Bölüm Şarkısı:Raign-When it's all over (Söylediğim yerde)Birden bir kayıkla bize doğru
Saçı sakalı ağarmış bir ihtiyar geldi.
bağırarak; "Sonunuz kötü,kötü ruhlar!" Dedi.
"Ummayın sakın gökyüzünü görmeyi.
Öbür yakaya,sonsuz karanlıklar,sıcaklar,buzlar diyarına götürmeye geliyorum sizi."
"Ey orada duran canlı ruh,
Git bunların yanından,ölü bunların hepsi!"
Ama gördü gitmediğimi..
-Dante,Cehennem-3.Kanto-New Orleans-Mart 2029
"Pekala millet,telefonlarınız masama,sıraların üzerinde veya yakınınızda derse ait herhangi bir yazı görürsem düz kopya muamelesi yaparım ona göre!"
Cameron cep telefonunu teslim etmek için öğretmen masasının önünde sıraya girerken "bla bla" diye düşündü.
Matematik sınavı öncesi dizlerinin bağı çözülmek üzere olan ve Esther'in düzenlediği kağıtlara kaçamak bakışlar atarken yutkunan arkadaşlarının aksine kendisi sakindi.Telefonu masaya bırakıp elleri cebinde en arkanın iki önündeki tekli sırasına yürüdü.
Kadın elindeki kağıtları dağıtmaya başlayınca herkes mum gibi olmuştu.Genç adam kağıdı gelene kadar sırasına yayılıp kalemini çevirdi.
Sonunda kağıdına kavuşunca adetin yerini bulması icap ettiğinden önce adını soyadını ve diğer gerekli bilgileri soran kısımları doldurdu.
"Kağıdı alan sınava başlayabilir."
Kadının start vermesiyle ilk soruyu şöyle bir süzdü mavi gözleri.
[(2x+6)+(3x+9)]=[(4x+8)+(2x+3)] ise x=?
Cameron gülümsedi.
2x ve 3x 5x eder,yan taraftaki 6x'in yanına eksi olarak geçince sadece 1 x kalmış olur.İkinci denklemin 11'i de karşı tarafta -11'e dönüşür ve ta da,x eşittir 4.
Kendinden emin hareketlerle sorunun altındaki boşluğu doldurması uzun sürmemişti.Bakışları bu sefer ikinci soruya kaydı ve genç adam tekrar gülümsedi.
Hızla hareket eden kurşunkalemin ilerleyen 25 dakika boyunca sırada tak tak sesleri çıkarması üzerine torununun neden bu kadar rahat olduğunu merak eden Esther çocuğun başına gelip kağıdına şöyle bir göz gezdirdi.Diğer bomboş ve içler acısı kağıtlarla karşılaştırınca sayı ve işaretlerle dolu bu kağıdın iyi bir manzara oluşturduğunu söyleyebilirdi.
Kollarını birbirlerine dolayıp hafifçe çocuğa doğru eğildi.
"Sayısalcıyız galiba?"
Çocuk kağıttan başını kaldırıp büyükannesine (öğretmenine!) dönerek Finn'e benzemesini sağlayan o gülüşten attı.
"Kimden geliyor sence bu zeka?" Dedi ve duruşunu hiç bozmadan kağıdı işaret ve orta parmağıyla sert bir şekilde çekerek kadına uzattı.
Kadın kollarını çözüp kağıdı çocuğun parmakları arasından çekti.
"Aynı performansı benim dersimde de göstersen iyi edersin."
"Emrin olur."
_____________________________
New Orleans-Haziran 2029
Sage Novel İskandinavya'yı oldum olası sevmişti.
Tekerlekli valizini arkasından çekerek Loise Armstrong Havalimanı'nı koridorlarında yol alıyordu.Arkadaşı Norveç'in başkenti Oslo'da yaşıyordu ve ona yaptığı pek de kısa sayılmayacak ziyaretten yeni dönmüştü.Bu arkadaşı 110 yaşındaki cadı Miranda'ydı.
Hope 7-8 yaşlarındayken Dahlia'nın cadı ordusu yardımıyla yaptığı büyü Klaus'un derisinin birden kezzap dökülmüşçesine kıpkırmızı kesilmesini sağlamıştı.Klaus yıllar önce Davina'nın kırdığı efendilik bağını yeniden kazanmıştı,Dahlia'nın amacı ise yeğenleriyle birlikte her bir vampiri silip süpürmekti süphesiz.
Sage ise arkadaşına gidip sihrin her vampiri etkileyip etkilemediğini anlaması için bir büyü yapmasını rica etmişti.Marinda'nın söylediğine göre Dahlia'nın sihrinden Klaus'un dönüştürdüğü her vampir etkilenmişti.(Ve bundan pek de memnun oldukları söylenemezdi.)
Adını seslenen erkek sesine doğru döndü ve ellerini siyah deri ceketinin cebine sokmuş gülümseyen kocasını gördü.Aralarındaki birkaç metreyi hızlı adımlarla kapatıp tam ortada buluştular.Finn karısının dudaklarına birkaç saniye süren bir öpücük kondurdu.
"Hoşgeldin aşkım."
"Hoşbulduk sevgilim." Deyip gülümsedikten sonra adamın siyah deriyle kaplı koluna girdi.
"Siyah deri ceket ha.Cameron tarzı mı takılıyoruz?"
Adama ince bir hüzün çökse de çaktırmamıştı.Yavaşça gülmekle yetinip kadının bavulunu almasına yardım etti.
"Miranda'yla gereken şeyleri konuştum.Haberler pek iç açıcı değ.."
"Seni çok özledim.Haydi eve gidelim."
_________________________________
İstanbul
Esther sol eliyle sağ kolunun dirseğini tutmuş,sol elini de başının hizasına kaldırmıştı.Salonda bir o tarafa bir bu tarafa volta atarken etrafına kıvılcımlar saçan ayaklı bir alev topundan farksızdı.
Sonunda kapı çaldığında kadın sert bir hareketle sese dönüp Serra'yı kapıya koştururken izledi.
Genç kadın kapıyı açıp bizim iki kafadarla karşılaşınca ferahladığını belli eden derin bir nefes aldı.
"Neredeydiniz?" Dedi."Hanımefendi çıldırdı."
Cameron bir santim arkasında duran Hope'a döndü ve genç kızın ellerini ürkek ürkek arkasında birleştirdiğini gördü.
Ürkek ürkek içeri girdiler.Cameron tam kuzenine dönüp direkt odalarına kaçma planından bahsediyordu ki Esther'in gürlemesi kulaklarında çınladı.
"Cameron!!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikaelson'un Oğlu
FanfictionWilliam Cameron için "Mikaelson",bir soyad değildi.Sevgi adına bildiği her şeyi tek bir gecede yok eden adamın bozuk kanının damarlarında aktığını hatırlatan ve bir lanetmişcesine isminin hemen peşinden gelen korkunç bir etiketti. O,damarlarında do...