Bölüm Şarkısı: İmagine Dragons-Radioactive.Alıntıyı istediğinizin sesinden hayal edebilirsiniz.
"Çünkü bebeğim,ben bir sosyopatım.
Tatlı bir seri katilim.
Savaş ortasında,çünkü seni sadece birazcık fazla seviyorum.
Sadece birazcık fazla.
Beni kirazlı kola içerken görebilirsin.
Bir aşk mektubu bıraktım.
Ve dedim ki biliyorsun,
Bunu sadece savaşın heyecanı için yapıyorum."
[Serial Killer'dan](Flashback-Norveç Krallığı 10.yy)
Henrik Mikaelson sinirle odaya daldığında kızkardeşi Rebekah,annesine yemek hazırlamakta yardım ediyordu.
Çocuk kapıyı sertçe açtı ve kapıyı kapatmadan içeri geçerek hızla yere,yatağının yanına oturdu.Dirseklerini dizlerine dayadı.
"Kapııı." Dedi annesi doğradığı sebzelerden başını kaldırmadan.Henrik yerinden kalkmaya gerek görmeden iki parmağını kaldırdığı sağ elini havada sertçe savurdu.Kapının sertçe kapanırken çıkardığı ses iki kadını da yerinden zıplattı.
"Yavaaş." Dedi Rebekah.Biraz durdu ve ekledi."Hem ne zamandan beri babam sizin büyü ile işlerinizi yapmanıza müsaade ediyor?"
"Herif burada bile değil Rebekah.Neden onu sinirlendirmekten korkayım ki?" Dedi Henrik olağanca aksi sesiyle."Düzgün konuş!" Diye sertçe azarladı Esther oğlunu.
İç çekti ve daha sakin bir sesle devam etti Orijinal Cadı: "Öfkelisin sen.Bir şey mi oldu?" Henrik de derin bir nefes alarak "Evet." Diye cevapladı."Sorun o Elijah olacak pislikte." Diye devam etti."Ben ava gidemezmişmişim.Yaşım çok küçükmüş.14 yaşındayım lan ben!Sanki o gerizekalı anasının karnından 22 yaşında olarak çıktı."
Henrik bir süre daha öfkesini kusarken annesi normalde yapacağı gibi onun hakaretvari konuşmalarına müdahale etmedi.Henrik devam etti.
"Ben de ona "Benim en azından sadece yaşım küçük,senin gibi bedeni büyük beyni küçük tiplerden değilim çok şükür." Dedim.Herkes oooo diye bağırdı.Mal gibi kaldı,Tatia da oradaydı,ona da rezil oldu." Bunu söyledi ve gergin bir kahkaha attı.Annesi yavaşça "Yine de abine saygısızlık etmişsin." Dedi.O esnada Rebekah,dışarı çıkıp herkesi yemeğe çağırıyordu.Ailenin Mikael hariç tüm üyeleri sırayla içeri girmeye başladı.Elijah ve Henrik göz göze geldi.Henrik,sonunda Elijah kendininkileri kaçırana kadar, kaşının altından yolladığı pis bakışlarını abisinin üzerinden çekmedi.
Sonunda yavaşça ayağa kalkarak geldi ve masadaki her zamanki yerine oturdu.Herkes annesinin yaptığı lezzetli çorbayı mideye indirirken o düşünceli haliyle başını eline dayayarak kaşıkla çorbasını karıştırmaya başladı."Henrik,yemeğin soğuyor,ye hadi!" Dedi Finn."Aç değilim." Dedi Henrik rüyada gibi.Onu gerçek dünyaya geri getiren şey ise Elijah'in başını iki yana sallayıp küçümseyici bir sesle "Ergenlik.." Diye mırıldanışı olmuştu.Adam bunu sanki "delilik" diyormuş gibi söylemişti.Henrik kaşığını hızla çorbanın içine attığında birkaç damla sıçrayıp çocuğun göğsünü yaktı.Çocuk aldırmadı.
"Evet lan ergenim.Ne var?Sen ananın karnından yetişkin olarak mı çıktın!?"
"Hayır.Ama yine de abilerine saygılı davranan biri olarak çıktım."
Finn öksürdü.
Henrik bir an haince sırıttı ve avcunu dümdüz tutarak elini Elijah'ın tabağına doğru savurdu.Tabak,Elijah'ın üstüne doğru,iç kısmı adamın karnına gelecek şekilde düştü.Kaynar çorba kucağına döküldüğünde Elijah bir çığlık kopardı.Herkes öfkeli bakışlarla ona bakarken Henrik'in sırıtışı suratına daha da yayıldı.
"Ben de bunu yapabilen biri olarak doğdum."
Sonra kalkıp koşarak dışarı çıktı.Ağabeyi Klaus,hemen peşinden fırladı.Henrik ormana dalınca,Klaus kardeşini durdurmak ve biraz konuşmak için peşinden gitti.Fark etmediği detay ise gecenin karanlığında parlayan dolunaydı.
Henrik o ormandan sağ çıkamayacaktı..
____________________________
Finn Mikaelson küvette biraz daha çökerken sigarasının dumanını dışarı doğru üfledi.Çoğu insanın aksine stres olduğunda değil,mutlu olduğunda sigara içmek gibi tuhaf bir alışkanlığı vardı.
Geriye sadece izmariti kalan sigarayı dudaklarından çekti ve küvetin dirseklerini dayadığı kenarına bastırarak söndürdü.
Dün gece içkiyi biraz fazla kaçırdığından,kafasının pek de yerinde olduğu söylenemezdi.İnanılmaz miskin hissediyordu.Bütün gün köpüklü suyun içinde böylece yatsa ne olurdu ki sanki?
Köpüklerden yayılan çikolata kokusunu minnetle ciğerlerine çekerken çikolata kokulu duş köpüğü almayı kim akıl ettiyse onu bulup anlından öpmek istedi.Parmağının ucuyla yavaşça köpüklerle oynamaya başladı.O anda yapacak ya da düşünecek hiçbir şeyinin olmamasının keyfini çıkarıyordu.
Dün gece saat tam 12'de Sage ile öpüştükleri sırada çalan Rhiannon şarkısı beyninde uğulduyordu.İçinden zevkle şarkıya eşlik ederken küvetten yayılan su buharı dışında hiç bir şeyi tam olarak algılayamıyordu.Gecenin ilerleyen saatlerine doğru alkolün de etkisiyle Sage'in sadece beyninin kendi kendini avutma şekli olduğundan,Sage'in sabaha kaybolacak bir halisülasyondan ibaret olacağından korkmuştu ancak sabah üzerinde onun koluyla uyanmıştı.(Hayır,düşündüğünüz tarzda bir şey olmamıştı)Gecenin bitiminde Finn nerde sızdığını bilememiş,Batman kostümünden kurtulmaya bile çalışmamıştı.O şeyle nasıl uyuduğu hakkında ise hiç bir fikri yoktu.
Hope'un arkadaşlarını gönderince partiyi bitirmemişler,kardeşleriyle sabaha kadar dans edip içmişlerdi,hatta Elijah bile havaya girmişti.Dün geceki halleri o kadar komikti ki,Finn'in gülmesi için o anları hayal meyal hatırlaması bile yeterliydi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikaelson'un Oğlu
Fiksi PenggemarWilliam Cameron için "Mikaelson",bir soyad değildi.Sevgi adına bildiği her şeyi tek bir gecede yok eden adamın bozuk kanının damarlarında aktığını hatırlatan ve bir lanetmişcesine isminin hemen peşinden gelen korkunç bir etiketti. O,damarlarında do...