Multide The Seven Wonders'ı anlatan bir görsel var.
Bölüm şarkısı:Fleetwood Mac-The Seven Wonders.Aşağıdaki metin Finn'in sesinden.
"Küçükken ağacımıza gelir ve burasının çocukluğumdan beri kaybettiğim herşeyin silindiği yer olduğunu hayal ederdim.Kendi kendime eğer hayalim doğru olsaydı ve yeterince uzun süre bekleseydim ufukta bir sülietin belireceğini,bana gitgide yaklaşacağını,sonra da gelenin Freya olacağını söylerdim.Bana el sallardı,hatta çağırırdı bile.Ama daha ileri gidemezdim.Hayalimde bile.Onu tanıdığım için ne kadar şanslı olduğumu hatırlatırdım kendime.."(Freya Anlatıyor)
Finn doldurduğu kahvelerden birini yavaşça önüme koyduğunda,birbirine doladığım kollarımı nihayet çözüyorum.
Öteki kahveyi de masaya bırakıp karşıma oturuyor.Hareketleri sakin.
Sessiziz.1000 yıl önceki o haylazların karşılıklı oturup da böyle sessiz durmaları bir an garibime gidiyor.
Teyzemin geldiği sene kış çok sert geçiyordu.Ben 5 yaşındaydım,Finn ise 4.Günlerce tipi şeklinde yağan kar,dışarı çıkmayı imkansız kılıyordu.Birlikte ateşin başına oturup Freyinn dili için yeni kelimeler türetişimizi hiç unutmam.
Evet,küçükken Finn ile kendi uydurduğumuz bir dilimiz vardı.İsimlerimizin arasında bir geçiş bulup dilimize o adı vermiştik.Bizden başka kimse anlayamıyordu.Anne-babamız bile birkaç kelime anca bilirdi.İşi de baya ilerletmiştik.Bir sürü kelimemiz vardı.Çoğunu unuttum fakat bazıları hala aklımda.Mesela "karakora" korsan demekti."Palafri" dilimize tam çevrilemiyor fakat merkez,herşeyin birleştiği nokta manasında ve dostluğumuzu anlatmak için bunu kullanırdık."Jamalaka" ise "Boşver,bu konu hakkında konuşmak istemiyorum." Demekti.
Vampir olduğu için büyük ihtimalle soğuğu hissetmiyor fakat dışarıda ayaz rüzgarları var.Ellerimi,parmak uçlarıma kadar çektiğim kazağın kollarından kurtarıyor ve sıcak kupayı kavrayarak kardeşime minnet dolu bir bakış fırlatıyorum.
Parmakları kupayı kavrıyor.Şekersiz ve sütsüz kahvesinden bir yudum daha alıyor.Daha önce pek de dikkat etmediğim ellerinin birdenbire çok zarif olduğunu fark ediyorum.Uzun ve ince parmakları gerçekten de hoş ve Cameron'unkilerin aynısı.Hareketleri ise hala en ufak bir aceleden yoksun.
"Demek Seven Wonders." Diyor ve gülümsüyor yavaşça.Seven Wonders konusu açılınca yüzüm asılıyor.Dirseğimi masaya,yüzümü ise elime dayıyorum.Devam ediyor.
"Çok fazla gerginsin.Rahat ol biraz.Eninde sonunda Henrik'i alt edeceksin."
Evet gerginim ve bu konu hakkında konuşmak istemiyorum.
"Jamalaka."
Küçük bir kahkaha koyveriyor.Gözlerinde küçükken görmeye alıştığım ve şimdiye kaybolduğunu düşündüğüm o parıltı beliriyor.Hatırladı.Hatırlayacağını düşünmemiştim.
"Wishi pakka." Diyor sen nasıl istersen manasında.
___________________________
(Finn anlatıyor)
Küçükken bir şekilde eğlenmenin yolunu hep bulurduk.Sonbaharda kuru yaprak savaşı yapar ya da yaprakları yığın yapıp üstüne atlardık.Kışın içerde oturup Freyinn dilini geliştirirdik.Yazın ormanın içindeki küçük gölete yüzmeye giderdik.(Babam bize orada yüzme öğretmişti.Yeni Dünya'ya taşındığımızda orada hiç öyle su kaynağı bulamadığımız için diğerlerine öğretmedi.O yüzden kardeşlerimin aksine ben çok iyi yüzerim.)İlkbaharda ise ileride gerçekleşmesini istedğimiz şeyleri küçük kağıtlara yazıp sürekli tırmandığımızın o ağacın kavuğuna saklardık.Zaman kapsülü gibi.Taşınmadan önce hepsini yanıma almıştım.18 yaşıma gelene kadar da açmadım.Büyüyünce okuyacaktık,birbirimize söz vermiştik.
Ablamın gidişinin 14.yıldönümünde,o gün aynı zamanda 18.doğumgünümdü,yeterince büyüdüğüme kaanat getirip kağıtları okumaya karar verdim.Benimkiler belliydi. "Babam gibi olacağım." "Savaşa gideceğim." "Kendi kılıcım olacak." Falan filan.Vurdulu kırdılı şeyler.Tabii o zamanlar babamı idol aldığım dönemlerdi.
Freya'nınkiler belirli belirsizdi.Sıradan şeyler işte.Sadece bir kağıt,ben görmeyeyim diye üç defa katlanmıştı.Son olarak onu okudum.İşim bittikten sonra ise hepsini ateşe attım.Kağıtta yazanın gerçekleşip gerçekleşmediğini bilememek kadar acı bir şey yoktu.
Kağıtta "Bir gün anne olacağım." yazıyordu.
_______________________
Henrik,bağdaç kurmuştu.Yatağın üzerinde oturuyordu ve okuduğu büyü kitabı gözlerinin hizasında havada süzülüyordu.
İç geçirdi ve Esther'in büyü kitabından daha yaşlı (ve daha ayrıntılı) olan kitabın "The Seven Wonders" bölümünü okumaya devam etti.Bu kitap,Davina'nın liderlik ettiği cadılar meclisinin belki de en büyük hazinesiydi.Davina,genç adamın doğru bildiği yanlışları daha rahat anlayabilmesi için kitabı birkaç günlüğüne ödünç vermişti.Mikaelson'lar bu sabah Davina'yı brunch'a davet etmişti.Yemek esnasında Davina herşeyi açıklamıştı.
(Flashback)
"New Orleans Coven'ine lider olarak kimi önereceksin?" Diye sordu Freya çayından bir yudum alırken.
"Her ne kadar beni kurban etmeye çalıştılarsa da kural kuraldır.Maleseff ki onlara en az iki lider adayı göstermek zorundayım.İkisini de kendi meclisimden öneremiyorum.Kurallar çok sıkı.Anca biri.Eğer benim meclisimden biri liderliği alırsa o da benim meclisimin bir parçası oluyor."
"Ee?"
"Ee'si Freya,meclisteki en güçlü cadılardan biri olduğun için seni,ve meclisin dışından da kardeşin Henrik'i önerdim.Gönlüm senden yana,yalan yok.Ama hakemlikte adil davranmazsam bu liderliğimi kaybetmeme kadar gidebilir.O yüzden hile falan yapamam."derken kafası Henrik'e dönmüştü.
"İkiniz arasında bir tür yarışma yapılacak." Diye devam etti. "Bu yarışma sonucu ata cadılar kazanmalarını istedikleri adayı kazandıracak,öteki de kaybedecek."
"Neymiş o yarışmalar peki?"
"Adlarına kısaca "Seven Wonders" (Yedi Harika) deniyor.Telekinezi,yer değiştirme,büyüyle aradığını bulma,hayata geri getirme,öteki hayata gidip gelme,ateş elementini kontrol etmek ve akıl kontrolü."
"Bir saniye.Akıl kontrolü sadece 2.Nesil (Henrik'in geleceği görmesi gibi yetenekleri yapabilen cadılara 2.Nesil deniyor.Önceki bölümlerde bahsetmiştik.) yeteneği değil mi?"
"2.Nesil olmayan kişi Coven Lideri olamıyor zaten.Ben de 2.nesilim.Ama şu jenerasyondaki son çocuk olayı gerçek değil."
"Ama ben sadece geleceği görebiliyorum.Herkesin sadece bir tane özel yeteneği olabilir."
"Diğerlerini denedin mi ki hiç?"
"Hayır gerçi ama.."
"Dediğim gibi.Yedisini de yapamıyorsan yeni lider sen değilsin demektir.Olayı daha ayrıntılı anlatan bir kitap var.İster misin?"
"İyi olur."
(Flashback sonu)
Kitapta yazana göre,Yedi Harika turnuvasından önce adayların deneme yapması yasakmış.Yarış başlamadan önce hakem,adaylar ve olaya şahitlik etmeleri için çağırılan cadılar birlikte yemek yerlermiş.Hakem kısa bir konuşma yaparmış,adayların mutlaka siyah giyinmesi gerekirmiş vs.vs.
Kapı melodik olarak çalındığında,Henrik kitaptan başını kaldırmadan otomatik bir şekilde "Gel." Dedi.
Freya'nın topuklu ayakkabıları parkede tak tak sesi çıkarınca Henrik sonunda kitaptaki büyüyü kaldırdı.Kitap yeniden yerçekimi etkisine girdi ve yatağa düştü.Freya gülümsedi.
"Yarışmadan önce adayların birbirlerini görmeleri yasak mı bilmiyorum."
"Burada öyle bir şey yazmıyor."
"Pekala.Yanına gelebilir miyim?"
"Tabii."
Freya küçük erkek kardeşinin yanına oturdu.
"Gergin misin?"
"Hı hı."
"Ben de.Şey..Aslında buraya başka bir şey konuşmaya gelmiştim.Abla kardeş olarak."
"Dinliyorum."
"Sence tüm bu Seven Wonders olayı..İlişkimizi bozar mı?Yani,biliyorum çok yakın değiliz ama birbirimizden nefret de etmiyorduk."
Henrik gülümsedi.Çoğu zamanki şeytani sırıtışın aksine küçük,şirin bir gülümsemeydi bu.Masum bir çocuğun ifadesini kazandırmıştı ona.
"Umarım bozmaz.Bak ne diyeceğim.Ben de sen gelene kadar yakın duygular içerisindeydim.O yüzden bir anlaşma yapalım.Kim kazanırsa kazansın,arenada olan her şey arenada kalacak.Kimse kimseden nefret etmeyecek.Anlaştık mı?" Derken elini uzattı.
Freya çocuğun elini sıktı. "Anlaştık.Evet,bunun için gelmiştim.Tam bir saat sonra balo salonunun merdivenlerinin başında ol.Bizi orada bekleyecekler." Dedi ve kalkıp kapıya yürüdü.
"Tamam.Hey Freya."
Freya kardeşine döndü.Henrik ayağa kalkmış ve birkaç adım atmıştı.Sonunda genç kadına sarıldığında,ablası da onu kollarıyla sarmakta tereddüt etmedi.
"Bunu yapacağımı hiç tahmin etmezdim."
"Hayat sürprizlerle dolu diyelim kardeşim."
________________________________
"Hangisini tutuyorsun?"
Mikael,arkasından gelen soru üzerine döndü ve Esther ile göz göze geldi.
"Taraf tutmuyorum." Dedi fakat ikisi de bunun bir yalan olduğunun farkındaydı."Peki ya sen?"
"Ben de taraf tutmuyorum.Buraya yarışma izlemeye de gelmedim zaten.Öteki çocuğun soyu kimden geliyor bilmiyorum fakat eninde sonunda benim kızım kazanacaktır.Dahlia ve benim DNA'mı taşıyor o."
Mikael kahkaha atmamak için kendini zor tuttu.Konuyu başka yöne çekmeliydi,acilen.
"Yarışma için gelmediysen niye geldin?"
"Sana bunu göstermek için." Dedi ve beyaz burgulu çantasından kanlı bir bıçak çıkardı.
"Sen.."
"Uzun zamandır üzerinde çalışıyordum.Geçen gün bitti sonunda.Annem olsa gurur duyardı.Tamam,duymazdı fakat hey,sonuçta günü kurtardım,değil mi?"
"Dahlia.." Diye mırıldandı ve yavaşça bıçağa dokundu Mikael.
"Ne o?Özleyecek misin?"
______________________________
Henrik'e siyah yakışıyordu.
Üzerinde siyahtan başka renk olmaması ona gizemli bir hava katmıştı.Freya kardeşini baştan aşağı süzdü.Bir saat önceki kıyafetleri gitmiş,yerine siyah tişört,siyah deri ceket,siyah Armani kot ve siyah botlar gelmişti.
Freya'nın üzerinde ise siyah çizme,siyah dar pantolon,siyah atlet ve siyah ceket vardı.
Merdivenin başına kadar ters yönlerden gelip ortada buluştular.
"Hazır mısın?" Diye sordu Henrik.
"Ben hazır doğdum." Dedi Freya.
Aşağı inerken Freya korkuluklara tutundu.Henrik buna gerek görmemişti.
"Buyrun.Beni takip edin."Diyen Davina'yı takip ettiler.Davina onları cadılarla dolu yemek masasına götürdü.Sofrada cadı olmayan sadece Mikael ve Klaus vardı.Büyük ihtimalle ev sahibi olarak oradaydılar ve birbirlerine gergin bakışlar atıyorlardı.
Kadehini eline alan Davina,masanın başındaki yerinden kalktı ve konuşmaya başladı.
"Bugün iki meclis için de çok önemli bir gün.Benim hakemliğimde,New Orleans Coven'ı için yeni bir lider seçilecek.Adaylar Seven Wonders performansı sergileyeceklerdir."
Adaylara döndü ve devam etti.
"Bu yemeğe dikkat edin.Bu yemek birinizin sıradan bir cadı olarak yiyeceği son yemek olacak.Diğerinin ise muhtemelen en son yemeği."
Adaylar birbirlerine gergin bakışlar attılar.
"Her zaman olduğu gibi kolaydan zora gideceğiz.Telekinezi,büyüyle aradığını bulma,ateşi kontrol etme,yer değiştirme,hayata geri getirme,akıl kontrolü ve öteki dünyaya gidip gelme."
____________________________
"Telekinezi.Yani dokunmadan eşyaları hareket ettirmek." Dedi Davina.Yemek bitmiş,herkes yarışmanın yapılacağı büyük salona geçmişti.
"Bayanlar önden." Dedi ve centilmence elini kaldırdı Henrik.Freya olumlu anlamda kafasını salladı.Bardaki şişelerden birine odaklandı ve şişe birkaç dakika içinde havalandı.
Oda,Henrik etrafı daha iyi süzmek için topuğunun üzerinde dönünce ses çıkacak kadar sessizdi.
Odadaki ahşap sehpalardan birini havaya kaldırdı en genç Mikaelson kardeşi.
Davina olumlu anlamda kafasını salladı.Elini salladığında acemi görünümlü bir cadı çocuk elinde iki kitapla geldi."Açlık Oyunları ve Ateşi Yakalamak." Dedi Davina.Sonra da kitabı çocuğun elinden alıp bir masanın iki ucuna koydu ve adaylardan kitapların başına geçmelerini istedi.Adaylar söyleneni yaptılar.Bayanlar önden kuralına ithafen Freya yine ilk başlayan oldu.Davina talimatı verdi.
"Büyüyle aradığınızı bulma için bunu düşündüm.Freya,bana Açlık Oyunları kitabından Rue'nun öldüğü sahneyi bulur musun?"
Freya odaklandı ve kitabın kapağı ortaya çıkan rüzgarla açıldı.Sayfalar döndü ve sonunda durdu.Davina kitabı şöyle bir kontrol ettikten sonra kafasını salladı.
"Henrik,sen de kendi kitabından Katniss'in arenaya döneceğini öğrendiği kısmı bul."
Kitap açıldı ve aynı şekilde çevrildi.Davina,sonunda hareketsizleşen kitaba baktı ve "Bu aşama da tamamlandı." Dedi.
"Sırada ateş elementi var.Freya,başlayabilirsin."
Freya odadaki şömineye dönüp elini savurdu.Şömine yanmaya başladı.
Henrik etrafında bir tur dönüp iki elini de avuç içleri yukarıda duracak şekilde tuttu.Odadaki bütün mumlar aynı anda alev aldı.
"Yer değiştirme."
Freya sırıttı ve Henrik'in arkasında belirip omuzlarından tuttu.Kulağına eğildi,fakat fısıldamadı.
"Ebe sensin."
Henrik bir an gözden kayboldu ve Klaus'un arkasında belirdi.
"Ebe."
Klaus sırıtarak oturduğu yerden kalktı ve Henrik'i yakaladı.Henrik küçük bir kahkaha kopardı.Bu küçük oyun ortamın gerginliğini almış,herkes biraz olsun gevşeyebilmişti.
Davina gülümsedi ve devam etti.
"Hayata geri getirme.Yardım alabilirsiniz."
Ortaya iki ceset getirildi.Coven'de ölenlere aitlerdi.Freya cesedinin başına çömeldi."Biri yardım edebilir mi?"
Cadılardan biri cesedin başına çöktü ve kalbine baskı yapıp ona hayat vermeye başladı.Freya da cesedin başından tutarak büyü sözcükleri mırıldandı.Birkaç dakika sonra adam cesedi gırtlağından nefes alarak kendine geldi.
Henrik'in de aynı yöntemle cesedini geri getirmesi uzun sürmemişti.
"Sıra akıl kontrolünde."
Freya yavaşça olayı izlemekte olan yeğeni Hope'a döndü.Gözlerini kısıp kıza odaklandı.
"Saçını çek."
Kız,saçını çekerken küçük çaplı bir çığlık kopardı.
"Heeeeeeey!"
"Kusura bakma Hope."
Sıra Henrik'e gelmişti.Genç adam şeytani bir sırıtışla yan yana duran Klaus ve Mikael'a döndü.Baba oğul genç adama tehdit dolu bakışlar atarken Henrik,abisine odaklandı.Klaus'u hafiften bir titremedir alınca onun bir adım gerisinde duran Mikael "Niklaus?" Diye sordu yavaşça.
"Benimle savaşma."
Henrik kontrol edilmesi zor bir zihin seçmişti.Yine de sonunda kazanan o oldu.
"Ne yapman gerektiğini biliyorsun."
Klaus arkasını döndü ve Mikael'a bir yumruk geçirdi.Mikael'in kafası geriye savrulurken Klaus sert bakışlarıyla Henrik'e döndü.Henrik sırıttı.Klaus "İyi misin baba?" Diye sordu."Kusura bakma."
Mikael olumlu anlamda kafasını sallamakla yetindi.
"Bu da tamamlandığına göre.." dedi Mikaelsonların aile işleriyle ilgilenmeyen ve işin bir an önce sonuca ulaşmasını isteyen Davina."Sırada yedi numaralı yarışma var.Öteki dünyaya gidip gelme.Bu son yarışma olduğu için büyük ihtimalle biriniz geri gelemeyecek.Hazır mısınız?"
Ortam tekrar gerilirken başlar olumlu anlamda sallandı...Eveeeeet.Bölüm bu kadar geciktiği için kusura bakmayın arkadaşlar.Aslında bölüm uzun zamandır defterdeydi fakat onu Wattpad'e geçirmeye vaktim olmuyordu.Fakat bitti sonunda.
Malumunuz okul başladı.Eskisi kadar sık bölüm gelmeyebilir.
Yarışmayı kimin kazanacağına dair tahminlerinizi yazabilirsiniz.Hatta çok iyi olur.İyi okumalar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikaelson'un Oğlu
FanfictionWilliam Cameron için "Mikaelson",bir soyad değildi.Sevgi adına bildiği her şeyi tek bir gecede yok eden adamın bozuk kanının damarlarında aktığını hatırlatan ve bir lanetmişcesine isminin hemen peşinden gelen korkunç bir etiketti. O,damarlarında do...