41-Yarım Kalmışlıklar|1.kısım

53 9 1
                                    

•

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***Bölümün %50'lik kısmını erkenden bitirdiğim için iki parça halinde yayınlamaya karar verdim

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

***
Bölümün %50'lik kısmını erkenden bitirdiğim için iki parça halinde yayınlamaya karar verdim. İkinci kısımı bu hafta yayınlamaya çalışacağım. İyi okumalar.🩷
***

Hayat; bir çok sürprize gebeydi. Nefret duygusunu bütün hücrelerinde hissetmesine sebep olan kız , verebileceği en kötü haberi vermişti. Bir dağ gibi arkasında durmak için etrafında dört denen ağabeyini polisler götürmüştü demek. Aynı babası olacak aşağılık gibi kelepçeleri bileklerine takmışlar mıydı?

Ağabeyinin yıllarca içeride kalacağını düşünmek bile kahrediyordu. Dizlerinin üzerine çöküp elini yumuşak halıya koydu. Dudaklarını birbirine bastırıp ağlamamak için zor dayandı. Babası azılı bir suçluydu evet ancak ağabeyi öyle değildi. Çoğu zaman siniri gözüne perde çekse bile iyi kalpliydi. O kelepçeler ağabeyine kanlı geçmişlerini hatırlatmazlar mıydı hem? Kalbinin en derinlerine gömdüğü geçmişi bir urgan gibi boynuna dolanırdı biliyordu. İçi kan ağlasa bile  gram belli etmezdi ağabeyi. Bir dağ gibi arkasında durma sırası belki Umay’daydı. Birilerinden yardım istemeye alışmış kalbi birine nasıl derman olacaktı bilmiyordu.

En son konuşmaları hiç iyi bitmemişti. Kendi kendine yenik düşüp zehirli diliyle mahvetmişti ağabeyini. İki taraf kırgınlıkla ayrılmıştı bir kere. Kafasını salladı. Mine hanımın telaşla korumalardan yardım istediğini göz ucuyla izleyip gözlerini kapattı. Göz yaşları oluk oluk yanaklarından akıyor üzerini ıslatıyordu.

Tolgayı düşünmek bile istemedi. Hayatında kötü sayılabilecek hiçbir anısı olmayan adamın en büyük derdi kendisi olmuştu. Ne yaptığını daha doğrusu neden yaptığını biliyordu. Çoğu zaman kollarının arasında kimsenin ayak basmadığı kayıp bir dünya olduğunu düşündüğü adam onun yüzünden içeri girmişti. Peki ne uğruna? Sevgisini dahi göstermekten aciz biri için. Yaptığı onca fedakarlığı onca yardımı görmezden gelmişti. Çoğu zaman kendisini hiçe sayan adamın arkasına bakmadan gittiğini düşünüp kahrolmuştu.

“Keşke beni bırakıp gitseydi. En azından bir hayatı olurdu!”

Ağabeyi neyse de Tolga’nın dışarı çıkacağının garantisi var mıydı ? Daha birkaç dakika önce başka bir kızla olduğu için ölümüne sinirlendiği adam içeri girdi diye kahroluyordu. Dışarı çıktığı an öfkesi konuşacaktı biliyordu. Ne olursa olsun günlerce o kızla olma ihtimalini görmezden gelmesi mümkün dahi değildi.

BANA UNUTMAYI ÖĞRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin