Bölüm Şarkısı:Duman-Herşeyi Yak.
Bu bölüm geçiş bölümü olduğu için kısa oldu,kusura bakmayın.Zaten diğerinin yanında bonus gibi bir şey oldu bu.Soğuk,sert zeminde uyandığında Cameron'un beyninin algıladığı ilk şeydi.Özellikle vampirlere etki etmesi için cadılar tarafından oluşturulmuş doğaüstü bir soğuk.
Soğuk ve bir şekilde mine çiçeğinin kokusuyla dolu havanın Cameron'un burnundan girip ciğerlerine ulaşması can yakıcı bir yolcuktu.Zamanla zihninin açılmasıyla eline gelen kayganlığı da fark etti.Zeminin kanla sıvanmış olduğunu anlaması uzun sürmemişti.
Buz mavisi vampir gözleri karanlığı süzdü.Zindan tarzındaki küçük odada sadece bir sandalye vardı.Kalkıp oraya oturdu.Dirseklerini dizlerine dayadı ve ellerini de ağzında birleştirerek düşünmeye başladı.Anıları parça parça geri geliyordu,fakat boşluklar oluşuyordu.Buraya nasıl geldiğini ve kimlerin onu buraya getirdiğini hatırlamaya çalıştı.
Doğaüstü kulakları yaklaşan sivri topuklu ayakkabıların zeminde yaydığı tak tak sesini de o anda algıladı.Ayağa kalkamayacak kadar bitkin hissediyor olmasa vampir hızıyla davranırdı,fakat ayakkabı sesleri hücrenin içine girerek yankı yaparken çocuğun yapabildiği tek şey yerinde oturmak oldu.
Hücreye Esther'in arkasından giren genç çocuk bir sandalye taşıyordu.Sandalyeyi Cameron'unkinin tam karşısına koydu ve Esther'in baş işaretiyle mekanı terk etti.
"Merhaba." Dedi Esther en sakinleştirici sesiyle.Çocuk," Esther.." Dedi yavaşça."Büyükanneyi tercih ederim." Dedi Esther az öncekinden daha kendinden emin bir sesle.Cameron isterik bir kahkaha atarken Esther sandalyeye oturdu.
"Niye getirdin beni buraya "Esther"?!"
"Sana bunu yapıyor olmak istemezdim.Cadıların kurban olarak seni seçtiklerinden haberim yoktu."
"Ne!?Ne kurbanından bahsediyorsun?!"
Esther dudaklarını birbirine bastırınca Cameron bağırdı.
"KONUŞSANA!!"
Esther'in sinirle elini savurmasıyla Cameron gerisin geri sandalyeye savrulup kafasını vurdu.Esther sinirli bir sesle devam etti.
"Ne istiyorlar biliyor musun!?Bazı cadıların geliştirdikleri bir teoriyi test etmek.Dediklerine göre eğer bir vampirin beynini birkaç gün boyunca düzenli olarak kızartırlarsa vücudunun benliğiyle oynayıp onu değiştirebilirlermiş,tekrar insan yapabilirlermiş yani."
Cameron'a bunu sindirmesi için biraz süre tanıdı.Sonra ellerini yumruk yapıp tırnaklarını avuç içlerine geçirdi.Bu durumdan oldukça rahatsız olduğu belliydi.Devam etti.
"Vampirin yaşına göre süre artıyormuş.Orijinallere de işliyor mu bilmiyorlar.
Ve bu canını çok yakacak."
"Ama ben tekrar insan olmak istemiyorum ki." Dedi Cameron yavaşça.Dişlerinin arasından söylemişti bunu.Yüzünde ve ses tonunda korku hakimdi.Esther bir an kendinden nefret etti.
"Seçim şansın yok.Üzgünüm."
Cameron,kafasının içini açıp kezzap dökmüşlercesine korkunç acı başlamadan önce en son bu sözleri duydu.Önlerindeki bir hafta boyunca her gün zihni böyle saatlerce kızartılacaktı.Bu esnada böyle acı duyacaktı.Bilmediği öteki şey ise hafızasının büyük bir kısmının kaybolacağıydı.Ne kadarının gideceğini ne kadarının kalacağını ise kimse bilmiyordu.
___________________________________
Günler geçiyordu.Belki de haftalar.Aylar?Yıllar belki?Bilemiyordu.Zaman kavramını kaybetmişti.Dış dünyayla tüm bağlantıları kopmuştu.Anıları,onu o yapan şeyler kayboluyor,Yerine koca koca boşluklar geliyordu.Vampirliğini kaybediyordu.Eskisi kadar güçlü değildi,çok kolay zapt edilebiliyordu.Çok Zayıftı ve güçsüzdü.Vampirliğin nasıl bir şey olduğunu dahi hatırlamıyordu.Hiçbirşeyi hatırlamıyordu aslında.Annesi kimdi?Babası?En sevdiği renk hangisiydi?Peki ya en sevdiği yemek?Odada ayna yoktu,gözleri hangi renkti acaba?
Hiç bir şeyi net algılayamaz olmuştu.Sanki biri zihnine buğulu bir perde çekmiş gibi.Etrafında olup biten çoğu şeyi fark edemiyordu.Bir ergenin vücudunda bir çocuğun beynine sahipti artık.
Yeni yaşamının ilk birkaç gününde algılamayı öğrendiği tek şey acı olmuştu.Gözünü kapatıp bir zaman sonra açtıktan sonraki belli zamanlarda gelen acı.Sürekli acı.O kadar.
"Bunu bana neden yapıyorsun?" Diye sormuştu bir keresinde Her gün odasına gelip elini havada tutarak acıyı başlatan o sarışın kadına.Cevap vermemişti.Kadın çok kötü görünüyordu.Neydi ki bunun adı?Üzüntü mü?Rahatsızlık mı?Hatırlamıyordu ki.
Vicdan azabı mıydı?
____________________________
(5 gün sonra)
"YER BULMA BÜYÜSÜ MÜ YAPARSIN NE YAPARSIN BİLMİYORUM AMA FREYA,EĞER OĞLUMU BULMAZSAN,SANA YEMİN EDİYORUM,BU DÜNYAYI SANA ZİNDAN EDERİM!!!!SENİN HAYATINI KARARTIRIM!!!TANIDIĞIN HERKESİ TEK TEK GÖZLERİNİN ÖNÜNDE PARÇALARIM!!!ÖLMÜŞ OLMAYI DİLERSİN!!!!!DUYUYOR MUSUN FREYA?!!!!"
Finn'in evi yıkmasına ramak kalmıştı.
Sage,adamın kollarından tutmuş onu sakinleştirmeye çalışıyordu.Freya,"BULAMIYORUM,SAKLAMIŞLAR!" Diye bağırdı.Onu anlayan tek kişi olan Klaus,abisine yaklaşıp yavaşça omzuna elini koydu.
"Yeğenimi bulacağız abi.Güçlüdür senin oğlun,merak etme."
O esnada içeriye Henrik girdi."Elijah aradı.Cameron kayıpmış."
Finn sinirle başını sallamakla yetindi.Bu esnada koltuğa kendini atmıştı.Henrik ve Freya el ele tutuştular ve gözlerini kapatıp büyü sözcükleri mırıldanmaya başladılar.Finn'in kanı harita üzerinde ilerledi ve durdu."Bulduk,ama az önce saklıydı." Dedi Freya şaşkınlıkla."Büyüyü çözmüşler." Dedi Henrik ve Finn'e döndü."Bunun tek bir anlamı olabilir.Onu bulmamızı istiyorlar."
__________________________
Orijinal aile,eski mahzenin içine daldı.
Cameron'un başına bırakılmış yaklaşık 10 tane cadı vardı.Bizimkiler,bazılarının boynunu kırmaya,bazılarının kalplerini sökmeye,ve bazı şanslıların kanlarını içip bırakmaya başladılar.Klaus,sonuncu cadıyı boğarken,"Siz kimsiniz de kralın yeğenini kaçırıyorsunuz?" Diye sordu yavaşça.
Sonunda Cameron'un zindanına daldıklarında içerde baygın bir Cameron ve onun başında bekleyen Esther vardı.Elijah,tam Esther'e saldırıp boynunu kıracakken Finn'in annelerinin boynuna saldırıp kanını içtiğini görünce ufak çaplı bir şok geçirdi.
Sonunda Esther'i bıraktığında,kadın parçalanmış boynunu tutarak "Oysa ben seni bana saygı duyan oğlum sanırdım." Dedi korkusuzca.
Esther'in kanına bulanmış dudaklarını ıslattı ve "Konu çocuğum olunca değil." Dedi Finn.
Bu esnada Sage ve Kol çocuğu Finn'in Maserati'sinin arka koltuğuna yatırıyorlardı.Finn,kadının boynunu kırdı ve kardeşleriyle çıkıp arabalarına binerek hızla uzaklaştılar.
Eve vardıklarında Hope ve Mikael onları bekliyordu.Finn,rahatlıkla taşıdığı çocuğu yavaşça koltuğa yatırdı.Sonunda Cameron yavaşça ayılmaya başladığında,kuzeni ve iyi bir arkadaşı olan Hope yanına çömeldi.Kızın sesi Cameron'un zihninde yankı yaptı.
"Cameron,iyi misin?"
Cameron gözlerini açtı ve önce etrafı,sonra da kızı,masum bakışlarla süzdü.Sonunda dudaklarını ıslattı ve yavaşça sordu:
"Sen kimsin ki?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikaelson'un Oğlu
FanfictionWilliam Cameron için "Mikaelson",bir soyad değildi.Sevgi adına bildiği her şeyi tek bir gecede yok eden adamın bozuk kanının damarlarında aktığını hatırlatan ve bir lanetmişcesine isminin hemen peşinden gelen korkunç bir etiketti. O,damarlarında do...