TGGBB2'den Alıntı - Veda&Teşekkür

7.4K 653 188
                                    


Dosyamı düşürdüm.

Kimse bana çelme takıp yere düşüp elimdeki bütün ödevlerim ve notlarım koridor zeminine saçılmasına sebep olmadı.

Gerçekten sakar tiplerden değilimdir, hatta daha önce hayatımda bir tabak bile kırmamışımdır. Ayağımın takılmasının nedeninin ben dosyamda birkaç ödev ararken ayağımın önüne atılan başka bir ayaktı diyemem. Bir kere yürümüyordum bile. Sadece dosyayı tutuyor ve içindeki şifreyle dolabımı açmaya çalışıyordum. Yere saçılan eşyalarımı toplarken yere düştüğüm için atılan kahkahaları ve saçma yorumları görmezden gelmek zorunda kalmadım. Eşyalarımı daha da uzağa itip ayakkabılarıyla ödevlerime iz bırakacak kimse yoktu. Daha sinirden kuduranların lisesi Dartwell Lisesi'nin kış tatilinden sonraki ilk haftasıydı, ama eskisi gibi zorbalık görmüyordum.

Ben tam dosyamdan çıkan ders programını alacakken başkası benim için uzandı.

Geri çekildiğimde dosyamı benim için tuttuğunu gördüm. "Hey Nomi," dedi ufak bir gülümsemeyle.

İsme karşı gerildim ve dosyamı elinden alarak göğsümde tuttum. "Merhaba Dominic."

Muhtemelen birbirimize verdiğimiz aptal takma isimlerden Domi'yi söylemediğim için kaşlarını çattığını gördüm.

Aramızda tuhaf bir duraklama oldu. Yani, benim tuhaflığımı suçlamayın, yıllardır birbirimizi görmemiştik.

Karşımda neşeli gri gözlere ve karışık siyah saçlara sahip kocaman gülümseyen çocukluk arkadaşımı görmedim. Aksine, biraz daha sakin siyah saçlı ve daha koyu gri gözlü bir yabancı gördüm. Yüzündeki ufak gülümsemenin zorlama olduğunu biliyordum, bana gülümsemeden başka her şeyi vermeyi yeğlerdi. Hala soğuk hava dolayısıyla kırmızı ekose bir gömleğin içine bilmediğim bir grubun tişörtünü ve üzerine de deri ceket giyiyordu. Büyüdüğümüz çocuk şarkılarına bakınca böyle bir grubu sevdiğini düşünmemiştim.

"Uzun zamandır görüşmedik," dedi.

Evet, yıllar sonra arkadaşınla görüştüğünde bunu derdin.

"Ben öyle demezdim," diye cevap verdim. "Cadılar bayramında görüştük."

Güldü. "Evet haklısın."

Çocuklar tam yanımdaydı. Onu baştan aşağı süzdüklerini söyleyebilirdim. Kendine güvenen ifadesinin yanında cebine soktuğu elleriyle gündelik bir görüntüsü vardı.

Bennett, Dominic'e bakarken düz bir ifadeye sahipti. Sıkılmış ve fazla enterese olmamış gözükürken aslında bunu sakladığını söyleyebilirdim. Ondaki göz korkutucu ifade o kadar etkiliydi ki kanser ederdi. Aldığı korkutucu bakışlara rağmen Dominic korkuyla titreyecek gibi gözükmüyordu.

Jordan sanki Dominic'i hoş karşılıyor gibi sıcak bir gülümsemeye sahipti. Ama Jordan'ı iyi tanıdığımdan sahte ve samimi gülümsemelerini ayırt ediyordum ve bu sahte olanlardandı. Onu incelerken korkutmaya çalışır gibi bir ifadesi vardı. O sırada Jordan'ın prosopagnosya yani yüz körlüğüne sahip olduğunu hatırladım. Onu tanıyabilecek bir özel şey arıyordu.

Declan kollarını göğsünde bağlamış, ünlü ölümcül bakışlarını atıyordu. Darth Vander'ın öldürücü hareketi gibiydi ama daha ölümcülüydü. Ama olay şu ki Dominic hiç de rahatsız olmuş gibi değildi, hatta onunla göz teması kuracak kadar ileri gitti. Declan'a gülümsedi, sanki onu korkutmak için harcadığı çabaya gülüyor gibiydi.

Dominic sanki testi geçtiğini bilir gibi bana baktı.

"Bana böyle soğuk mu olacaksın? Tanrı aşkına, birbirimizi yıllardır görmedik, Nom-"

"Naomi," diye sözünü kestim.

"Tamam o zaman, Naomi," diye düzeltti ve gülümsedi.

Birden kollarını bana açtı. Ona şaşkın bir bakış attım.

"Hadi ama birbirimizi özlediğimizi biliyoruz," dedi hararetle. "Şimdi en yakın arkadaşına o kadar zaman sonra sarılmaz mısın? "

Gülümsedim. "Daha iyisini yapacağım."

Ve elimi kaldırıp ona tokat attım.



ÇEVİRMEN NOTU:

Benim için de zor bir bitiriş oldu, sanki yazar benim arkadaşlar:d Bu hikayeyi çevirmeye karar vermem/vermemiz çok zor olmamıştı. Çünkü ben okumaya başlayıp bitirdiğim gibi, arkadaşıma atıp okumasını söyledim. İkimiz de okuduğumuzda aramızda "bunu çevirsek mi" muhabbeti döndü. Sonuç, bir Wattpad grubuna sordum, aldığım tepki istediğim gibi olunca çevirmeye başladık. Arkadaşımla ortak yaptık bu işi, ancak yoğun programı nedeniyle genelde ben tek çevirdim. Şimdi dönüp bakıyorum da, bir yılı geçmiş. Geçen yıl haziran ayındaydı, aslında bu kadar uzun süreceğini ya da bu kadar fazla zaman harcamam gerekeceğini hiç sanmamıştım. İlk çeviri olunca böyle oluyor demek ki. Pişman mıyım başladığıma? Kesinlikle hayır. Bırakmak istediğim zamanlar oldu, ama ben hiç kimseyi, hiçbir şeyi yarıda bırakmama kararı aldım. Ve bu yüzden devam ettim. Oy ve yorum sayısından her zaman çok memnun oldum. Gözüm yükseklerde değil bu konuda, yanlış anlamayın. İlk başlarda otuz oy on yorum alırken nasıl mutluysam şimdi de iki yüz oyu geçtiğinde aynı mutluluktayım. Çünkü ben bana düşeni yaptım, ne kadar büyüdüğü ne kadar kitleye ulaştığı sorun değil. Gerçekten bu bir yıllık süreç boyunca o kadar tatlı yorumlar yaptınız ki, kimi zaman bölüm paylaştıktan sonra yorumları görüp "kalkıp şu bölümü de çevirsem mi ya" diye düşündüğüm oldu cidden. İyi ki varsınız! İyi ki karşılaştık bu kitapta. İyi ki yazar böyle güzel bir kitap yazmış. Bu bir son değil, umarım yani. Bakmayın dramatikliğe girdiğime. :D Umarım ki ikinci kitap bir an önce başlar ve orada da yine aynı hızla devam ederiz. Beni bırakmak yok değil mi? Immmm vedaları pek beceremem. Ama umarım ki, ikinci kitapta ya da başka çevirilerde buluşuruz. (Bu kitaptan başka çeviri yapar mıyım bilmiyorum gerçi) Bu bölüme yorum atarak ithaf isteyebilirsiniz, herkese ithaf vermek isterim. Okuyan, oy veren, yorum yapan herkese çoook teşekkürler! Ben bu hesapta sık sık olacağım, mesaj atabilirsiniz. Bir Youtube kanalında alt yazılı video paylaşıyorum, alt yazılı izlemek istediğiniz videolar olursa bana söyleyebilirsiniz, seve seve yaparım. Şimdilik sağlıcakla kalın! Bol bol gülümseyin.

(This part is dedicated to author of this book, RubixCube89201, thank you for letting me translate this amazing book! I hope you write new book soon!)

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin