa da huzursuzlanmıştı, yüz ifadesinden bu anlaşılıyordu ancak uyanmayı tercih etmek yerine beni daha sıkı tutmayı tercih etmişti.

Ama dur bi.

"Sefa?" Yumuşak bir ses tonuyla seslenmem fayda etmemişti. Biraz dürtüklemeye karar vermiştim ben de. Elimi kolumu rastgele sallamış, bir kabile dansı yapmadığım kalmıştı açıkçası uyandırmak için. Gözlerini araladığında anlayamamıştı ilk başta. Sonra bir anda kendisini geri çekmiş, ıslak zemine temas etmekten son dakika kurtulmayı başarmıştı.

"Amma ağır uykun varmış yalnız." dedim. Kolay ayılabilen bir insan değildim ancak kendisini uyandırma girişimlerim benim de ayılmama sebep olmuştu. Pikeyi fark ettiğinde dehşete düşmüş bir ifadeyle bana bakmaya başlamıştı.

"Bu yoktu sanki..?" Pikeyi işaret ederek konuştuğu esnada tavrından ötürü gülmüştüm.

"Birisi bize kıyamamış."

"Ya yanlış anlarlarsa?" Dediğinde kaşlarımı çatmıştım. Panik olma haline çok fazla anlam verememiştim açıkçası.

"Sanki ne yaptık?" dediğimde yüzü şekilden şekile girerken ben de ayağa kalkmıştım. Üzerimi başımı silkelediğim esnada Sefa da ayaklanmıştı.

"Neticede olanları kimse bilmiyor..." Kısık sesle kurduğu cümleden sonra aynı çatık kaşlı ifademle bakmıştım yüzüne.

"Hayır, tam olarak bir şey mi oldu da ben kaçırdım?" Bastırarak söylediğim cümleden sonra Sefa bir şeyler mırıldansa da ben takmamayı tercih etmiş ve terastan içeri girmiştim. Odama girdiğimde Büşra'yı göremeyince bir anda saatin varlığını hatırlamış ve telefonumu elime almıştım.

13:43

Maşallah bize.

Dehşete düşen taraf bu sefer ben olurken gidip elimi yüzümü yıkadıktan sonra üzerimdekileri değişmiş, günlük kıyafetlerimi giyip bizim kattaki mutfaktan kendime bir şeyler hazırlamıştım. Pratik ve hızlı bir kahvaltıdan sonra seslerin geldiği ortak kata inmeye karar vermiştim.

Merdivenleri indikçe artan sesler benim salona girmemle kesilmişti. Onların anlamlı benim anlamsız bakışlarım sessizliği bölen şey olurken Eray'ın karşıma dikilmesiyle kollarımı kenetlemiştim birbirine.

"Sen benim Sefa mı nasıl çalarsın?" Sorusuna tek kaşımı kaldırırken salonda olan Batuhan, Mert ve Ayaz gülmeye başlamışlardı.

"Asıl senin Sefa'n beni çaldı." Açıklamamdan sonra Eray gözlerini kısmıştı. Hodri meydan bakışlarımı yollarken ortama giriş yapan Sefa'ya dönmüştü bakışlar. Bunun üzerine Eray adımlarını Sefa'ya yönlendirip sorgulama işlemini başlatmıştı Sefa'ya. Kızarıp bozaran Sefa'nın yüz ifadeleriyle eğlenen Batuhan'a elime geçen ilk yastığı fırlatmıştım. Bu duruma gülen Mert'e sessiz bakışlarımı yollarken Ayaz'a kalp atmıştım çünkü Ayaz beni bildiğinden sesini dahi çıkartmamıştı. Her ne kadar Eray'ın sorusuna ilk başta gülse de.

Standing Next to Me (Masterchef All Star)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin