Otuz Dördüncü Bölüm: Nefesin Kokuyor

8.2K 952 280
                                    

"Beer pongda başarılı olmanın anahtarı," dedim onlara, "tamamen-" bitirmeden önce birazcık sendeledim. "Matematiktir."

Birisi yüzünü ekşitti, "Matematik mi? Ciddi misin sen?"

"Ciddiyim!" Diye cevapladım ve bir pinpon topunu gösterdim. "Tamamen matematikle alakalı, matematik, matematik, matematik!"

"Ne alaka matematikmiş?" Diye sordu birisi.

"Çünkü matematik her yerdedir!" Diyerek bir çemberin içindeymiş gibi aptalca döndüm. "Para harcarken, saati söylerken, hatta beer pong oynarken."

"O zaman göster bize bakalım."

Kendi kendime kıkırdamaya başladım.

"Komik olan ne?"

"Ah, hiçbir şey," dedim omuz silkerek. "Sizi oyunda göt ettiğimde ne kadar komik olacağını düşünüyordum."

"Ooo" seslerini görmezden gelerek yapacağım atışa yoğunlaştım. Onlara bu oyunu oynamak istediğimi söylediğimde birkaç kupadan oluşan piramit ya da üçgen gibi basit şekilde oynamak istemiyordum. Yine de piramidi tercih ederdim. Ayrıca, piramidin eski Mısırlılar- Odaklan Noami! Ama gerçekten sadece kupaların içine pinpon topunu atmak çok basitti. Bu yüzden bu meydan okumayı yapıyordum. Naomi tarzı.

Bu değişikliğe onlar da razıydılar. Önce onların kurduğu oyunu kaldırdık, sonra içecekleri yere dizdik. Evdeki bütün eşyaları, masalardakileri, sandalyeleri hatta lambaları bile kaldırdık. Etraftaki mobilyaları kaldırırken herkesin ilgisini çekmişti ve işimiz tamamen bittiğinde herkes bana bakıyordu.

Onlara dönerek boğazımı temizledim. "İşte. Parti ya da her neyse onun halkı. Beni, İnek Naomi'nin beer bong tarihi yazmasını izleyin."

"Aslında o beer pong."

"Doğru, beer pong." Dedim kalabalığa dönerek, "Hadi şunu yapalım."

Otomatik olarak herkesin kafası video kaydını açmak için telefonlarına döndü. İnek güçlerimle kalabalıktaki insanları süzdüm. Şu sersemlemiş halimde hala inek güçlerimi kullanabiliyor olmam büyük bir şeydi. Sanırım sadece yorgundum, hepsi buydu. Ama bu da ironikti çünkü içtiğimin beni daha aktifleştirmesi gerekirken uykulu olmuştum. Atma mesafemi, uygulayacağım kuvveti ve topun gideceği yönü ayarladım. Beni herkes sessizce, pür dikkatle izliyordu. Pinpon topu olan elimi geriye attım ve sonra etrafımda dönerek topu fırlattım.

Topun nereye gittiğini gözümle takip ediyordum. Bütün gözler aynı şeydeydi. Önce top abajura çarptı, masada üç kez sıçradıktan sonra dört tane devrik sandalyeden geçti. Sonra kupanın ağzında iki kez döndükten sonra içine düştü. Kalabalık kargaşa içindeydi, yuhalayıp bağırıyorlardı. Top içine düşünce devrilen kupayı kaldırıp içindeki pinpon topunu aldım. Sonra bir elimde pinpon topunu, diğerinde kupayı kaldırıp ganimet gösterir gibi seyircilere gösterdim. Herkes tezahürat yapmaya başlamıştı. Hala olanlara inanamayan insanlar çektikleri videolardan izliyordu. Diğerleriyle bunun hakkında mesajlaşıyor ya da internete yüklüyordu.

Ama hala bitirmemiştim. Hayır, aslında daha yeni başlamıştım. 

Bundan sonra daha hevesli bir hale geldim ve aynı şeyi yaptım. Ama öncesinde üç pinpon topunu iki elimde çevirdim ve teker teker hepsini havaya attım, her bir top bir öncekini takip edip ilk giden top gibi mobilyaların üstünden zıpladı ve kupanın içine düştü. Ve herkes tezahürata başladı. Beni tebrik eden çocuklara beşlik çaktım. 

Çocuklar bir kez daha düzeneği değiştirirken ben de merdivenleri çıkmaya başladım. Merdivenlerin tepesine geldiğimde içeceğimden bir yudum aldım. Sonra pinpon topunu merdivene bırakıp yavaşça ittim. Sonra diğer herkes gibi topun seke seke merdivenlerden inişini izlemeye başladım. Sonra duvara çarpıp yere düştü ve sekerek üç sandalyeyi atladı. Tekrar yerde sekmeden önce masanın altından yuvarlandı, bir tane devrik sandalyeye çarptı. Son olarak kupaya düşmeden önce bir sandalyeden daha sekti. Zaferler ellerimi havaya kaldırdım, yukarı aşağı zıplarken biraz aptal sarhoşlar gibi görünüyor olabilir- Ah bekleyin.

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin