Merry Chirstmas.

320 9 0
                                    

Multimedya:Henrik'in Hope'a mektubunun sonu.
Dipnot:*Siroz:Aşırı alkol yüzünden karaciğerin iflas etmesiyle ortaya çıkan ölümcül hastalık.
Bölüm Şarkısı:Merry Little Cristmas (Söylediğim yerde)

HOPE
____________________________
"Nerede o!?" Diye sordu Cameron endişeyle.
Yorgunluktan kısılmış gözlerimle kuzenime baktım ve beyazlaşmış dudaklarıma minik bir tebessüm yerleştirdim.
"Kimi sorduğuna da bağlı biraz."
Cameron rahatlamış bir ifadeyle nefesini boşalttı ve ikişer ikişer merdivenleri inmeye başladı.Sonuncu basamaktan da atladıktan sonra koştu ve güçlü kollarıyla beni sardı.Ben de kollarımı çocuğun gövdesine dolamakta tereddüt etmedim.
Sonunda ayrıldığımızda ince,kemikli elini saçlarla kaplı enseme yerleştirdi ve anlıma bir öpücük kondurdu.
"Kardeşim benim." Dedi.
O anda anlamıştım ki kardeş olmak için aynı bedenlerden meydana gelmiş olmaya gerek yoktu.Önemli olan tek husus sevgiydi.
Onun benim için ne kadar endişelendiğini görmüştüm.Sarılışındaki samimi sıcaklığı duyumsamıştım.Öpüşündeki korumacı abi tavırlarını hissetmiştim..
Cadılar onu kaçırdığında ben de onun yerindeydim.Günlerce karın ağrısı çekmiştim.Ona birşey olması ihtimali haftalarca kavurmuştu beni.
"Ne ara bu kadar değerli oldun sen?"

CAMERON
________________________________
Mavi bakışlarımı onunkilere dikiyorum.
"İyi misin?"
"Evet.İyiyim."
"Böyle olsun istemezdin,değil mi?"
"Hayır,istemezdim."
Kız kardeşime zarar vermeye çalışan herkesi öldürürüm.Vampir de olsam cadı da olsam.
Zihnimin fazla berrak olmamasına rağmen New Orleans şehrine intikam için geldiğimi çok iyi hatırlıyorum.İntikam istemekte haklıydım da.
Fakat hayat intikamdan ibaret değil.Olmamalı.
"Şu anda odama gidip güzel bir uyku çekmek istiyorum,o kadar." Dedi Hope."Uyanınca da beraber dizi izleriz."
"Tamam.Sen sadece..kendine fazla yüklenme,olur mu?"
"Olur."
Merdivenlere yöneldi.Tek tek basamakları tırmandı ve merdivenin başında durdu.İnce vücudunu gerip doğaüstü bir sıçrayışla odasının balkonuna kondu.Balkondan bana dönüp sırıtınca gülümsedim.
Odasına girip gözden kayboldu.Ben de merdivenleri tırmanıp insani bir hızla büyük salona girdim ve kafamı dağıtmak için rastgele bir kitap alıp koltuklardan birine oturdum.
"Sarışın Vampir
Chirstopher Pike"
Ah,hadi ama.

Normalde kitap okumayı seven biriyim,fakat o anda kafamın içinde dolaşan tilkiler odaklanmamı engelliyordu.Aynı cümleyi 3. Kez okuduğumu fark edince kafamın hizasında tuttuğum kitabı indirdim.
Babamın tam karşımdaki koltuğa oturmuş beni izlediğini de o anda fark ettim.
-Merhaba.
-Merhaba.
-Ne okuyordun?
-Rastgele bir şey aldım ama sarmadı pek.
"Öyle mi?" Dedi ve ayaklandı."Başka bir şey bulalım sana o zaman."
"Aslında.." Dedim."Aklımı kurcalayan başka bir şey var.Otursana."
Gerisin geri koltuğa oturdu.Ve aklımdan bir türlü çıkmayan o soru dudaklarımdan döküldü.
"Neden geri gelmedin?"
Bu yeni bir şey değil.1000 yıldır cevaplanmayı bekleyen bir sorunsal.Niye beni son bir kez kucağına almadı?Neden bir kez bile suratıma bakmadı?Neden cesedimi almadı?O kadar mı değersizim?
"Çünkü tam bir korkaktım." Diyor aklımdan geçenleri okumuş gibi.Affallamış gibi görünmüyor.Bekli de bekliyordu,kim bilir..
"Çünkü zamana ihtiyacım vardı."
"1000 yıllık bir zamana mı?"
"Hayır.Herşeyi kabullenmem 6 senemi aldı.Olaydan 6 sene sonra bir gün amcalarına ve halana bir not bırakıp köye geri döndüm.Civardaki bütün mezarlıkları gezdim.Her bir mezar taşına baktım.Ama seni bulamadım.Yoktun."
"Geri geldin."
"Evet,Cameron.Geri geldim.Senin için."
Hafifçe gülümsedi.
"Hala burada olduğuna inanamıyorum."dedi.
Başımı olumlu anlamda sallamakla yetindim.Birdenbire ayağa kalktı ve enerjik bir sesle sordu:
"Hadi şimdi sana doğru düzgün bir kitap bulalım."
Sanırım ona uymaktan daha iyi bir seçenek yok.

2027-LONDRA
________________________________
Odasının kapısı çalınırken Hope aynaya bakarak son rötuşlarını yapıyordu.
Kapıya döndü ve gülümseyerek eşikte duran büyükbabasını gördü.
-Gelebilir miyim?
-Tabii.
İçeri girdi ve kızın dalgalı saçını mahvetmemeye özen göstererek sarıldı.
"İlk okul balon için heyecanlı mısın?"
"Bilmem.Olmalı mıyım?"
"Bunun için bir sebep göremiyorum."
Kız gülümsedi ve adamın koluna girdi.Odadan çıkıp merdivenlerden indiler ve salona geldiler.Kız kollarını kavuşturup yaklaştığı pencereden dışarıyı izlemeye başladı.Adam da kendine bir içki doldurdu.
"Siroz* olacaksın." Dedi ve sırıttı Hope.
"Bu bedendeyken değil canım."
"Peki." Adama yaklaşırken kolları hala birbirine kavuşuk vaziyetteydi."Umarım gecikmez."
"Ah,neredeyse unutuyordum." Dedi Mikael,hizmetçi kız elinde ince uzun bir hediye kutusuyla odaya girdiğinde."Mezuniyet hediyesi.Rebekah halandan."
"Cidden mi?" Kutuyu eline aldı ve açtı.Zincirinden tutarak çıkarttığı kolye,Rebekah'ın Elena'dan geri aldığı Esther'in büyülü kolyesinden başka bir şey değildi.
Hope hayranlıkla kolyenin ucuna dokundu."Büyü mü var bunun içinde?" Diye sordu hülyalı hülyalı.
"Evet.Takmana yardım edeyim mi?"
"İyi olur."
Kız ensesindeki saçları kaldırdı ve adam da kolyeyi kızın boynuna taktı.
"Nasıl oldu?"
"Çok güzel görünüyor.Ve Hope.."
Araba sesi duyuldu.Hope cümlesini bitirmesi için adama baktı.
"Onu kullanmaktan korkma."
Kız başını olumlu anlamda salladı.
"Korkmam."

Mikaelson'un OğluHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin