Cadılar Bayramı.
Korkunç gecelerden perili labirentlere, insanları korkuttuğumuz bir gündür. Gizli kod: Ya şeker ver ya da şaka yaparım kullanılarak yabancılardan şeker aldığımız gündür. Ve evet o gün eğer bir yabancı şeker veriyorsa alırız. Ve tabi ki uygun kostümler giyeriz. Doğru insanlar Cadılar Bayramında kostüm giyinip giyinmemesiyle belli olurdu. Tabi ki ben böyle düşünmüyordum. Çocukların dün benim için sipariş ettiği kostümü giyiyordum. Aslına bakarsak hoşuma gitmemişti ama anlaşma anlaşmadır. Eğer onlar benim istediğimi giyiyorsa ben de onların istediğini giymeliydim, en azından o kadar da kötü değildi.
Çocuklar partiye gitmemi orada Jordan'ın arkadaşının beni karşılayacağını söylemişti. Parker'ın onlarla geleceğini, çünkü kostümünü yüz yüze vermek istediklerini söylemiştiler. Bu kulağa biraz ürkütücü gelse de itiraz edemedim. Bu kostüm olayı Parker için sorun değildi ama umarım çocuklar ona bir şey yapmazdılar.
Travma etkisi yaratacak herhangi bir şey en azından.
Parti şehrin diğer tarafındaydı. Jordan'ın ve diğerlerinin de şehrin bir ucundan kalkıp diğer yerine taşınmalarının sebebini bilmiyordum. Ama olan olmuştu. Annem ve babam başka bir yere iş arkadaşlarından partiye gidiyorlardı, bu iyi bir şeydi çünkü benim yüzümden uğraşmalarını istemiyordum, beni bırakıp "Hey ho ho ho ve bir şişe dolusu rom" söyleyerek gidecekleri yere gidiyorlardı. Ve evet, hala tahmin edemediyseniz, korsan kostümü giymiştiler.
Evin önünde bir vampir beni bekliyordu. Derin bir nefes alıp bana gülümsediğinde, takma vampir dişleri parlıyordu.
"Ben Andre, Andre Haynes," dedi, daha doğrusu demeye çalıştı ama ağzındaki plastik dişler sesini boğduğu için çıkarttıktan sonra tekrar denedi.
"Ben de Naomi-"
"Biliyorum, Dani'nin arkadaşı," dedi. Jordan'ın takma adına gülmemek için kendimi zor tutuyordum.
"Burada beni almak zorunda kaldığın için üzgünüm," dedim.
"Hayır, sorun değil," dedi başını iki yana sallayarak. "Jordan ile geçmişimiz var, ona iyilik yapmak benim için mutluluk."
Gülümsedim, "Güzelmiş."
"Şimdi içeri gitmeliyiz," dedi ve sonra önüme geçerek benim onu takip etmemi sağladı.
Ama kapının önüne geldiğimizde durdu. Kapının önünde, onun karşısında bir görevli vardı. Bana döndü, "Üzgünüm, üstünü araması gerek." dedi kafasını sallayan görevliyi göstererek. "Alınma sakın, herkesin yapması gerekiyor, benim bile."
Bana göstermek için görevliye kendisini arattı. Bunu herkesin yapmak zorunda olduğu konusunda beni ikna etmek için mi yoksa kendisi bu konuda emin olmak için mi yapıyordu bilmiyordum. O geçtikten sonra benim sıramdı.
"Fazla elleme," dedi Andre gülerek.
Adam homurdandı ama hiçbir şey demedi.
Kısa sürede araması bitti sanki görevli de tıpkı benim gibi bir an önce bitmesini istiyordu. Bittiği gibi ikimiz partinin içine doğru ilerledik.
Andre boğazını temizledi. "Partime hoş geldin," dedi kollarını iki yana açarak. "Partimin adı, Alvarado Caddesinde Kabus. Espriyi anladın mı? Çünkü evim Alvarado Caddesi-"
"Sanırım anladım," diye açıklamasını engelledim başımı sallayarak. "Espriyi açıklamak, onu mahveder."
Nefesini bırakarak omuzlarını indirdi, "Evet, biliyorum."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)
Humor"Aslında oldukça basit," dedi Bennett. "Sen bizim iyi kızımız olacaksın," Declan başladı. Jordan gülümsedi, "Ve biz de senin kötü çocukların olacağız." Bir anlığına sessiz kaldım, bir onlara bir sözleşmeye baktıktan sonra tekrar onlara döndüm. Ardın...