Selam! Nasılsınız? Bu evreni yazmayı o kadar özlemişim ki... Henna'nın en uzun bölümü oldu. Yazacağım çok şey vardı ve tek partta çok uzun olacağı için ikiye böldüm. Diğer part, bu ay içinde gelecek ama tam tarihi bilemiyorum. Beni takip ederseniz, daha hızlı haberdar olursunuz. Neyse, sizi bölümle baş başa bırakayım. Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar.
2 YIL SONRA
Zaman, hiç ummadığım kadar hızlı geçiyordu. Ben hayata dair planlar yaparken hayat da benim için planlar yapıyordu. Bundan birkaç sene öncesine kadar her şeyim planlıydı. Her şey kafamda kurduğum gibi ilerleyecekti. Ta ki, hayatıma o girene kadar.
Ilgaz.
Kalbimin ritmini değiştiren ve bana ummadığım şeyler yaptıran kişi.
Eşim.
Evleneli iki sene oluyordu. Ilgaz'ın evlilik teklifi ettiği günden sonra, işleri hızlandırmıştık. Birbirimizi seviyorduk ve zaman kaybetmeye gerek yoktu. O sene içerisinde evlenmiştik. Her şey çok güzel gidiyordu. Kavgalarımız çok az oluyordu. Mutlaka birimiz, ötekini alttan alıyordu ve böylece kavga uzamadan tatlıya bağlanıyordu.
Mutluydum. Hem de hiç olmadığım kadar. Ilgaz hayatıma girmeden önce planladığım tüm şeyler, birer birer suya düşmüştü. Planlarımın arasında asla evlenmek yoktu ama iyi ki de planlarım beni yanıltmıştı. Onunla evlenmek, başıma gelen en güzel şeydi.
"Henna, bu kurabiyeye çikolata koyayım mı karıcığım?"
Karıcığım.
Evlendiğimizden beri, bu kelime ağzından eksik olmuyordu. Her fırsatta bu kelimeyi kullanıyordu. İtiraf etmeliydim ki, oldukça hoşuma gidiyordu.
Kurabiye yapıyorduk. Birlikte dizi izleyecektik ve güzel bir atıştırmalık tabağı hazırlıyorduk. O kurabiye yaparken, ben de diğer eşyaları hazırlıyordum.
"Koy, bir tanem."
Sırıttı. "Tamam, bir tanem."
Gülüp başımı iki yana salladım. Hala ilk günkü gibiydi. Aynı Ilgaz'dı. Eğlenceli, düşünceli, pozitif... Ona sahip olduğum için çok şanslıydım. O benim şansımdı.
Nihayet, mutfakta işimiz bitmişti. Tabakları ve içecekleri alıp salona geçtik ve en sevdiğimiz diziyi izlemeye başladık.
*
Hissettiğim bulantıyla, banyoya koştum. Bugün atölyeden erken gelmiştim ve güzel bir sofra hazırlayacaktım. Fakat tavukları didiklerken aniden midem bulanmıştı. Banyoda işim bittikten sonra salona geçtim. Bakışlarım halıdaydı. Uzun zamandır şüphelendiğim bir şey vardı.
Hamile olabilirdim.
Ellerim titremeye başladı. Hamile olabilir miydim gerçekten? Evliliğimizin üzerinden iki sene geçmişti. İki sene boyunca kesinlikle çocuk istememiştim. Ilgaz çok istiyordu ama ben kendimi hazır hissetmiyordum. Şimdi ise hamile olabilirdim.
Yutkundum. Çantamı aldığım gibi evden çıktım ve direkt olarak eczaneye gittim.
"Üç tane hamilelik testi alabilir miyim?"
İşimi sağlama almak istiyordum. İlkinde belki hatalı çıkardı. Üçünde de aynı şey çıkarsa ancak öyle rahat ederdim.
Hamilelik testini almamla direkt olarak eve geri döndüm ve banyoya koştum. Üç testi de yaptım. Ellerim çok fazla titriyordu. Karnımda garip bir sancı vardı.
Yaklaşık beş dakika sonra, derin bir nefes alarak testlere baktım.
Pozitif.
Üçü de pozitifti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HENNA
Ficção Geral''Ne işin var burada?'' ''Seni görmeye geldim.'' Tek kaşım kalktı. ''Sebep?'' ''Bir sebebi mi olması lazım? Seni görmek istedim sadece.'' 29072023