|Can't pretend-Tom Odell|
"İnsanın ruhuna erişeceksen yarasından gireceksin."
🩷
***Tolga'nın sanki bütün dünyaya karşı gelirmiş gibi onu arkasına çekmesi gözlerinin dolmasına sebep olmuştu.Parmak uçlarıyla genç adamın montunu tutuyordu şimdi.Tek dünyası bu adamın geniş sırtı olmuştu .
Onun yerine ağabeyinin olmaması o kadar kırmıştı ki kalbini.Ağabeyi sadece amcasına hakaretler savurup bağırarak tepki vermişti.Koruma şekli kesinlikle normal değildi .
Kendini kurtlar sofrasında hissediyordu .Genç adam öne atılarak büyük bir hata yapmıştı.Yakasından tutup neden böyle bir aptallık yaptığını sormak istiyordu .Ömrü boyunca kendisi için en yakınları bile böyle bir şey yapmamışken , yalnızca birkaç aydır tanıdığı bu adam böylesine kör bir cesaretle onu korumaya kalkmıştı.
Ömrü, hayatı hakkında hiçbir hakkı olmadan sadece öylesine bir köşede yalnızlığa itilmiş bir şekilde geçmişti.Ağabeyinin olmadığı yıllar kalbine bıçak gibi saplanırken annesinin hiçbir zaman gelmeyecek , nefes almayacak olması ruhunu yok etmeye yetmişti.
İntihar etmeye kalkışı ağabeyinin yokluğuna katlanamadığı için değil miydi zaten ?Genç adam o günden sonra yanına düzenli olarak gelmeye başlamıştı.Buradaki insanları kendine getirmek için illa canından vaz mı geçmesi gerekiyordu.
"Adamını iyi seçememişsin oğlum ."Dedesi büyük bir zafer kazanmış gibi gülümsüyordu karşısında.O an Tolgayla birlikte buradan kaçmak isteğiyle doldu .
Neye dayanarak hayatında hak iddia ediyorlardı ?Annesinden sonra onu zorla evlendirebileceklerini düşünmeleri sadece vicdansız olmalarından kaynaklanıyorlardu.
Kendi öz ağabeyine katlanamazken başka bir adamın varlığına katlanmayacağına Tolga'nın arkasına bir çocuk gibi saklandığı an yemin etmişti.Canı pahasına bu evliliğe karşı çıkacaktı.Sonunda canında dahi olacak olması umurunda değildi.
Yaşamı zaten dayanılmaz gelirken iyice cehenneme dönmesine gerek yoktu.Dedesi ve amcası Tolgaya büyük bir hırsla bakıyorlardı.Bakışları hiç hoşuna gitmemişti.
Ona zarar vereceklerdi.Bunu bütün hücrelerinde hissetmişti.Tolgaya kendisi yüzünden bir şey olursa kendisini affedemezdi.Annesi için yıllar boyunca bitmek bilmeyen bir yastaydı ve birde Tolga için yas tutmak zorunda kalırsa kimse onu bu bedende zorla tutamazdı.
Ruhu işkenceler içerisinde kıvranıyordu.Tolganın kokusu ciğerlerine dolduğunda ilk defa huzurlu hissetmiyordu.Ona iyi gelen, yaklaşan ne varsa yok etmeye and içmiş gibi duruyordu karşısında oturan adamlar .
"Gerekirse benden dahi korumak zorundalar."dedi ve masadaki içkiyi alıp tek dikişte bitirdi ağabeyi .Zehir saçan gözleri amcasının üzerindeydi şimdi .
Amcası sadece gülmüştü bu hareketine ."Kuş uçamaz diyordun benden habersiz ama kuş sürüsü geçmiş gibi baksana şunlara yeğenim."
Dedesi bastonunu tutmuş zaferini kutlarmış gibi büyük bir keyifle arkasına yaslanmıştı arkasına.
Tek bir sözüyle Tolgayı nasıl yok edeceğini biliyordu.Düşüncesi dahi vücudunu korku dalgasının sarmasına yetmişti.
"Konuyu çarpıtıyorsun amca."Levent sinirle elini masaya tekrar vurmuştu .Umay yerinde sıçradığında ozan bir adım yanlarına yaklaşmış ifadesiz gözlerini üzerine dikmişti.
"Umay'a gözlerinin ucuyla dahi baksa ölmek için bana yalvarmak zorunda kalacağını biliyor her ikisi de ."
Ağabeyi son sözlerini Tolgaya bakarak söylemişti.Tolgayı sarıp sarmalamak , karşılarında oturan şeytanlardan korumak istiyordu .
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA UNUTMAYI ÖĞRET
Roman d'amour"Bir cesedi sırtlamış ufacık bir ruhsun sen."dedi adam geçmişinde yaşamaktan geleceğe bir türlü tutunamayan kıza. Ve kız ekledi ."Çünkü acı hissedilmeyi talep eder." Sonra iki farklı ruh; olacaklardan habersiz,sonsuza dek birbirine kırmızı bir kader...