boulevard of broken dreams

541 46 35
                                    

Stüdyoya geldiğimizde ilk oyunumuzun düello olduğunu gördüğüm anda sevinmiş ve gözlerim muhteşem ikilimi aramıştı direkt olarak. Aynı şekilde muhteşem ikilim de düello masasını gördüklerinde gözleri beni bulmuştu. Birbirimize gözdağı vere vere yerlerimize geçtikten sonra acaba konsept ne olacak diye düşünmeden edememiştim.

"Bugün çok önemli bir yemek kültürünü işleyeceğiz." Somer şef direkt olarak sözlerine başlamıştı. Konu ne olacak diye daha da meraklanırken yanımda duran Dilara'ya bakmıştım isteğimin dışında. Takıma alınma sıralarımıza göre denk gelmişti düello tezgahları ancak bu değişirdi, umarım. 

Gerçi değişmese de olurdu, yapabileceğim bir şeyse yenmek isterdim kendisini.

"Bu yemek kültürü hepimizin kalbine çok yakın ama hani derler ya birimiz bu işin kitabını yazdı. Kitabını yazmakla kalmayıp aynı zamanda belgeselini de çekti." 

Somer şefin geri kalan cümlesinden göndermeyi Mehmet şefe yaptığını anlamıştım, haliyle konuyu da.

Esnaf lokantası yemekleri. Tam benlik.

Umutsuz durumumu umutsuz görünmeyen bakışlarımla etrafıma yansıtmaya çalıştığım esnada herkes sevinç içerisindeyken önümde duran Sergen'in bana bakmasıyla kendisine yine en sahici gülümsememi takınmıştım. Bakacağını tahmin ediyordum, bozuk suratımı görmemesi için de önden hazırlanmıştım haliyle. Umduğunu bulamadığından önüne dönmüştü kendileri.

Şefler listeyi açıkladığında bildiğim iki yemek olduğunu fark etmiştim. Çorba ve talaş böreği. Kıvanç'ın durumumu bildiğinden seçimi ona göre yapacağını tahmin ediyordum. Kazık atacağını da sanmıyordum.

"Kurallar şöyle, 10 kişi yarışıyorsunuz. Mavi takım istediği bir oyuncuyu dolaştırabilir ancak kaptan harici birisi dolaşırsa bir tek o tadım yapabilir, kaptan yapamaz. Kırmızı takımın sadece kaptanı dolaşabilir ve yemekler arası tadım yapabilir."

(Yazardan: normalde çorba yoktu menüde ama ben ekledim 9 yemek vardı normalde kfhjfhkjgjfkd tab2 87357346578 tane değişiklik yapıldı ama bence kimse sorgulamaz da benim her zamanki konuşkanlığım tuttu, mavi takım kazandı ya bugün hep ondan :') )

Bu sefer yukarıya kırmızı takımın kaptanı çıkmamış ancak mavi takımın kaptanı oyuncularıyla çıkmıştı. Yukarı çıkarken Kıvanç'a bir bakış atmayı ihmal etmemiştim, bakışımı yakalamış ve göz kırpmıştı haliyle.

"Arkadaşlar affınıza sığınıyorum ama bildiğim iki yemek var, havuç çorbası ve talaş böreği. Diğerlerinin tadını bilsem de yapma konusunda eminim ki sizden çok daha gerideyimdir. Potaya şutlamak istiyorsanız bilmediğim yerden vurabilirsiniz teşekkürler." dedim takımdakilere bakarak.

"Bu kadar da açık konuşma be." dedi Eray, bir elini omzuma attığı esnada söylemişti ve neredeyse yere yıkılıyordum bu hareketiyle.

"Benim için sıkıntı yok elbasanı da alabilirim talaşı da. Kıvanç bence hangimizi nereye koyması gerektiğini biliyordur ama sanırım bu sefer kaptanlar el kaldıranları seçecek. Ona göre kendimiz karar verelim ne dersiniz?" dedi Çağatay.

"Ben de ultra iddialı değilim bu arada." dedi Tolga. 

"Fasulyeyi bana verin de gerisini siz halledin." dedi Tahsin. Onu onayladıktan sonra kendi aramıza döndük tekrardan.

"Kuzu kaplamayı da ben alıyorum." dedi Ayaz. Ona da kimse itiraz etmedi.

"Şöyle yapalım bence ki Nesil daha iyi biliyordur Kıvanç'ı. Keza Tolga'da öyle. Tolga sen havuç çorbasını al madem çok iddian yok Nesil sen de talaşa kaldır elini. Kıvanç da bence böyle oturtmuştur kafasında." dedi Tahsin. Tolga ile birbirimize bakıp mecbur onay verdikten sonra diğerlerinden onay almak için takıma bakmıştık. Onlar da onay vermişti ve böylelikle bize verilen karar verme süresi de dolmuştu.

Standing Next to Me (Masterchef All Star)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin