"Umutsuz vakayım."
"Böyle düşünme."
"Rezaletim."
"Hadi ama, değilsin."
"Geri zekalıyım."
"Evet öylesin."
Parker kafasını masadan kaldırdı ve kafası karışmış halde bana baktı, "Ne?"
"Evet, sen geri zekalısın." diye tekrarladım.
Kaşları çatıldı, "Ama sandım ki-"
Somurttum, "Hey. Kendine geri zekalı diyen sensin. Ben sadece buna katılıyorum."
Burnunu çekti, "Ama bu konuda bu kadar açık sözlü olmak zorunda değilsin." diye mırıldandı.
"Sabahtan beri kendine hakaret ediyorsun ve ben inkar ediyorum," dedim. "Ama yetti artık ve ben de sana katılmaya karar verdim."
"Affedersin," dedi. "Ama soru çok zor."
"Parker," dedim yavaşça. "Daha ilk sorudayız."
Uzun bir sessizlik oldu. Sonra Parker kafasını masaya vurmaya başladı. Her kafasını vurduğunda kalemler ve kitaplar sallanıyordu.
"Ben."
Pat.
"Bir."
Pat.
"Aptalım."
Pat.
Artık bundan bıkmıştım. Sandalyeden kalktım ve başının arkasına bir şaplak indirdim. Parker kafasını çarpacakken yarıda durdu ve kafasını bana çevirdi. Bana inanamayan gözlerle bakıyordu. Az önce Parker O'neil'ın kafasının arkasına şaplak attığıma inanamıyordum. Ama olan olmuştu sonunda dikkatini çekebilmiştim. Şimdi iyiye çevirmeli ve ona nasihat etmeliydim.
"Biraz sabırlı ol! Aptal olduğunu düşünüyorsun, değil mi?" diye sorduğumda kafasını sallayarak onayladı. "O zaman daha iyi çalış ve izin ver de sana öğreteyim böylece aptal olmayacaksın. Son hatırladığıma göre koç düşük notları olanları takıma almıyordu. Takımdan atılmak istemezsin, değil mi?"
Kafasını iki yana salladı.
"O zaman hadi çalışalım."
Parker özgüvenine geri dönerek başını salladı. Düzgünce sandalyesine oturdu, kalemi parmakları arasında hazırdı. Onaylayarak kafamı salladım ve ikimiz de test kitaplarımızın ilk konusunu açtık. Önüne boş bir sayfa koyarak konunun adını yazdım.
"Geçen haftalarda neler işlediğimizi tekrar edeceğiz, ilk baştan başlayarak. Böylece ne seviyede olduğunu görebilirim. Bunları çözmede nasılsın?"
"Beynim fonksiyonlar konusunda fonksiyonlarını yerine getiremiyor."
"Parker..."
Parker gülümsedi, "Tamam, doğrusu birazcık hatırlıyorum. Ama daha önce hiç görmemişim gibi sayalım."
Nefesimi bıraktım, "Tamam, en baştan alacağız..."
Dakikalar saatlere saatler bir yenisine ekleşiyordu. Okuldan sonra kütüphanedeydik. Çocuklara Parker'a ders vereceğim için okulda kalacağımı söylemiştim. Tabi ki kalmayı ve beklemeyi teklif etmişlerdi ama onlara gerek olmadığını ve gitmelerini söylemiştim. Okuldan eve kadar yürüyebilirdim. Beni beklemelerine gerek yoktu. İsteksizce pes ettiler ve gittiler. Ama öncesinde, Parker'ın kulağına -bana kalırsa kesin bir tehdit- bir şey fısıldadılar.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)
Humor"Aslında oldukça basit," dedi Bennett. "Sen bizim iyi kızımız olacaksın," Declan başladı. Jordan gülümsedi, "Ve biz de senin kötü çocukların olacağız." Bir anlığına sessiz kaldım, bir onlara bir sözleşmeye baktıktan sonra tekrar onlara döndüm. Ardın...