|Neden bu elveda?-Gripin|
Unutma ki bu aşağılık dünyadasın:
kötülüğü baş tacı edip,
iyiliği çılgınlık sayan dünyada.(william shakespeare)
***
Hayatı bir pamuk ipliğine bağlıydı.Hayatıyla arasındaki o ince ipi ağabeyi bütün acımasızlığıyla koparmıştı.Yaşamak için bir amacı yoktu , olmamıştı hiç.Annesinden sonra babasının varlığını yok saymayı bir şekilde başarabilmişti.Yapmak zorunda olduğu tek şeyin o olduğunu hissetmişti.Babası yaşayan bir ölüden ibaretti yıllardır.
Onun, acımasızca bakan gözlerini ağabeyinde görmüştü bugün.Tanrı biliyor ya ozanlar gelmeseydi belki canlı bile çıkamazdı.Bir an olsun acımamıştı kollarından tutup sarsarken.Zaten ölüyordu git gide.Neydi bu acelesi ağabeyinin ?
Birine değer vermek, gözü kapalı bir şekilde...Herkese, kendine rağmen...Bunu anlamıştı bütün hücreleriyle.
Seneler önce ruhu ölmüş kızın bedeni de çürüyordu sanki.Gözleri karanlığa doğru kapandığında bir daha hiç açmak istemiyordu.Ağabeyi nasıl yoksa, bir evi de yoktu artık.
Gözlerini hafifçe araladı yorgunca.Başta korksa da Tolga'nın yan koltukta araba sürdüğünü gördüğünde rahatlamıştı.
Amacı ne olursa olsun ona ihtiyacı vardı.Kendi kanından canından kaçmak zorundaydı yine ve yedi kat yabancıydı ona yardım eden.
Yok olma isteği vücuduna bir acı gibi saplanıyordu.Bu hisle baş etmek o kadar zordu ki.Annesinin ölmeden önce hissettiği bütün korkuyu hissetmişti.
Yine de yaşıyordu ya her şeye rağmen.İşte en çok koyan buydu.Tanrının sevdiği insanları daha erken yanına aldığını duymuştu annesinden.Tanrım beni sevmen için ne yapmalıyım?Sana inanmazken bile o kadar çok ihtiyacım var ki merhametine.
Derin bir nefes aldı.Araba bütün hızıyla giderken adam uyandığını görmüş yine de durmamıştı.Uyandığında ağabeyini görmekten çok korkmuştu.Görseydi yüzüne dahi bakmazdı ya neyse.
"Hastaneye götüremedim seni Umay üzgünüm."
Direksiyonu sıkıca tutmaktan parmakları kızarmıştı.Ağabeyine nasıl vurduğu bir film şeridi gibi geçiyordu gözlerinin önünden.O olmasaydı , şu an bir apartman kenarında boş bedeni yatıyor olurdu.Buna hiçbir şeye emin olmadığı kadar emin olmuştu.
Gebertseydi keşke Tolga aşkım onu.Birde ağabey olacak boyundan posundan utansın soysuz köpek.
"Öldüm ben bugün Tolga ."diye ağlamaya başladı.Dudaklarından bir hıçkırık peyda olurken ne yapacağını bilemez halde adama bakıyordu.Sinirden boynundaki damarlar belli oluyordu.
Ağabeyiyle hep tartışmıştı.Hep uzaklardı bugüne kadar.Demek ki onları bir arada tutan tek şey nazlıydı.
Genç kadının ailesini seçmesine hem üzülmüş hem sevinmişti.Gitmeseydi ağabeyinin gerçek yüzünü hiçbir zaman göremeyecekti.
'Keşke sende ölseydin.'demişti ona.Bunu nasıl yapabilirdi ?nasıl derdi ?
Annesinden sonra kimse sevememişti onu ,anlıyordu.Güldü bir an acıyla.Aileniz sizi sevmeyince başkaları sevse bile sevgiyi hiçbir zaman tam olarak hissedemezdiniz.
Bir ailesi yoktu artık.Son ferdi gözlerinin önünde aynı babası gibi kendi kendini yok etmişti.Ne büyük bir acıydı bu?Hayat sadece acıdan, gözyaşından ibaret olmamalıydı.Yıllar geçtikçe bütün sevdikleri gidiyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
BANA UNUTMAYI ÖĞRET
Romance"Bir cesedi sırtlamış ufacık bir ruhsun sen."dedi adam geçmişinde yaşamaktan geleceğe bir türlü tutunamayan kıza. Ve kız ekledi ."Çünkü acı hissedilmeyi talep eder." Sonra iki farklı ruh; olacaklardan habersiz,sonsuza dek birbirine kırmızı bir kader...