Otuz Altıncı Bölüm: Eğer Bu Plan İşe Yaramazsa Ölmeye Mi Hazır Mıyım?

11.1K 961 267
                                    


Her şeyi hatırlıyordum.

Her şeyi dediysem, tam olarak her şeyi. Sadece parça parça sahneler falan ya da ufak belirgin şeyler değildi, her şeyi her detayına kadar hatırlıyordum. Çok fazla meyve suyu içtiğimi, tuhaf bir şekilde beer pongda iyi olduğumu, neredeyse Raymond ile öpüştüğümü ve bir de neredeyse Parker ile öpüştüğümü ve sonradan yanağına başarılı bir öpücük bıraktığımı.

Neden hayatım bir romantik komedi türü olmak zorundaydı?

Ve aklımdaki soru ayakkabılarımda neden kum olduğu değil, neden tüm bunları hatırladığımdı. Sarhoş olduktan sonra bunları hatırlamıyor olmam gerekmez miydi? Kesinlikle sarhoş olduğuma emindim çünkü sarhoş olmadan bunların olması imkansızdı: A. Kimse beer pongda bu kadar iyi olamazdı. B. Parker'ın yanağını öpmüştüm. C. Sanki kafama durmadan birisi çekiçle vuruyor gibi bir ağrı vardı.

Doğru olan tek şey dün gece tamamen sarhoş olduktan sonra sabah kalktığımda akşamdan kalma olmamdı. Gözlerimi açtığımda ışıktan dolayı geri kapattım, gün ışıkları penceremden içeriye sızıyordu. Kedi gibi pençelerimle ışığı savmaya çalıştım. Sarhoş olmanın insana vampir özelliği getirdiğini bilmiyordum, belki bu sadece meyve sularına özeldi. Gözlerimi yavaşça açarak yatakta doğruldum ve o an kafamdaki o ağrı içimde geri yatağa düşme isteği uyandırdı.

"Eğer şu akşamdan kalma olayı geçecekse dün geceden bütün her şeyi unutmaya hazırım!" Diye tavana doğru bağırdım ama anında sesimin baş ağrıma yaptığı baskıdan dolayı bağırdığıma pişman oldum.

Sızlanarak gözlerimi kapadım ve başıma masaj yapmaya başladım. Üzerime bakarak hala dünkü kıyafetlerde olup olmadığımı kontrol ettim, sanırım çok yorgun olduğumdan üstümü değiştirmemiştim. Geri yatağıma yatarak yüzümü yorganın içinde sakladım, kitaplarda okuduğuma ve filmlerde izlediğime göre bu akşamdan kalma haline en iyi böyle uyumak ve bol bol suç içmek yarıyordu. Su bekleyebilirdi, çünkü alt kata inip anne ve babamın karşısına sarhoş Simpsons karakteri Barney Gumble olarak çıkmak istemiyordum. Neyse ki cumartesi günüydü. Okul olduğunu düşünsenize? Tek bir soru bile çözemezdim. Ah şimdi hatırladım da bu baş ağrısından kurtulduktan sonra ders çalışmam gerekiyordu.

İç çektim ve dün gece hakkında her şeyi yeniden düşünmeye başladım. Partiye giriyorduk, Parker'ı kaybediyordum. Meyve suyu içiyordum ve alkollü çıkıyordu ve böyle sarhoş oluyordum ki bu kaç yıllık inek hayatımda hayal bile zar zor edebileceğim bir şeydi. Biraz beer pong yeteneklerimden sergilemiştim ki beer pongda bu kadar iyi olduğumu bilmiyordum, daha önce hiç de oynamamıştım. Dans pistinde Hannah ile takılan Declan ile karşılaştım, birisi harika dans yeteneğimi kıskanıp beni pistten itmişti ve bu sefer Raymond ile çarpışmıştım. Sarhoş Raymond beni öpmeye çalışmıştı ve bu yüzden biraz meyve suyu israf etmek zorunda kalmıştım. Şimdi düşündüm de gerçekten meyve suyunu ziyan etmiştim. Tuvalet ararken Parker'ı bulmuştum, oradan çıkmıştık ve Valley Parkı'na gitmiştik. Salıncaklarda sallanmıştık ve neredeyse öpüşmüştük. Eve gitmiştik ve Parker'ı yanağından öpmüştüm.

Son cümlede beni şaşırtansa Parker'ı öptüğümdü. Neden öpmüştüm ki? Diye sorardım, eğer birisi bana hatırlatıncaya kadar gece olanları bilmeseydim. Ama şu an hatırlıyordum ve nedenini de biliyordum. Onu öptüm çünkü sarhoştum ve hatırlamayacağımı sanıyordum. Sonra böyle oldu.

Sarhoştum ve hatırlamayacağımı sanıyordum.

Parker dün geceyi hatırladığımı bilmiyordu ve asla da bilmeyecekti. Tanrı aşkına, sarhoştum! Aramızda bir tuhaflık olmayacaktı. Parker sadece kendisinin bildiğini sanacaktı, ben onun sadece kendisi bildiğini sanacağını bilecekken, aynı zamanda onun bildiklerini de biliyor olacaktım ama Parker bildiğimi bilmeyecekti. (beyin error)

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin