İtiraf.

290 13 1
                                    




Selam. Yazarken içimin kıpır kıpır olduğu bir bölümdü, umarım siz de seversiniz. Beğenmeyi ve bölüm hakkındaki düşüncelerinizi benimle paylaşmayı unutmayın.

Saatler gelip geçmiş ve Ilgaz'ın gelmesine az kalmıştı. Kendimi çok gergin ve stresli hissediyordum. Bu sefer sorunları konuşmaktan kaçmak yerine oturup düzgün bir şekilde konuşacaktım. Düşündüklerimi, hislerimi, neden kaçtığımı... Ona her şeyi anlatacaktım. Kapının çalmasıyla oturduğum yerden kalkıp kapıya doğru yürüdüm. Kapıyı açmamla Ilgaz'ın yüzünü gördüm. Yüzü en az birkaç saat öncesi gibi asıktı. Bavulu veya çantası yoktu. Burada kalacaktı iki hafta, neden eşyalarını getirmemişti? Kalbimde hissettiğim rahatsız edici hisle yutkundum. Vaz mı geçmişti kalmaktan?

''Hoş geldin.''

''Hoş buldum.''

Kenara kayıp geçmesi için ona yer açtım. Hera da yanımıza gelmişti. Ilgaz onu görünce hafifçe gülümsedi ve eğilip onu kucakladı.

''Nasılsın güzelim?'' Hera'nın başını öperek sorduğu soruyla, Hera heyecanla kucağında hareketlendi.

''Ben de iyiyim.''

''Aç mısın?'' Sorumla gözleri bana döndü. Kısa bir süre tüm yüzümü izledi.

''Yok, değilim.''

Omuzlarım düştü. O sevdiği için köfte yapmıştım.

''Köfte yapmıştım ama.''

Kaşları havalandı. ''Neden?''

''Seviyorsun diye.''

Dudaklarını birbirine bastırdı. ''Köfteyse biraz yerim o zaman.''

Gülümsedim. ''Tamam, sen elini yüzünü yıka. Ben de yemekleri hazırlayayım.''

Başını olumlu anlamda salladı. ''Hemen geliyorum.''

Daha önce geldiği için banyonun yerini biliyordu. Hera'yı indirip banyoya doğru yöneldi. Ben de mutfağa geçtim. Hera peşimden geliyordu.

''Sarılmadı bile bana.'' Mutsuz çıkan sesimle Hera bana bakıp havladı.

''Bakma öyle! Haksızım biliyorum ama... Sarılsaydı bari.''

Hera yanıma yaklaşıp başını bacağıma sürttü. Gülümsedim.

''Teşekkür ederim.''

İç çekip yemekleri tabaklara doldurdum. Pilav, köfte ve patates yapmıştım. Çok geçmeden Ilgaz da gelmişti. Yemekleri doldurduğum tabakları masaya koyuyordu. Masa hazır olunca oturup sessizlik içinde yemeklerimizi yedik. Onum neden hiçbir eşyasını almadığını sormak istiyordum. Ama şu an sırası mıydı emin olamıyordum. Sonra dayanamayıp sordum.

''Neden eşyalarını getirmedin?'' Tabağındaki gözleri bana döndü.

''Bu kalma işini iptal ederiz diye düşündüm.''

Kaşlarım çatıldı. ''Neden?''

''Sence?''

Derin bir nefes aldım. ''Buna gerek yok, sana kanıtlamak istiyorum korkmadığımı.''

''Gerek yok, biliyorum zaten korkmadığını.''

''Olsun, yine de istiyorum.''

''Gereği yok, Henna. Sağlıklı olmayacak bu şekilde.''

''Ilgaz.''

Sessiz kaldı. Gözlerimi kapatıp derin bir nefes aldım.

''Salona geçip konuşabilir miyiz, lütfen?''

HENNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin