43-Yirmi dört Saat

75 10 0
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***
İyi okumalar.
***

Büyülü bir dünyada yaşamıyordu.  Gözlerini açtığında onu bekleyen dünya kandan , göz yaşından ibaretti. Peki karanlıkta bile aydınlığını bir şekilde bulan insanlar ya da karanlığı umursamadan dünyasını güzelleştiren insanlar; onlarla aynı dünya da yaşıyordu evet ama aynı pencereden bakıyorlar mıydı? Kesinlikle hayır. Kendi gözlerinden , dünyanın pozitif insanı bakmayı denese nefes alamazdı.

Kendini karşısına alıp "Kendine gel." demek istiyordu. Yıllarca özlemini çektiği mutluluk için bir umut varken ellerinle itme. Yaşlı kadının canı cehenneme olmalıydı değil mi ?

Kafasını sağa sola salladı. Bunu yapamazdı. Özellikle gözleri yaşlı bir anne hasta kocasını hastanede bırakıp gelmişken olmazdı. Hem Tolgaya iyi bir hayat sunabilir miydi ? Onu mutlu edebilir , hatta evlenip çocuk sahip olabilir miydi ?

Annesini hatırlıyordu. Güzel gözlerini, parlak ve uzun saçları hatırındaydı. Gülümsemesini armağan ettiği birkaç anı zihninin en güzel köşesinde asılıydı doğru ; ancak sadece birkaç anıdan ibaretti annesi. Anneliğin ne olduğunu bilmiyordu. Anne sevgisi ne unutmuştu bile. Üstelik annesinden sonra annelik edebilecek kimse yoktu. Onun yerine bir sürü hizmetçi vardı. Anne olamazdı Umay. Ne anne ne de eş olması mümkün değildi. Korkularla dolu zihnine yenisini ekleyemezdi.

Neriman hanıma iyi günler dileyip odasına gittiğinde mine hanımın onaylamaz yaşlı gözleriyle karşılaşsa bile umursamadı. Tek isteği düşünmemekti.  Zihnini boş tutmak bu kadar zor muydu cidden ?

" Umay."

Duyduğu ses gözlerini açmasına sebebiyet verdi. Titrek bir nefes aldı. Ayağa kalkmaya çalışsa da tekrar oturduğu yere düşmüştü. Yüzünü buruşturup elini duvara yasladı. Yavaşça kalktı. Eli kilide gitmişti. Neriman hanımın yaşlı gözleri belirdi zihninde. Elini kilitten çekti.

Bir yanı ağabeyi sözünü tuttuğu için mutluyken öbür yanı mutsuzdu işte. Kollarında hayat bulduğunu düşündüğü adama delicesine sarılmak isterken bunu yapamazdı. Bir anneyi çiğneyemezdi Umay. Kalbi henüz o kadar taşlaşmamıştı. Sadece sahibi olduğunu reddettiği adamı çıkarmalıydı oradan.

BANA UNUTMAYI ÖĞRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin