Raymond esnedi. "Bu gittikçe daha sıkıcı olmaya başlıyor."
"Gerçekten mi?" Arkadaşlarından birisi sordu. "Bence daha da eğlenceli olmaya başlıyor."
Ağzımdaki kanı yere tükürdüm. "Hizmetimizden memnun kalmışsanız ne mutlu bize," Alaycı bir şekilde söyledim.
"Kim sana konuşabileceğini söyledi?" diye sordu Raymond.
Kollarımdan tutan iki çocuğa baktı. "Tekrar."
Beni tekrar yerden kaldırıp duvara çarpmamı sağlayarak ama kollarımı bırakmadan fırlattılar. Şok içerisinde ağzımdan bir hırıltı kaçtı ve acı içinde kendimi kollarına bıraktım. Şimdi ise ayaktaydım çünkü sıra başka bir çocuktaydı. Bana doğru yürüdü ve beni birkaç kere kum torbası olarak kullandı. Teker teker gelen yumruklara tahammül ettim. Tekrar ve tekrar. Her gelen yumrukla birlikte kendime dayan, son bir yumruk daha, dayan diye tekrarladım.
Alaycı bir cevap vermek için bile kendimi yormadım. Çığlık atmak için uğraşmadım. Yalvarmaya bile zahmet etmedim. Çünkü, bunu haketmiştim. Bunların hepsini haketmiştim. Üçü de Müdire Barnes'ın gözetimindeydi. Bunun olmasına ben izin verdim. Barnes hakkında onları uyarmalıydım. Declan'ın benim yerime suçu üstlenmesine izin vermemeliydim. Daha iyi bir mazeret uydurmalıydım. Ben, kendim bunu hakediyordum.
Okul bir süre önce bitmişti. Son dersim, beden eğitimi de biter bitmez, Raymond'ın birkaç arkadaşı beni yakalayıp, buraya sürüklemişlerdi. Hala beden eğitimi kıyafetlerimleydim, değişmeme bile izin vermemişlerdi. Beni okulun arkasına, Raymond ve kalan arkadaşlarının beni beklediği yere çekmişlerdi. Okuldaki herkes çoktan gitmişti. Bu yüzden, bağırma gereği bile duymadım. Ormanda bir ağaç düşse ses çıkar mıydı? Ama bu durumda daha çok, Naomi bağırsa ve biri duysa da bunu umursar mıydı? Hayır, hayır umursamazdı.
"Gördün mü, gittikçe sıkıcı oluyor," Raymond arkadaşlarına yakındı. "Hiçbir şey yapmıyor."
"Üzgünüm, Raymond," dedim dudağımı bükerek. "Çektiğim acının sana hakettiğin eğlenceyi veremediği için kusura bakma."
"Ya, ya, öyle," Homurdandı. "Ama özür dilemekle olmaz."
"Ona, ağzından kan gelene kadar vursam nasıl olur?" Birisi önerdi.
"Bunu zaten yapmıştınız," dedim.
"Ağlayana kadar?" Diğeri, yumruk yaptığı elinin eklemlerine diğer eliyle sertçe vurarak sordu.
"Bunu da yaptınız."
"Ooh, buldum," dedi bir diğeri. "Kan ağlayana kadar."
Hepsi birden bana baktığında acınası bir şekilde omzumu silktim. "Bunu daha önce hiç yapmadınız."
Yorgundum, kollarımdan tutan iki çocuk beni sertçe yere attıklarında ve vücudum acıyla titrediğinde, inledim. Başımı duvara yaslayarak dinlenmeye, gözlerimi kapatarak nefes alışverişimi eski haline döndürmeye çalıştım. Tüm vücudum patlamaya hazır bir bomba gibiydi, neredeyse patlayacak bir bomba. Onlardan biri tekrar bir yumruk falan atarsa, ya parçalara ayrılırdım yada vücudum bir bomba gibi olduğundan darbeyi hissetmezdim bile. Umarım ikincisi olurdu.
"Bekleyin, bir deneyeyim," dedi çocuklardan biri bana doğru yürüyerek.
Kolunu kaldırdı ve suratıma bir yumruk patlattı. Acıyla dişlerimi sıktım. Asla bununla yetineceğini sanmıyordum. Ona geri yumruk atamazdım bu yüzden bir sonraki en iyi şeyi yaptım. Tam kasıklarına bir tekme attım. İnleyerek yavaşça yere çökerken bana birkaç küfür saydı ama kulaklarım hala yumruğun etkisiyle çınlıyordu bu yüzden küfürlerini yok saydım. Arkadaşlarından birkaçı onu tutarak yerden kaldırırken bana dik dik bakıyorlardı, sadece Raymond'ın yüzü ifadesizdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)
Humor"Aslında oldukça basit," dedi Bennett. "Sen bizim iyi kızımız olacaksın," Declan başladı. Jordan gülümsedi, "Ve biz de senin kötü çocukların olacağız." Bir anlığına sessiz kaldım, bir onlara bir sözleşmeye baktıktan sonra tekrar onlara döndüm. Ardın...