35-Bu Dünya İçin Değmez

62 9 10
                                    

**İyi okumalar

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

**
İyi okumalar.
**

Kısacık ömürüne acıdan başka bir şey sığdıramamıştı.Şimdi karşı karşıya kaldığı daha önce hiç tadına varmadığı sevgi denilen şeyi hayatının neresine koyması gerektiğini bilmiyordu.

Ağabeyi bulutların üzerine çıkmasına sebep oluyordu son zamanlarda.Biliyordu ki ne kadar hızlı yükselirse düşüşü de o kadar hızlı olurdu.

Belki bu yüzdendi hala korkmasının sebebi.Ya da hiç bulutların üzerine çıkamamış sadece öyleymiş gibi davranıyordu.Yalandan mutlu olmak kolaydı ancak gerçek mutluluk öyle değildi.Cidden mutlu olup olmadığını ancak kalbinin derinliklerinde kimseye göstermedikleri acıları muhafaza edenler anlardı.

Ellerini küçük kedinin tüyleri arasında gezdiriyor aynı zamanda salonun kırmızı koltuğunda bağdaş kurmuş oturuyordu.Mine denilen kadınla tek kalmışlardı.Ağabeyi , Tolgayı cidden şoförü olarak kullandırmaya ant içmiş olmalıydı.Hasta hasta nereye gittiğini sormak istese de kıyafetlerini görünce gideceği yerin hastane olduğunu anlamıştı.Aksi taktirde kesinlikle spor giyinmezdi.

"Umaycığım gelir misin mutfağa rica etsem?"

Kucağında uyuyan kedisine baktı.İki gün olmuştu ve ona alışmamak için direniyordu.Küçük kedi gündüzleri uyuyor geceleri ise kesinlikle rahat vermiyordu.

Reçeli yavaşça koltuğun köşesine bıraktı uyandırmamaya çalışarak.Tabii başarılı olamadı.Kedisi çoktan yeşil gözlerini açmış, esneyerek etrafına bakınıyordu.Acıktı mı diye düşünmeye başladı.Bir sürü maması ve oyuncağı vardı aslında.Mine hanım ne yapacağını söylemiş sonra ise elini dahi sürmemişti.Kedilerden hoşlanmadığı ortadaydı.

"Umay!"

Omuz silkti.Kedisinin etrafına bakınıp mama kabına doğru koştuğunu görünce istemsizce gülümsedi.Keşke daha önce bir evcil hayvanı olsaydı.

Mutfağa doğru yavaş adımlarla gitti.Yine çok güzel kokuyordu mutfak.Midesi hem bulanıyor hem de anlayamadığı şekilde açlık hissinin arttığını hissediyordu.

"Rica etsem şu patatesi doğrayabilir misin?"

Gözlerini kırpıştırıp mine hanıma baktı.Kafasına bir yazma bağlamış eli belinde tenceredeki çorbayı karıştırıyordu.Cidden tam bir Anadolu kadını gibi gözüküyordu.Kafasını kaldırıp Umay'a baktı tersçe.

"Patatesin neye benzediğini biliyorsun değil mi?"

Dalga geçip geçmediğini tarttı kadının yüzünü izlerken.Gayet ciddi ciddi soruyordu.Ömrü boyunca yumurta bile kırmamış olması dışında hiçbir sorun yoktu aslında.

"Dalga geçmeyin lütfen mine hanım!"

Yüzü ciddi dursa da dalga geçiyordu işte.Hem nerede görülmüştü hizmetlinin patronundan yardım istediği?Tamam mutfak işinden anlasaydı neyse ama anlamıyordu işte.

BANA UNUTMAYI ÖĞRETHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin