|Cem Adrian -Yalnızlık |"Ruh, sevgi ve merhametle beslendiğinde daha da büyür ve parlar."
🩷
***Lise yıllarında edebiyat öğretmeni,yaşar Kemal'in hayatını araştırmasını istemişti.Umay, edebiyatın karanlık yüzünü hep sevmişti.Edebiyatın çoğu üstad şair ve yazarları hayatları boyunca acı çekmiş insanlardı.
Acı insanı ya şair yapardı ya da ... bilmiyordu? acısının onu neye dönüştürdüğü konusunda bir fikri var mıydı?
Yaşar Kemal'in şiirlerinden özellikle biri çekmişti dikkatini .
Kuş uçmaz, kervan geçmez bir yerdesin. Diyordu şair ,Su olsan kimse içmez, Yol olsan kimse geçmez, ve ardından ekliyordu;Elin adamı ne anlar senden?
Şu an yaşadığı şey tam olarak bu değil miydi ? Hayatında ki hangi adam sözlerini can kulağıyla dinlemiş halinden anlamıştı.Tolga bile gözlerinin önünde bir canavara dönüşmüyor muydu ?
Onu koruduğunu elbette ki biliyordu ancak tam olarak böyle mi koruması gerekiyordu ,genç kıza yaklaşan herkesi öldüresiye döverek mi koruması lazımdı?
Tolga, hızla ozanın yakasına yapıştığında bu sefer Ozan iki kolunu bileğinden tutmuştu ve sanki Umay'ın düşüncelerini duyarmış gibi konuşmaya başlamıştı.
"Onu böyle mi koruyacaksın? Görmüyor musun kız benden değil tam aksine senden korkuyor."
Umay , duyduğu sözlerle tokat yemişcesine bir adım geriledi.Cidden , ozanın söylediği sözler doğru muydu ?
Ağabeyinden korkan kalbi , ona iyi geldiğinden habersiz bu adamdan da korkuyor muydu ?
Hayatında , birkaç ilk anı bu adamla yaşadığının farkındaydı ama ozanın sözleri doğru olamazdı.Ona iyi geldiğini düşündüğü tek seyinde, delicesine korkularından birine dönüşmesine izin verdigine inanamıyordu.
Ağabeyinin attığı tokat, onu bıraktığı yalnız geceleri dahi unutamazken , Tolgaya olan hislerinin korkudan ibaret olduğunu nasıl unutabilirdi.
'Ona karşı hissettiğim şeyler korkudan mı ibaret ?'Sadece birkaç kez yan yana geldiği bu yabancının kalbinin derinliklerini görmesi akıl alır gibi değildi .
Tolga ozanı yakasından tuttuğu gibi raflara fırlattığında birkaç çalışan ve güvenlik yanlarına gelmişti.Koruması duyduğu sözlerle hayal kırıklığına ugramıştı ama belli etmek istemediği için bütün öfkesini Ozan'a kusmaya ant içmişti.
"Ne saçmalıyorsun sen ?Asıl söyle bakalım o zehirleri sen mi verdin Umay'a?"
Ozan yerden kalkıp bileğini ovmaya başladı.Üzerlerine doğru gelen güvenliği gördüğünde bağırmaya başlamıştı
"Gerek yok size biz gidiyoruz, Umay hanım önden lütfen ."diye direttiğinde üçü birlikte marketten çıkmıştı.
Tolga diğer korumaların görmemesini umarak ozanı siyah bir arabanın arkasına sürükleyip yakasından tuttu.
"Ooo çantam karıştırılmış bakıyorum ki , annen sana başkalarının eşyalarını karıştırmaman gerektiğini öğretemedi mi ?"
Umay köşede durmuş kavga eden iki adamı izlemekten başka bir şey yapamıyordu.Tolga , ozanın sözlerine alınmış mıydı?
İç çekti .Zaten olağan bir şeyse o da korktuğunu farketmiş olmalıydı.Hem tek görevi onu korumak değil miydi ?
Ağabeyi yaptığı işte duygu olmaması gerektiğini korumasına söylerken, bunların farkındaydı belki de.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA UNUTMAYI ÖĞRET
Romance"Bir cesedi sırtlamış ufacık bir ruhsun sen."dedi adam geçmişinde yaşamaktan geleceğe bir türlü tutunamayan kıza. Ve kız ekledi ."Çünkü acı hissedilmeyi talep eder." Sonra iki farklı ruh; olacaklardan habersiz,sonsuza dek birbirine kırmızı bir kader...