Bölüm Şarkısı:Light İn The Sky-Epic Emotional (Baştan itibaren)
-Bu bölüm kitaba son anda eklenmiştir-
Kitap çoktan bitmişti,basılmasına bir hafta kalmıştı.Matbaada öylece bekliyordu.
Sapphire ise birkaç gün sonra kariyerini bir üst seviyeye çıkaracak resitalini verecekti.
Her şey o kadar iyiye gidiyordu ki.Tamam,hastalık kötü huyluydu,fakat aynı zamanda meslektaşları olan en yakın arkadaşları iyileştirmek üzereydiler babamı..
Annemden bizi aramasını babam istemiş.Sonra da gözlerini kapatmış ve uyuklamaya başlamış.Biz yanına ulaştığımızda zar zor nefes alabiliyordu.
Bir elinden Sapphire,öteki elinden ben tuttum.Gözlüklerimin camlarının buğulandığını hissedebiliyordum..
Gözlerini açar gibi oldu.Kısık bakışlarıyla bir kızkardeşime bir bana baktı ve buzul gözlerini bir kez daha açmamak üzere yumdu...
Babamdan yayılan enerjiden mutlu olduğunu anlayabiliyordum.İki elinden iki kızı tutarken öldüğü,bir zamanların o asi oğlan çocuğuna inanılmaz gelmiş olmalıydı.
Fakat olmuştu işte.Mikaelson'un Oğlu huzur içinde ölmüştü..Her şeyi bitirmek,hiçbir eksik bırakmadan yoluma devam edebilmek için yapmam gereken tek bir şey vardı.Cenaze töreni yapılır yapılmaz ilk uçakla New Orleans'a gidip kısa bir araştırma yaptım.
Artık kurtların lideri konumundaki Hope halamın evinde geçirdiğim gecenin ertesi günü bir buket kırmızı gül hazırlattım ve girdiğim huzurevinin resepsiyonuna "Davina Claire?" Diye sordum.
"Evet.Burada.401 numaralı oda."Kapıyı çalmadan girdim.Yataktaki yaşlı,buruş buruş kadının beyaz saçları seyrekti.Boynundan aşağısının felç olması kısmı dışında onu hayal ettiğimden farklıydı.
Buketi komodinin üzerine yerleştirdim.Zar zor konuşan yaşlı bir kadın sesi,"Ben de seni bekliyordum." Dedi.
Davina'ya döndüm fakat bana bakmaktan başka bir şey yapmıyordu."Ne yapıyorsun?" Diye sordum.
"Sen de cadı değil misin çocuğum?Telepati yoluyla iletişim kuruyorum seninle."
Başımı iki yana sallayıp,"Hala burada olduğuna inanamıyorum." Dedim.
"Fakat inanmalısın." Dedi."Kitabım nasıl gidiyor?"
"Bir kitap olduğunu nereden biliyorsun?!" Diye sordum."Ayrıca o senin kitabın falan değil."
"Ben cadıyım küçüğüm." Dedi."Bir şeyler biliyorum.Ayrıca ben o kitabın kötü karakteri değil miyim?Kötü karakterler kitabın asıl kişileridir." Diye de ekledi.
"Kötü karakter olup olmadığına karar vermen için önce okuman gerek." Dedim.
"Belki okurum.Başarılı olacağına eminim." Dedi kafamın içinde.
Elimi komodine yerleştirdiğim buketin içine soktum."Başarı kısmı doğru." Dedim ve elimdeki soğuk metali hissettim."Şimdiden dizi-film teklifleri alıyor."The Originals" diye bir dizi yapmak isteyen kadının teklifini kabul edeceğim sanırım."
Kafamın içinde,yastığa başını koyup gözlerini kapatmış kadının gülüşünü duydum.
"Fakat senin okuyacağın kısmında yanıldın." Dedim ve metalden yapılma tabancanın namlusunu kadının kafasına doğrulttum.
"Sen o kitabı hiçbir zaman okuyamayacaksın." Dedim ve kafasına bir el ateş ettim...Kötü karakterin ölmesiyle hikaye nihayete erdi sonunda..
"..Ve sonsuza kadar mutlu yaşadılar." Diyebilir ve kalemi bir daha elime almamak üzere bırakabilirim artık...-Citrine Mikaelson
2 Şubat 2071
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Mikaelson'un Oğlu
FanfictionWilliam Cameron için "Mikaelson",bir soyad değildi.Sevgi adına bildiği her şeyi tek bir gecede yok eden adamın bozuk kanının damarlarında aktığını hatırlatan ve bir lanetmişcesine isminin hemen peşinden gelen korkunç bir etiketti. O,damarlarında do...