smells like teen spirit

1.9K 64 87
                                    

Bölüm isimlerini bölümlere koyduğum şarkının adını vermeye karar verdim, anlık karar, güzel karar. (inş)

Dayanamadım tabii, yazar yazmaz atıverdim bölümü. Şimdi üzerinde çalışmalar yapmaya devam edeceğim. 


Değişik bir sabah, anlamlandıramadığım bir gün. Anlamlandıramadığım garip bir ses. Dışarıdan geliyor zannedersem.

Hayır, dışarıdan gelemeyecek kadar yakından.

Ama bir yandan dışarıdan.

Uyku sersemi darmadağın ve bir türlü toparlanamayan düşüncelerim ile beraber yataktan kalkmıştım. Adımlarımı salona doğru yönlendirdiğimde duvardaki saate ilişmişti gözüm.

07:40

Ve kapı çalıyor.

Aynaya bakmaya bile yeltenmediğim, darmadağınıklığımı umursamadan esneye esneye yöneldiğim kapı karşısında bir süre duraksamış, sonrasında aynı umursamazlıkla kapının kilitlerini açmıştım usulca. Kilitlerin ardından açtığım kapıyla beraber gelen kişi içeriye damlamıştı, düşmüştü ya da. Yuvarlanmış bile olabilirdi.

"GÜNAYDIN NESOM!"

"Bana daha gün aymadı, bence kimseye aymadı. Sana niye aydı? Aylardan hangi aydı? Ben gidiyorum." Odama geri yöneldiğim esnada kolumdan tuttuğu gibi gidişime engel olmuştu.

"Bugün büyük gün hadi ama bu kadar hazırlıksız olamazsın!" Sızlanmasına karşılık olarak gözlerimi ovuşturmuş ve duvardaki saati işaret etmiştim.

"Senin saatin 5 saat ileri falan herhalde. Başka açıklaması olamaz. Stüdyoya gitmemize sayamadığım kadar saat var." 

"Amma sızlandın. Hadi git ayıl ben masayı kurarım. Komşuna da haber ver!" 

Cevap vermemiş, banyo yolunu tutmuştum olabildiğince yavaş adımlarla. Gerçi çenesi sağ olsun, açılmaya başlamıştı uykum.

Hızlı bir yüz yıkama ve beraberinde gelen ayılma seansından sonra atmam gereken mesajı atmış, görmeyeceğini bildiğimden aramış ve komşumu da uyandırmıştım böylelikle. Uykulu bir olumlu dönüşünden sonra umarım uyumaz diyerek mutfağa geri gitmiştim.

"Tekrardan günaydın Nesom." 

"Tekrardan söylüyorum. Bana daha gün aymadı Çağatay."

Somurtmalarıma ve söylenmelerime genel olarak alışkın olan Çağatay gelip bana sarılarak gönlümü alabileceğini düşünse bile alamamıştı. Hazırladığı masa ile alabilir miydi..? Her an alabilirdi orası ayrı konuydu.

Hazırladığı masaya göz atarken kapının çalmasıyla göz atmayı bir kenara bırakıp gidip kapıyı açmıştım. Karşılaştığım manzara oldukça tahmin ettiğim bir manzara olduğundan şaşırmamış, gülümsemiştim.

"Bu çocuk niye böyle?" İlk aldığım soru bu olurken uyanmaya çalışan ama bir türlü uyanamayan Alican'a yanıt vermek yerine omuzlarımı silkmeyi tercih etmiştim. Bu bile yanıt sayılabilirdi. Alican'ın sesini duyan Çağatay mutfaktan koşar adımlarla yanımıza gelivermişti.

"Günaydın Alican!"

"Bak ben sana diyorum... Bana değil, ona anahtarını ver diye. Hatta anahtarını da verme. Yaşayın beraber şurada. Evden ayrılmüyür ne de olsa."

"Adanalı damarı tuttu." dedi Çağatay başını iki yana sallayarak ve mutfaktaki yerini almak üzere adımlarını tekrardan mutfağa yönlendirdi. 

Standing Next to Me (Masterchef All Star)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin