High School Life.

687 33 2
                                    

Sevgili Günlük,
Okulumu tek kelime ile Mikaelson'lar basmış durumda.
Olayı biraz daha açayım istersen.Sevgili büyükanneciğimin okulumuza teşrifinden sonra büyükbabam da tarih öğretmeni kılığında okula gelmeye karar verdi.Bunun bizi korumak için olduğunu söylese de altında başka nedenler aramadan da edemiyor insan.İntikam gibi mesela.Onu suçlayamam.
Bugün yanıma babam geldi ve biraz konuştuk.Bana büyükannemi anlattı.Babamın amacı gözümü korkutmak değildi tabii ki,ama eğer öyleydiyse de işe yaradı açıkçası.Bütün anlattıkları doğruysa -ki büyük ihtimalle doğru,bana yalan söylemez-gerçekten ciddi bir tehditle karşı karşıyayım demektir.
Bir de şu Henrik olayı var tabii.Kol Amcam Henry DiLegened olarak gözüken şu çocuğu kardeşiyle karıştırdığını söyledi.Aramızda kalsın ama,ona inanmadım günlük.Kesinlikle bir şeyler saklıyor.Belki de o çocuk gerçekten Henrik,Kol'dan çenesini kapatmasını rica etti.Bilemiyorum,beni de ilgilendirmez.Ama bildiğim tek bir şey varsa,o da Henrik'in ölmediği.Kimseye söylemiyorum ama cadılığımın kurt genimle birleşip bana verdiği keskin hisler,baba tarafından ailemden kimsenin toprağın altında olmadığını fısıldıyor bana.Lanetimi tetiklemediğim için o çocuk gerçekten Henrik mi kestiremiyorum ama sanırım o.Neyse.Dediğim gibi,beni bağlamaz.Konuyu fazla irdelemiyorum o yüzden.Kendini ailesinden saklamak istiyorsa paşa gönlü bilir,iki köken ebeveyn de okulundayken saklanmayı beerebilirse tabii.Ama birazcık aklı varsa,şu durumda okuldan kaydını sildirip şehirden kaçmanın ailemizin tüm dikkatlerini üzerine çekeceğini tahmin edebilmeli.Onun durumda yapılabilecek en mantıklı şey olaya ayak uydurup dikkat çekmemeye çalışmak.
Büyükbabamın okulun öğretmen kadrosuna girdiğini öğreniş hikayem oldukça komik.Elijah ve Finn'in yardım ettikleri kompozisyonu hatırlıyor musun?Onun son rötuşlarını yapıp bir güzel temize çektim ve son halini görsünler diye salona götürüp okudum.Herkes gayet beğendi.Sonra büyükbabam "Ee amcaların yardım etmişler sana ama?" Dedi."Evet." Dedim."Aslında internetten de bakabilirdim ama bizim tarihçinin notu çok kıt ve kesinlikle internetten bir şey istemiyor.Çok yardıma ihtiyaç duyarsak kitaplardan araştırabilirmişmişiz.Cidden,21.yüzyıldayız.Ben de birazcık hile yapayım dedim."
"Ama haksızlık olmuyor mu?Herkesin 1000 yaşında tarihteki savaşların yarısını görmüş amcaları yok sonuçta."
"Sen kimin tarafındasın yaa?" Diye sitem ettiğimde güldü."Ee,o sana bunları sormayacak mı?" Diye sordu."Yardım aldığımı bilmediği için sormayacak." Dedim.Kol bir kahkaha patlattı."Tarihçi değişti Hope.Ödevi boşuna yaptın!" Dedi ve ben yıkıldım.Resmen yıkıldım."NEE?!" Diye bağırdım."Sevinme Kol.Aynı ödev hala geçerli.Yırtamadın." Dedi büyükbabam.Kol"Ya ama baba!" Diye hayıflanırken ben tek kaşımı kaldırmış onlara bakarak olayı kavramaya çalışıyordum."Yine de bir A alırsın,senin de emeğin var sonuçta." Dedi.Sonunda Kol açıkladı."Babam giden tarihçinin yerine geldi Hope!"
"Hadi canım."
Sonuçta büyükbabam notumu A olarak girecek.Oysa ki ne kadar özenmiştim.A+ hakediyordum.
Dahası ben,iki köken ebeveynin iki öğretmen kılığında derslere girmeye başladıklarında yaşanacak şovu izlemek için sabırsızlanıyorum.Bize düşen şey de izlemek olacak zaten.İzlemek ve işin okulun malzeme deposunda bitmemesi için dua etmek.Depoda bir ceset ya da etrafta uçuşan küller şeklinde bir oyun sonu olabilir.Ya da daha kötüsü,Bay ve Bayan Smith'e bağlayıp basılabilirler.Sanmıyorum gerçi ama bu aile beni şaşırtmayı hep başarıyor.Olursa da güzel olur aslında.Sınıfta çok gırgır yaparız.Okulun koridorlarında çok espri dolaşır.O halde okulu düşününce bile içimden gülmek geliyor. (Umarım ikisi de bu satırları hiç okumaz!) Öyle bir şey olursa da çıkarır bu satırları Kol'a gösteririm,ben tahmin etmiştim diye. :)
_________________
Nihayet zil çaldığında Hope,günlüğünün kapağını henüz kapatmıştı.Sıkıcı trigonometri dersinin bitiş zamanlaması mükemmeldi.Hope,kolunun üzerine kafasını koymuş uyuklayan America'yı dirseği ile dürttü."Hey Mer,bitti.Hadi kalk." Dedi.America ayağa kalkıp uzun uzun gerindi ve keyifle "Sonunda." Dedi.Hope,kızın koluna girdi.America "Önce tuvalete gidip bir yüzümü yıkayayım,bakalım nasıl görünüyorum.Uykulu gözükmek istemem.Biliyorsun hocanın ilk dersi olacak,uykulu öğrenci izlenimi yaratmak istemiyorum." Dedi.
Tuvalete adım atarken Hope "İki tane hocanın ilk dersi olacak.Dersimiz ne ki?" Diye sordu.
America gülümsedi."Tarih."
__________________
Kol ve Davina son sınıf olmanın verdiği olağanca rahatlıkla kantinde oturmuş kahvelerini içiyorlardı."Vay canına.Demek ikisi de okula geliyor." Dedi Davina.Kol hafifçe güldü."Evet.Bu senenin renkli geçeceğini söyleyebilirsin.Eski tarihçiyi tayinini istemesi kendim etkiledim.Normalde not kesesinin ağzını açması için de etkilenebilirlerdi.Fransızcacı da öyle.Anne ve babam için ikna kullanmak gerekecek."Davina güldü."Yine de izlemesi zevkli olacak."
O esnada mutluluktan havada süzülen Henrik geldi ve masaya oturarak zafer işareti yaptı.Sonra da hafifçe yumruk sallayarak "Tanımadı!" Diye fısıldadı.Kol"Hangisinin dersinden çıktın?" Diye sordu sesini alçaltarak."Annemin." Dedi Henrik zafer dolu coşkulu bir fısıltıyla."Annen bile tanımdıysa" dedi Davina diğerleri gibi alçak sesle konuşarak."Baban hiç tanımaz.Hadi yine iyisin."
"O konuda şüpheciyim." Dedi Kol."Sonradan virajı almaya çalışırken Henry DiLegened isimli çocuğu Henrik'e benzettim dedim.İnandı ama yine de sana dikkat edecektir."Gittikçe kısılan sesi sonunda fısıltıya dönüştü.Tehlikeli sulardasın kardeşim.Dikkatli ol."
Henrik dil çıkarttı."Gizemli efektler vermeye çalışma.Zaten senin salaklığın yüzünden babamla işim zorlaştı."
Zil çaldı.Henrik kalkmadan önce "İkimize,pardon üçümüze de bol şans dilerim kardeşim." Dedi."Buna ihtiyacımız olacak."
Davina'yı da başıyla selamladıktan sonra sınıfına ilerledi.
_______________
Hope,herkesin ayağa kalktığını görünce elindeki Uyumsuz kitabını bıraktı.Önce gözleri yukarı kalktı,sonra kendisi.Ellerini sırasına dayayarak gözlerini kırpıştırdı.Büyükbabası her zamanki ağırbaşlı ve saygı uyandıran yürüyüşüyle tahtanın ortasına kadar geldi.Kollarını birbirine doladı ve kendinden emin sesiyle "Günaydın arkadaşlar." Dedi.Sesi doğaldı ve otoriter çıkması için harcanan belli bir çaba olmamasına rağmen saygın birine yaraşır bir tondaydı.Adam selamını resmi değil daha düz,hatta neredeyse arkadaş canlısı bir şekilde vermişti.Öğrenciler aynı anda "Günaydın." Dediler.O anda Hope,sınıfın belki de en hoş ve havalı çocuğu Eric'e kaçamak bir bakış atınca,onun kollarını dolamış olduğunu fark etti.Büyükbabasına bir daha baktı ve adamın onu taklit ettiğini anladı.Hope'a küçük bir kıkırdama gelince adam da kendi aralarındaki bu küçük şakaya güldü.
Eskiden önceki tarih hocasına ait olan sandalyeye oturmak yerine onu alıp aslında tek parmağıyla kaldırabileceğini fark ettirmemeye çalışarak sürükledi ve az önce durduğu noktaya getirdi."Şimdi.Sınıftaki sıra düzenini U şeklinde yapalım istiyorum.Böylece birbirimizi daha rahat görürüz.Herkes sırasını U düzenine göre çevirebilir mi?"
Sınıf kısa sürede sıralarıyla U düzeni oluşturmuştu.Mikael da sandalyesine ters oturdu.
"Dersi işlemeye başlamadan dersimizin amacını tartışalım isterseniz.Tarih nedir tanımını yapabilecek olan var mı?"
Birkaçı dışında bütün eller aynı anda havaya kalktı.Mikael'ın kaşları havaya kalktı ve Vanessa adlı kısa kahverengi saçlı kızı elineki kağıtla işaret etti."Tarih geçmişte yaşanmış olayların bütünüdür.Genellikle şahısları değil ülkeleri ve dünya yönetimini ele alır."Mikael olumlu anlamda başını salladı ve "Bu sözlük tanımıydı.Başka?" Diye sordu.Aynı eller yine havaya kalktı.Adam bu sefer Lucy'nin oğlu Morgan York'a söz hakkı verdi."Ülkelerin stratejileri ve yıkılıp yıkılmamaları tarihi oluşturur.Tarih,geçmişte dünyanın nasıl yönetildiğini anlatır." Evet.Eklemek isteyen var mı?Morgan'ın ikizi Madeline elini kaldırdı.Söz hakkı alınca da "Ve gelecekte dünyanın nasıl yönetileceği konusunda fikir verir.Hala yönetilen bir ülkenin tarihine bakarak ülkenin gelecekteki politikaları hakkında tahmin yürütebilir insan."
"Evet doğru.Çok doğru hem de.Bu durumda kısaca tarih için politikadır diyebiliriz değil mi?Tam olmasa da yakın bir tanım olur."
Çoğu başlar olumlu anlamda sallanınca Mikael bir sonraki sorusuna geçti.
"Peki niye tarihi öğreniyoruz sizce?"
Mikael bu sefer ilk elini kaldıran Hope'u seçti.Kız büyükbabasının gözlerinin içine baktı.
"Hatalardan ders almak için."
___________
Mikael ödev kağıdının üzerine kırmızı kalemiyle B yazmadan önce kahvesinden bir yudum daha aldı.
Oldukça şık döşenmiş öğretmenler odasında yalnızdı.Önceki öğretmenin vermiş olduğu ödevin teslim tarihi o gün olduğu ve çocukların adamın gidişinden haberleri olmadığı için hemen bütün ödevler gelmişti.Yeni ödevi okumaya başladı.Ödev oldukça iyiydi.Hepsini okumaya gerek görmeden A+ yazıp sıradaki kağıda geçti.
Savaşların Tarihe Etkisi
Yazan:Hope Mikaelson
O esnada kapı açıldı.Adam gözlerini yavaş yavaş kaldırdığından,Esther'in yüzünden önce kalem eteğini ve beyaz yarım kollu gömleğini gördü.Mikael kadının tam torununun kağıdına sıra geldiği anda odaya girmesini tesadüf olarak adlandırmakta tereddüt etti.
