Kırk İkinci Bölüm: Ah, Şey... Benim Ejderha Saçlarım Var Da

12.4K 845 171
                                    


"Haydi ejderhalar, bastırın, haydi!" Diye öğrencilerden birisi tek başına Dartwell Lisesi futbol takımına tezahürat yapıyordu. "Haydi, ejderhalar-"

"Kes sesini!" Diye birisi onu susturdu, "Kendini rezil ediyorsun."

Yanakları pembeleşti ve oyunun geri kalanında hiçbir şey söylememek üzere sustu.

Zavallı çocuk, diye düşündüm.

Herkes ona acıyan bakışlar atarken diğer bir yandan empatiyle başlarını sallıyorlardı. Bazıları çocuğu susturana baktı ama görmezden geldiler çünkü haklı olduğunu biliyorlardı, hepimiz biliyorduk. Hiçbir işe yaramayacaktı, kendini rezil etmesine gerek yoktu. Daha açık söylemek gerekirse...

Kaybediyorduk.

Ve hayır, karşı takım yani Straughtlan Lisesi bizim bir sayı önümüzde falan değildi. Keşke öyle olsaydı.

Şu an durum 0-18di. Keşke kazanan biz olsaydık. Ama Straughtlan Lisesi on sekiz puanının on ikisini her biri altışar puan olan iki atıştan ve altısını da her biri üç puan olan iki atıştan kazanmıştı. Biz bizim- Ah bekleyin, bizim hiç puanımız bile yoktu. Maç başlamadan önce hepimiz son gaz hazır, yeneceğimize emindik. Şimdiyse, tezahüratlar dinmiş, türübünler suskundu, diğer takımın seyircilerinin aksine bizimkilerden tek kelime çıkmıyordu.

İç çektikten sonra sosisli sandviçimden bir ısırık aldım. Şu an bu oyuna katlanabilmemin tek sebebi buydu. Straughtlan türübünleri neşeli ve bağırış içindeydi. Bizim tarafsa acınacak haldeydik. Etrafıma baktığımda bazılarının yemek yemeyi bile bıraktığını gördüm. Evet gerçekten çok üzgünlerdi. Birisi yemeğini yemiyorsa cidden üzgündür demektir.

"Hadi Dartwell, hadi, bastır, şu eziklere veda et!"

Güldüm, "O zaman kendimize mi veda edeceğiz?"

Ama amigolar yapmaları gerekeni yapıyorlardı. Ve cidden bundan kastım amigoluk değil de eteklerini ve bluzlarını nasıl açıklarını göstermekti. Diğer yandan Hannah ise sadece oyunu izlemeye odaklanmış Declan'ın ilgisini yakalamak için elinden geleni yapıyordu. Bennett ve Abby de onlarlaydı. Abby Declan ve Bennett'ı iğrenç şeyler yemeleriyle suçluyordu. Candice ve Jordan'ıysa görmemiştim.

En azından amigolar bir şey yapıyordu. Bu onun işi olmasına rağmen okulun maskotu bile insanlara gaz vermekten pes etmişti. Okulun maskotu gülünç yeşil altın sarısı renklerinde pulları ve süslemeleri olan ejderha kostümü giymesi karşılığında para alıyordu.

Oyunun şu anda korkunç durumda olduğunun herkes farkındaydı, karşı tarafın rakibi sayılacak seviyede dahi değildik. Uzun zamandır Dartwell Lisesi ve Straughtlan Lisesi rakip takımlardı ve önceden bizim okulumuzda koçluk yapan Koç Christiani'yi daha iyi ücret karşılığında okullarına transfer etmişlerdi. Aslında bize ihanet etmez sanmıştık ama ne yazık ki ihanet etti. Bu yüzden biz de askeri çavuşlar gibi olan beyinsiz ama kaslı Koç Douglass'ı almıştık.

Şu anda oyunu kaybetmemizin tek sebebi oydu. Onun koçluğunda kaç yıl geçirdik hatırlamıyordum. Her zaman aynı taktikle oynuyor ve şansları kaçırmamak için forveti- hadi kim olduğunu tahmin edin. Evet, Raymond. Forveti Raymond'a topu verdirtiyordu. Ama tabi ki Koç Christiani bunun böyle olacağını önceden bildiği, her zaman Raymond üzerinden oynayacağımızı bildiği için buna göre hareket ediyordu. Tabi Raymond'la uğraşmaları, bir yerlerini kırmaları falan beni mutlu ederdi ama bunun bir maça mal olmasını istemezdim. Birisinin Raymond'ın yerini almasına izin vermeleri gerekiyordu ama bunu yapamıyorlardı. Raymond aynı zamanda takım kaptanı da olduğundan kimin nerede oynayacağını da ayarlayandı ve tabi ki kendisini en göz önünde olduğu mevkiye koyuyordu. Bu tipik bir Raymond hareketi sonuçta.

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin