Beğenmeyi ve yorum yapmayı unutmayın. Keyifli okumalar.Bazen bazı şeyleri düşünmeden yapardık. Sonuçlarını hesap etmeden ne olacağını düşünmeden...
Atölyedekilerle vedalaşıp oradan ayrıldım. Restorana gidecektim ve doğruyu söylemek gerekirse biraz tedirgindim. Abim ve Engin'e bir anda hem sevgili olduğumuzu hem de aynı evde yaşamaya başladığımızı söylediğimde ortaya çıkacak olan sahne gözlerimin önündeydi.
Tam anlamıyla kaos ortamı olacaktı.
Derin bir nefes alıp arabayı sürmeye devam ettim. Ilgaz'ın ekstra abarta abarta anlatacağını biliyordum. Bu abimleri daha da kızdıracaktı ama Ilgaz laf anlamayan bir insandı. Onun için eğlence olsun yeterdi. Her şeyden zevk almaya bakıyordu. Restorana gelmemle arabayı park edip indim.
''Yardım edin! Çantamı çalıyor, yardım edin.'' Gelen bağırışlarla o tarafa döndüm. Yaşlı bir teyze bağırıyordu. Bir adam -yüzünde kar maskesi vardı- teyzenin çantasını almaya çalışıyordu. Hızla o tarafa doğru yürüdüm. Bu sırada çevredekiler de yanlarına gidiyordu ama hırsız bir anda hızla çantayı alıp kaçmaya başladı.
''Çantam, çantam gitti. Param gitti, ilaç alacaktım.'' Teyzenin ağlayarak kurduğu cümlenin vücuduma bıraktığı sinirle hiç düşünmeden hırsızın arkasından koştum. Ayağımda topuklu ayakkabılarım vardı ama bu ayakkabılar bana spor ayakkabılardan daha rahat geldiği için sıkıntı yoktu. Hırsız, arkasına dönüp onun ardından koştuğumu görünce daha da hızlandı.
''Bırak o çantayı, bir daha söylemeyeceğim. Senin başın yanar.'' Bağırışımla hızı arttı.
En sonunda olduğum yerde durdum ve ayağımdaki topuklu ayakkabımı çıkardım. Aniden ona fırlatmamla kafasına değmesi bir olmuştu. Gülümsedim. Hedefi tutturmuştum.
''Ah!'' Hızlıca yanına doğru yürüdüm. Olduğu yerde durmuş bir eliyle kafasını tutuyordu. Yanına varmamla ters bakışlarla ona baktım. Nefes nefese kalmıştım.
''Ver çantayı.''
''Sana vereyim diye mi çaldım bu çantayı?''
''Evet.''
''Sen kimsin ya? Yürü git, bulaşmayayım sana.''
''Bulaşsan ne olur?''
''Ya sabır!'' Tekrardan koşmaya hazırlanıyordu ki hızla kolundan tuttum.
''Bırak kolumu.''
''Çantayı ver.''
''Bak canını acıtırım, bırak diyorum.''
Aniden arkasından birinin ona tekme atmasıyla yere düştü. Gözlerim ona tekme atan kişiye döndü. Bir kadın, yüzündeki umursamaz ifadeyle duruyordu. Sanki tekmeyi atan o değilmiş gibiydi.
''Bir kadınla nasıl konuşman gerektiğini öğren önce, terbiyesiz.'' Hırsıza bakarak söylediği şeyle kaşlarım havada ona bakıyordum. İnanılmaz rahattı ve sanki her gün hırsız yakalıyormuş gibi bir hali vardı. Birkaç adım ilerleyip hırsızın yanına eğildi. Çantayı adamın kolundan çektiği gibi aldı.
''Polis yolda, hesabını ona verirsin.'' Tek kaşım havalandı. Polis yolda dediğine göre ya blöf yapıyordu ya da olayı görmüştü ve önceden haber vermişti.
''Polis mi?'' Hırsızın korkuyla sorduğu soru, kadının yüzünde bir gülümsemeye sebep oldu.
''Sen ne sandın? Hem hırsızlık yap, hem de polis mi diye sor.''
''Hırsızlık yapmadım.''
''Hadi ya, bu çanta ne o zaman?''
''İhtiyacım vardı, kimse keyfinden hırsızlık yapmaz.''
ŞİMDİ OKUDUĞUN
HENNA
General Fiction''Ne işin var burada?'' ''Seni görmeye geldim.'' Tek kaşım kalktı. ''Sebep?'' ''Bir sebebi mi olması lazım? Seni görmek istedim sadece.'' 29072023