"Hey."
Esther Mikael'a yaklaştı ve adamın oturduğu koltuğun kolluğuna tünedi.Sonra eğildi ve torununun kağıdını okumaya başladı.
"Şu birinci cümle çok temiz,kesinlikle Elijah'ın cümlesi.Şu ikincisindeki cümle devrik ama kinaye var.Büyük ihtimalle Finn'in cümlesini değiştirerek yazdı..."
Esther tahminlerine devam ederken Mikael'in kahvesinin yanındaki kurabiyelerden bir tanesini alıp ısırdı.İkinci kurabiyeyi almak için adamın üstünden doğru uzandı.Evli bir çift için uygun fakat iki meslektaş için uygunsuz bir pozisyondu.
O anda kapının açılma sesini duydular.
Kol keyifle sırıttı ve omzunu kapının pervazına dayayarak kollarını doladı.
"Yanlış bir zamanda mı geliyorum?"
____________
Mikael ve Esther Lucy York'un odasının önüne geldiklerinde,kapıdaki 10.sınıf öğrencileri iki öğretmene yol açtı.
İçerde burnundan kanlar akan Morgan York ve Mikael'ın duruşuyla dalga geçtiği Eric Odair vardı.Eric'in de parmakları yaralanmıştı.Ama ikisini asıl ilgilendiren görüntü ortalarındaki Hope'tu.Mikael,kızın yanağına tuttuğu kanlı mendili görünce beyninden vurulmuşa döndü.Hemen kızın yanına gitmek istedi fakat kendini tuttu.Bütün 10.sınıflar izlerken olmazdı.
Kendine ilk gelen Esther oldu."Neler oldu?" Diye sordu.
(Flashback)
Mikael sınıftan çıkar çıkmaz herkes ilk yorumlarını paylaşma ihtiyacı hissetti.
"Hep böyle ders işleyeceksek iyi ya." Dedi Vanessa."Evet ders zevkli geçti." Dedi Oliver adlı çocuk.
-Kesin notu çok kıt.
-Hareketleri rahattı ama.
Yorumlar böylece devam ederken Morgan'ın sesi duyuldu.
"Çok yaşlı."
"Orta yaşlı." Dedi Hope umursamaz bir tavırla."Neresi yaşlı adamın be?En fazla 50." Dedi ilk defa bir yorum yapan Eric."Yaşlı işte ya." Dedi Morgan alaycı bir sırıtışla."Ne o Eric?Adam babam falan mı?"
"Hayır ben sadece doğruları söylüyorum."
"Eric zorlama.Adamın bir ayağı çukurda!"
"Ee o zaman Lucy' ninki de öyle.O çok mu genç?"
O anda küçük sayılan cüsse ve boyuna göre büyük bir cesaret gösteren Morgan,Eric'in yakasına yapıştı.Eric,Morgan'a bir yumruk çaktı.Morgan hemen ayaklanıp Eric'e yaklaşıp dizini karnına geçirdi.America ve Madeline "Kesin şunu!!" Diye bağırırken,Hope aralarına girip onları ayırmaya çalışmış,başaramayınca da melez gücüyle Eric'i ittirmişti.Eric yere yuvarlanırken Hope,Morgan'ın burnuna dirsek attı.Morgan'ın kafası geriye savruldu.Sonra elini kan boşalan burnuna götürdü ve olağanca gücüyle "Burnumu kırdın Sürtük!!!!!!!" Diye bağırdı.Bir kız tarafından burnunun dağılmasını erkeklik gururuna yediremeyen Morgan,sıranın üzerineki kalemtraşın yedek jiletiyle kızın üzerine saldırdı boydan boya yanağını yardı.Hope,canı hiç yanmamasına rağmen olmayan acısıyla çığlık attı.Eli ile yanağını kapattı,yara çoktan iyileşmeye başlamıştı.Bunu kimsenin görmesine izin veremezdi.America'ya çantasındaki peçeteyi işaret etti.America hemen verdi.Kana bulanan mendili yanağına bastırdı.Kesik tamamen iyileşmişti ve Hope'un tek düşündüğü şey bu doğaüstü olayı gizlemekti...
(Flashback sonu)
"Herkesin ebeveynleri çağırıldı.Yoldalar.Morgan ve Eric'e yasal işlem uygulanacak.Hope'un bir suçu olmadığı için ona bir işlem uygulanmayacak.Sadece tanık olarak ifade vermesi gerekiyor."
Lucy bunları söyledikten sonra bütün 10. Sınıflar,kadının ofisinin önünden dağıldı.Trigonometri öğretmeni Bay Tanner,Eric'in elini ve Morgan'ın kırılmamış burnunu yıkamak için onları erkekler tuvaletine götürdü.Esther ise masanın tünediği köşesinden kalktı ve Hope'un omzundan tutarak "Gel ben de sana yardım edeyim." Dedi.Sonra da Mikael'a dönüp "Mikael sen de peçete getirir misin?" Diye sordu sakin bir sesle.Kocası sadece olumlu anlamda başını salladı.
_______________
Esther,torununun peşi sıra tuvalete girdi.Elini sensörlü musluğun altına tuttu ve tam karşısında neredeyse hazırolda duran Hope'un elinden kanlı mendili aldı ve hemen yandaki çöp kovasına attı.Suyun altında tuttuğu elini,genç kızın kandan yapış yapış olmuş fakat derin kesikten eser kalmamış olan yanağında nazik hareketle gezdirdi.Hope,kafasını dimdik tuttu,ne kadar güçlü olduğunu gösterircesine,abartılı bir saygınlıkla dik durdu.Kadın işini sessizce yapıyordu.Hope yimruklarını sıktı.Onun gerçek bir büyükanneymişçesine yumuşak hareketlerle yanağını silmesi zoruna gitmişti.Haksızlıktı bu ona göre."Acıdı mı?" Diye sordu sonunda yavaşça.Kadın ona büyükanne gibi yaklaşmaya çalışmıyordu,aksi halde ikisi de Hope'un ne kadar öfkeleneceğini biliyordu.
"Hayır."
Hope'un kısa ve net cevabı,genç kızın kendisinden bile beklemeyeceği kaar sertti.Esther kafasını salladı ve Mikael gelene kadar konuşmadılar.
Mikael elinde mendillerle tuvalete girdi.Esther mendillerden birini aldı.Öteki elindeki parmakları zarif bir şekilde çevirince,aynanın ucundan sivri bir parça kopup yere düştü.Hope,kadına tehditkar,hatta neredeyse meydan okuyan bir bakış attı ve elini yere doğru dümdüz tuttu.Aynanın parçası büyüyle havalanıp genç kızın eline geldi.Kız bileğine bir kesik attı.Kadın,kızın bileğinden musluktan akarcasına akan kanın altına mendili tuttu.Kız bileğini yıkadı ve mendili alıp hala yaralıymış gibi yanağına tuttu.
Hope dışarı çıkar çıkmaz babasının onu beklediğini gördü.Sanki gülümsemekte zorlanıyormuş gibi rol yaptı.Klaus ona sarılırken annesine sanki onu yiyecekmiş gibi bakıyordu.
__________________
Dahlia,küçük kız kardeşinin geldiğini işaret eden anahtar sesini duydu.Esther çantasını koltuğa fırlattı ve "Ne gündü ama." Dedi."Sonra anlatırsın." Dedi Dahlia."Ee,kıza dokundun mu?"
Esther,Hope'un yanağını temizlediği elini gösterdi.Dahlia ona gel işareti yaptı.Esther,mumlarla çevrilmiş masaya yaklaştı ve masadaki hançerle Dahlia'nın gösterdiği yere doğru iki elini de kesti.
Kadının kanı çember şeklini alırken,kanlı elleriyle ablasınınkileri tuttu.İki kadın gözlerini kapattılar ve aynı anda derin nefesler aldıklarında etrafta bir rüzgar esmeye başladı.Büyü sözcüklerini söylemeye başladılar ve rüzgar güçlendi.
"Montagos,monteros anto ma nigra mangetta.."

Mikaelson'un OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin