Berbat bir haftanın ardından kırmızı takım Kerem'in kaptanlığında haşat olsa da, Kerem'i sınırlarına kadar zorlasalar da elenen bizim takımdan olmuştu ve Eda abla elenmişti.
"Çok sessizsin." Kuliste hep beraber oturmuş, her zamanki dönen muhabbetlerin arasında dinlemeyi tercih ettiğim bir ortamda bu durumuma dikkat çeken yine her zamanki gibi Alican olmuştu. Diğerlerinin duymayacağı şekilde kurmuştu cümleyi. Derin bir nefes almış, yavaşça yanımda oturduğu için başımı ona doğru çevirmiştim.
"Düşünüyorum."
"İşte bu... Korkutucu." Başını iki yana sallamasının ardından gülümsemeye başlamıştım.
"Merak etme... Çok eğleneceğiz."
"İnan bana... Gerçekten merak etmiyorum."
Stüdyo hazır olduğunda içeri geçtiğimizde kafamdaki planları iyice yerine yerleştirdikten sonra gözüm saate ve önümdeki kutuya ilişmişti.
Gerekli yer, gerekli zaman... Bugündü.
Kollarımı sıvayıp işe koyulduğumda verilen 1 saati iyi değerlendirmekten başka şansımın olmadığını her bir malzeme ekleyişimde hatırlatıyordum kendime. En iyisini yapmaktan başka şansım yoktu bugün.
Dediğim gibi, gerekli yer ve zaman tam da bugündü.
Süre bittiğinde, tadımlara geçildiğinde şefler bile gözle görülür sessizliğimi dile getirmişlerdi. Hastayım gibi bir şey demek yalan söylemeye girerdi. Buna başvurmamış, bugünlük böyle olduğunu söylemiştim. Tadımımı yapan Somer şef tattıktan sonra tekrardan bana bakmıştı.
Öne çıkacağımı bildiğim o yemeği yapmayı başarmıştım, herkesin "modsuz ne de olsa alamaz." edalarına karşılık.
Nitekim tahmin ettiğim gibi olmuştu, Somer şef diğer şeflerin tabağımı tatması için adımı söylemişti. Tabağımı usulca tahtaya koyduğum esnada derin bir nefes almış ve tadım sıramı beklemeye başlamıştım.
Danilo șef ve Mehmet șef tadım yaptıktan sonra yanımdan gittikleri esnada özellikle Danilo şef bir sıkıntımın olup olmadığını sormuştu. Olmadığını ikna edici bir şekilde yaptıktan sonra yanımdan gitmişti.
Tadım sırası bittiğinde, aralarında ufak çaplı konuşmalar yaptıklarında ve o da bittiğinde öne çağırmışlardı bizi.
Geriye sayım, son ikiye kalan Tanya ve ben. Maçı kazanan ben.
Uzun zamandan sonra gelen mavi kaptanlık...
Hayır... Uzun zamandır hiç bu kadar istemediğim o mavi kaptanlık... Sonunda yine istediğimi elde ettiğim bir pazartesine başlamıştım.
"Açıkçası benim beklemediğim bir durumdu, bakışlarımdan da anladığını düşünüyorum." dedi Somer şef en sonunda. Gülümsemeyi tercih ettim ilk önce.
"Fark ettim." dedim önlüğümü bağladığım esnada.
Şimdi kırmızı takım kaptanını belirlemek vardı ki kimi seçeceğimi çoktan biliyordum.
Önlüklerin karşısına geçtiğimde bir müddet baktıktan sonra karşımda bekleyen insanlara çevirmiştim yönümü.
"Güzel bir hafta olmasını istediğimden Barbaros diyorum."
Ortamda oluşan çeşitli duygular vardı geçen haftadan farklı olarak. Şaşkınlıklar, gülmeler, fazla şaşırmalar. Barbaros'un önlüğünü elime aldığımda Barbaros da şaşkınca gelmişti yanıma. Belli belirsiz tebessümümü yüzümden esirgemezken sorgulayıcı bakışlarla bana bakıyordu önlüğünü aldığı sırada.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Standing Next to Me (Masterchef All Star)
Jugendliteratur"Kaldığımız yerden devam mı ediyoruz yoksa bittiğimiz noktadan yeniden mi başlıyoruz..?" Masterchef All Star 2023 kurgusudur.