Spell.

314 11 0
                                    

Bölüm şarkısı:Delta Rae-I will never die (Söylediğim yerde açarsanız daha iyi olur)

2019
_____________________________
Hizmetçi kız elinde tepsiyle odadan içeri girdiğinde,Kol göğsüne yaslanmış yeğenine yüksek sesli kitap okuyordu.
"Hanfendinin sütüyle sizin kahvenizi getirdim.Şekersiz sütlü istemiştiniz,değil mi?"
"Evet.Teşekkürler."
"Başka bir isteğiniz var mı?"
"Hayır sen gidebilirsin."
Kız,elindeki tepsiyi Hope'un şifonyerinin üstüne bırakıp odayı terk etti.
"Uykum yok." Dedi ve amcasının uzattığı kupayı kavrayıp bir yudum aldı Hope.
"Yatıyorsun,Hope.Yarın okul var."
"Ama yatsam da uyuyamam kii.Senin de bir türlü uyuyamadığın zamanlar yok muydu küçükken?"
Ohooooo.Diye düşündü Kol.Her akşam.
"Bazen." Diye cevap verdi.
"Ne yapardın o zaman?"
"Kendimi yormaya çalışırdım."
Hope ayağa fırladı.
"Yine öyle yapalım o zaman!"
Odanın iki ucundaki iki hoparlörün bağlandığı müzik seti küçük kızın elini havaya savurmasıyla açıldı.Kol,Mikael'ın büyü kullanmalarına izin vermediği günleri hatırladı.
"Hadi gel dans edelim!"
Kol,Hope'un bileğinden tutmasıyla ayağa kalkmadan önce bir kahkaha patlattı.
"Edelim bakalım."
Hope,CD'sindeki ilk parçayı açıp sesi fulledi.Minik elleri amcasınınkileri kavradı ve bir yukarı bir aşağı hareket ettirirken zıplamaya başladı.Kol gülerek kızı kolunda döndürdü.Yavaş yavaş kendisi de havaya giren Kol bir sağa bir sola sallanmaya başladı.Hope şarkıya eşlik ediyordu.
"Arıyor musun?
Çok uzun zaman önce değildi.
Aynı yerde yürürdük.
Masumduk,hatırlıyor musun?
Tek yaptığımız birbirimize dikkat etmekti.
Ama gece ılıktı,ikimiz de gençtik ve esiyorduk.
Her yerde rüzgar esiyordu ve sadece bırakmak için tutuyorduk.
Bir öpücük estir.
Bir silah ateşle.
Bize sıkıştıracak biri lazım!"

KOL
____________________________
"Ne demek istiyor ki?" Diye sordu Hope şarkının bitmesine yakın."Yani ılık gece falan ne iş?"
Hoppalaaaa.
Bugünün geleceğini biliyordum,ama bu kadar erken olacağını beklememiştim.Nasıl açıklanır ki bu şimdi?
Ben aynısını sorsam babam ne yapardı diye düşünüyorum.Bilmiyorum der geçiştirirdi.Tabii o zaman istediğini sorabileceğin arama motorları yoktu.Oradan işi bütün çıplaklığıyla öğrenir ki ben bunu istemiyorum.
Annem olsa ne yapardı?Başka bir şeyle dikkatimi dağıtırdı.
Hope'un sütünü kapıp eline veriyorum.
"İç bakalım bir yandan."
"Soruma cevap vermedin."
"Yorulmuşsundur artık,hadi yat bakalım."
"Soruma cevap vermedin."
"Boşversene,onları taklit etmek kötü bir fikirdi zaten!"
"Ne?"
"Yok bir şey!"

2029 (Günümüz)
_____________________________
Hope'un biçimli kaşları çatıldı.
Evin tavan arasındaki defterlerin arasındaki sandığa oturmuştu.Sol ayağını sağ ayağının altında katlamıştı.Ayak ucuyla yavaşça zemine vuruyor ve bir ritim tutuyordu.
Elindeki deri kapaklı eski defterin sayfaları sararmıştı.Yine de şimdiye kadar dağılıp gitmemiş olması yıllara meydan okuduğunun göstergesiydi.
Hassas sayfalara zarar vermemeye özen göstererek ağır hareketlerle sayfaları çeviriyordu.Elindeki kitap Esther'in büyü kitabıydı ve pek çok cadı bu defterin tek bir yaprağı için canlarını bile verirdi.
The Originals hançerlerinin nasıl yapıldığını anlatan büyüyü geçerken yüksek sesle iç geçirdi.Kitap tam bir şaheser olabilirdi,yine de bir de içindekiler bölümü olsaydı daha makbule geçerdi.
Kitaptaki işaret ve sembollerin çoğunun anlamını dahi bilmiyordu.Neyse ki büyükannesi herşeyi dipnot şeklinde açıklamıştı.Kitap ne kadar acemi olduğunu hatırlatmıştı ona.
"Muhteşem büyükannenin acemi torunu"diye düşündü."Aslında mantıklı geliyor."
Sonunda aradığı büyüyü buldu.Cep telefonunu aldı ve üç sayfa kaplayan büyünün fotoğrafını çekti.Sayfaları yırtamayacağına göre sırf üç sayfa için o kocaman defteri yanında taşımak anlamsızdı,değil mi?
Aşağı inip mutfağa girdi.Demlikteki kahveyi her zamanki fincanına boşalttı ve bir dilim de limonlu kek alıp salona geçti.
Rahat koltuğun üzerine kendini atmadan önce kahveyi ve keki sehpaya bıraktı.Telefonundaki büyüyü açıp dikkatle incelemeye başladı.
Parmaklarıyla fotoğrafı büyüttü.1.Sayfada mine çiçeği ile yapılan bir iksirden bahsediliyordu.İkinci sayfada ise büyüyle birbirine bağlanacak şeyler yazılıydı.Üçüncü sayfada toprağın üzerine tuzla çizilecek bir şekil (bir çemberin içindeki bir yıldız) vardı.Büyüyü yaparken tuzu ateşe verecek ve yıldızın merkezinde duracaktı.Yani yangının tam ortası..
Önüne gelen perçemleri çekti ve bir süre daha büyüyü incelemeye devam etti.Sonuda odaya birinin girdiğini duyunca bakışlarını kapıya çevirdi.
"Hey." Dedi büyükbabasını görünce.
"Hey.Nasılsın?" Dedi ve yanına gelip anlına bir öpücük kondurdu.
"İyi.Düşünceliyim biraz."
"Neden?"
"Esther hakkında.Hani babamlar onu alt etmeliyiz deyip duruyorlar ya."
"Ee?"
"Bir yolunu buldum galiba."
"Sahi mi?"
"Evet.Ama önce bir iksir yapıp onun içmesini sağlamalıyız."
"Nasıl sağlamayı düşünüyorsun?"
"Orada işim sana düşüyor."

Mikaelson'un OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin