New York
Doktor Cameron Mikaelson,Acil Servis'in çift kanatlı kapısından içeri daldı.
"Doktor Mikaelson,travma 2!"
"Gittim bile!"
Beyaz ışıklarla aydınlatılmış odaya girdiğinde personel gergin yüz ifadeleriyle ona baktı.Yere boşaltılmış tamponlardan ve gazlı bezlerden durumu anlamıştı;ölümden kurtulmaya çalışan bir yürek.
Nöbetçi ameliyathane uzmanına döndü."Durum nedir?"
"Jane Doe.Yaya.Vur kaç.Karın şiş.Bağırsaklarda ses yok.Kan basıncı düşük.Karın boşluğunda.."
"Kan mı birikmiş?" Diye tamamladı Cameron adamın cümlesini.
"E-evet.Parasentez uyguladım.Kan basıncını yükseltemiyoruz."
"Sıfır negatif taze kan yolda mı?"
"Birazdan burada olur."
Soğuk sedyede yatan 30'lu yaşlarının başındaki kadın çırılçıplak soyulmuş,bütün mahremiyeti acımasızca doktora sunulmuştu.Kestane renkli uzun saçları masadan yere sarkıyordu.Güzel sayılabilirdi,fakat fırlak kaburga kemiklerine ve zayıf kaslara sahipti.Daha önceden geçirdiği kronik bir hastalık diye düşündü Cameron.Teşhisi koyması uzun sürmemişti:Kanser.
"Bana bir önlük ve eldiven verin." Dedi ve elini uzattı tecrübeli doktor."Ameliyathaneye götürmeye vaktimiz yok.Şimdi bir şeyler yapmamız gerek."
Eline tutuşturulan önlüğü giydi ve lateks eldivenleri ellerine geçirdi.Buzul bakışlarını ameliyathane uzmanına çevirdi.
"Richard,başyardımcı sensin."
Etrafına şöyle bir baktı ve arkaya sinmiş kendisini izleyen genç kızı gördü.Yaka kartında "Becky Rocknell" yazıyordu."Tıp öğrencisi."
"Becky,sen de ikinci yardımcı olacaksın."
Kızcağız hepten paniğe kapıldı.
"F-Fakat ben daha ikinci sınıfa gidiyorum."
"Bana bak,doktor olmak istiyor musun?" Diye çıkıştı Cameron genç kıza.
"E-e-evet."
"O zaman bana yardım et." Dedi ve sesine daha sakin bir tonlama vermeye çalışarak devam etti,"Sakin olmayı öğreneceksin.Senin yerinde ben vardım." Kafasıyla kızın yanında duran karton kutuyu gösterdi."Eldivenlerle başla."
Kızın yavaş yavaş sükuneti eline alacağını umut ederek başyardımcısına döndü.
"Kan kaybediyor.Sıfır negatife hemen şimdi ihtiyacım var."
"Yolda,geliyor."
Adam aceleyle eline cuk diye oturan neşteri aldı.Alkol ve lateks kokusuyla dolu bir nefes aldıktan sonra kadının karnına dümdüz bir kesik attı.Neşter kadının beyaz teninde düz,kırmızı bir çizgi bıraktı.
"Tamponlar hazır olsun.Karnı kan dolu."
"Kan basıncı belirsiz!"
"Biri gözünü monitörden ayırmasın.Nasıl gittiğinden haberim olsun.LANET OLASI KAN NEREDE KALDI?!"
Karınzarındaki kan adamın üzerine fışkırdı.
Bu gibi durumlara alışık olan doktor,önlüğünün kollarından içeri süzülen kırmızı sıvının sıcaklığını hissetti.Kendini sakin olmaya zorlayarak işine devam etti.
Yaraya sıkıştırdığı tamponlar birkaç saniye içinde kana doyuyor ve adam tarafından yere fırlatılıyordu.Kadına verilen kan damardan girdiği gibi yaradan çıkıyor,tamponları doldurmaktan başka bir halta yaramıyordu.Bir şeyler yapmalı,bu kısır döngüyü kırmalıydı,hemen.
"Becky,tamponlar!"
Aniden harekete geçen tıp öğrencisi adamı şaşırtacak bir pratiklikle tamponları alıp adamın yanına geldi.
"Yarayı temiz tut yeter.Körlemesine ameliyat yapamam."
Kanı kurutması için genç kıza birkaç saniye zaman tanıdı.Yarayı söyle bir gözden geçirdikten sonra kıskaça uzandı.
Hayır,hayır!Büyük resmi göremiyorsun!
"Heparin vermeye başlayın." Diye buyurdu."Derialtından 10.000 ünite,sonra da saatte 1000."
"Heparin mi?" Diye sordu Becky şaşkınlıkla."İyi ama kadın kan kaybediyor."
"Yaygın damar içi pıhtılaşması.Pıhtıyı çözmek zorundayız."
İki doktorun arasında sözsüz bir iletişim oluştu.İkisi de farkındaydı ki adam büyük bir kumara girişmişti,teşhisi yanlışsa her şey daha beter olacaktı.
Dahili anonstan laboratuvarın sesi duyuldu;"Travma iki,Jane Doe'nun tahlil sonuçları geldi.Hastanız hızla DİC durumuna koşuyor."
Becky adama hayranlık dolu bir bakış gönderdi."Doğru teşhisi koymuşsunuz efendim."
Adam tepkisiz kaldı.Siz tıp öğrencilerini etkilemek ne kolay.
"CPR'ye başlayın.Richard,solunumdan sen sorumlusun."
CPR,suni teneffüs ve kalp masajının aynı anda uygulandığı bir ilkyardım türüydü.Cameron kadının kalbine bizzat bastırmaya başladı.Mavi gözleri monitöre kilitlenmiş,hiçbir ayrıntıyı kaçırmamaya programlanmıştı.
"Belki de şok vermeliyiz." Diye fısıldadı Becky.
"Hayır,Geri geliyor."
Çoğu diğer doktorun aksine işine karışılmasından rahatsız olmamıştı,aksine,bu kadar iyi bir stajyer yetiştirdiği için kendiyle gurur duyuyordu.
"Kan basıncı ne durumda?" Diye seslendi.
"Kan basıncı...Doksana kırk.Evet!
Cameron belli belirsiz bir sızıntıya dönüşen kanamaya baktı.Hafifçe doğruldu ve gözlerini kapatarak kulağına müzik sesi gibi gelen düzenli bip bip seslerini dinledi.
"Arkadaşlar." Dedi."Galiba kurtardık."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikaelson'un Oğlu
Fiksi PenggemarWilliam Cameron için "Mikaelson",bir soyad değildi.Sevgi adına bildiği her şeyi tek bir gecede yok eden adamın bozuk kanının damarlarında aktığını hatırlatan ve bir lanetmişcesine isminin hemen peşinden gelen korkunç bir etiketti. O,damarlarında do...