Kıskançlık kavgası.

260 12 1
                                    


Merhaba, biz geldik. Beğenip yorum yapmayı unutmayın. İyi okumalar.

Ilgaz'ın sakin bir kişilik olduğunu biliyordum ama iş kıskançlığa gelince bambaşka biri oluyordu. Kıskançlık dozunda olduğu sürece ilişkinin tadı tuzuydu ama bir kuralı vardı.

Seviyesini tutturursan.

Fazlası kesinlikle büyük bir sorun, azı ise yine başlı başına bir sorundu. Şu an karşımdaki görüntünün hangi tür bir kıskançlık olduğunu hesaplıyordum. Fazlası olursa bu sefer benim de sinirim bozulurdu.

Derin bir nefes aldım. Serkan Bey atölyeden çıkarken Ilgaz arkasından bakıyordu. Yanına gittim.

''Ilgaz?''

Gözleri bana döndü ama herhangi bir yumuşama belirtisi yoktu.

''Senin ne işin var burada?''

Kaşları havalandı. ''Sevgilimi görmeye gelmiştim ama başka bir herifin ona kahve teklifinde bulunduğunu gördüm.''

Derin bir nefes aldım. ''Gel, odama geçelim.''

Elini saçlarından geçirdikten sonra beraber odama geçtik. O, masanın önündeki koltuklardan birine otururken ben de tam karşısına oturdum.

''Ben yanlış duymadım, değil mi? Sana kahve içmeyi teklif etti.''

''Evet ama arkadaş anlamında.''

Dudakları yalandan kıvrıldı. ''Henna! Sen de biliyorsun o anlamda olmadığını.''

Biliyordum ama şimdi diğer türlü söyleseydim işler kızışacaktı.

''Neymiş; bir de annesi senin çok hoş biri olduğunu söylemiş, cidden öyleymişsin.'' Yalandan güldü.

''Nasıl bir cesaretle ilk kez gördüğün biriyle bu şekilde konuşursun ya?''

Aslında haklıydı. Adam beni ilk kez görmesine ve hayatımda biri olup olmadığını bilmemesine rağmen yine de büyük bir cesaretle kahve teklifi edip iltifat etmişti.

''Benim için bir önemi olmadığını biliyorsun, canını sıkmaya değmez.''

''Değmez mi? Aynısını bana bir kadın yapsa sen ne düşünürdün?''

Kısa bir süre düşündüm. Kıskanç biri değildim ama defile zamanı o kadının Ilgaz'a yakın davrandığını görünce çok sinirlenmiştim ve kendimi aşırı huzursuz hissetmiştim. Hadi ama, bu kadar da abartamazdım! Yıllardır insanların kıskançlık konusundaki hikayelerini dinleyip içimden ne kadar utanç verici derken şimdi kendim yaşıyordum.

Ne olursa olsun asla büyük konuşmamak gerekiyormuş.

''Tamam, haklısın. Hoş değil. Ama zaten kahve teklifini cevapsız bıraktım. İstemediğimi anladı.''

Ayağa kalkıp elini saçından geçirdi. ''Ne istiyor?''

''Annesinin doğum günü için elbise yapmamı.''

''Kabul ettin mi?''

''Ettim, tabi ki. İşim bu sonuçta.''

''Adamın asıl isteği elbise bile olmayabilir.''

''Abartma, Ilgaz. O kadar da değil.''

''Nasıl emin olabiliyorsun?''

Derin bir nefes aldım. Bu iş düşündüğümden daha çok canımı sıkacaktı. Şu an gerçekten kıskançlık kavgası yaptığımıza inanamıyordum. Oturup düzgün bir şekilde iletişim kurabilirdik ama insanoğlu hiçbir zaman doğru iletişim kurmaya yanaşmazdı.

HENNAHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin