|Cem Adrian-Bu Şarkı Aşka Yazıldı|
"Aşk cennetin dilinden bize kalan tek andır"(Bulor)
Not : Rahatsız edici unsurlar var bilginize.
***
Lise yıllarında etrafında el ele diz dize duran çiftleri gördükçe aşk denen şeyin nasıl bir şey olduğunu merak edip kullandığı telefonda arama motoruna aşk nedir diye yazmıştı.O zamanlar libido, cinsel arzular vs tanımları çok uzak geldiği için okumaya bile tenezzül etmemiş pek sevmese de felsefik açıdan anlamına bakmıştı.Bir çok felsefi düşünürün yazdıklarına baksa da bir blog yazısında ,aşkın çoğu zaman mutsuz ettiğini, acı verdiğini ve insanı savunmasız bıraktığı yazıyordu.
Bu tanım o zamanlardan itibaren kafasında yer edinmişti.Aşk acıdan başka bir şey değildi.
Belki de tanıştıkları günden beri Tolgaya dertten başka bir şey vermediği için adam koruma iç güdüsüyle karıştırıyordu aşkı.
Sana şuradan bir uçarım görürsün aşk neymiş.
Tolga yanına gelip Umay'ı çabucak kucağına aldığında eli ağzına gitti şaşkınca.Onunla göz göze gelmeye bile utanırken şimdi kollarındaydı.
Odasına tekrar götürüp yavaşça yatağına yatırdı.Şahika hanım dibine oturup kızın saçlarını okşadı."Kız gizli gizli dinleyeceğine gelseydin yanımıza aaa."
Tolga teyzesine hafifçe vurmuştu.Yanaklarının kızardığını görmüştü.Duyduğunu anladığı için mi utanmıştı o da?
Ne yapacağını bilmezce ikisini izledi sadece.İlk defa utancından ağlamak istiyordu.Dinleme gibi bir niyeti yoktu ki , Tolga seviyorum deyince olduğu yere çivilenmişti adeta.
"Teyze yaşlandıkça çok konuşuyorsun."
Şahika hanım kötü bakışlarını Tolgaya göndermiş dilini çıkarmıştı.Kadının hala genç olduğu belliydi.Parmağındaki yüzük evli olduğunu gösterse de ortada kocası yoktu henüz.
"Taş gibiyim ayol ben kıskananlar çatlasın."
Kahverengi saçları dağılmış olmasına rağmen doğal güzelliği, dağınıklığı kapatıyordu.Umay onun yanında daha da yaşlı hissetmişti.
"Neyse, kız dilini mi yuttun ?Bak saat kaç olmuş ben daha yemek hazırlayacağım."
Tolga gitse belki de konuşacaktı ama adam bir türlü gitmiyordu ki.Ellerini birbirine kenetledi.Hem dili tutulmuştu hem de pembe pijamayla karşısında duruyordu.Evren dert vermediği zaman utanması için bir sürü sakarlıklar yaptırtıyordu sanki ona.
Hem saatler geçmiş olmasına rağmen ağabeyi de yoktu.Krem rengi neredeyse boş olan ferah oda üzerine üzerine geliyordu.Açık camından gelen rüzgar nefes almasını sağlamıyordu.
"Ben iyiyim cidden."
Nefes almanın ne demek olduğunu unuttuğu dakikaları yaşıyordu.Tolga bütün dikkatini ona vermişken yalan söylemek mümkün değildi.
"Dinlemiyordum sizi yemin ederim."
Şahika hanım inanmasa da yanağını sıkıp gülmüştü.Bu kadını sevip sevmediğini bir türlü anlayamıyordu.
"Neyse bir yerine bir şey olmadı ya güzelim ona şükür."
Şahika hanım söylediği şeye imalı bir şekilde güldüğünde ona böyle seslenmemesi gerektiğini yalnız oldukları bir vakit söylemeyi aklına not etti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA UNUTMAYI ÖĞRET
Romance"Bir cesedi sırtlamış ufacık bir ruhsun sen."dedi adam geçmişinde yaşamaktan geleceğe bir türlü tutunamayan kıza. Ve kız ekledi ."Çünkü acı hissedilmeyi talep eder." Sonra iki farklı ruh; olacaklardan habersiz,sonsuza dek birbirine kırmızı bir kader...