Otuz Yedinci Bölüm: Sana Söylemem Gereken Bir Şey Var

9.9K 977 271
                                    

"Söyle, Parker."

"Gerçekten söylemem mi gerekiyor?"

"Evet, söyle."

"Gerçekten? Bekleyemez mi?"

"Alt tarafı iki kelime on üç harf."

"Böyle olan bir sürü şey var, herhangi birisini diyebilir miyim?"

"Parker söyle artık."

Gözlerimin içine baktığında sanki nefes almayı kestim, aramızda zaman yetisini kaybetmiş gibiydi. Sadece birkaç saniye olan bu an sanki sonsuzluk gibiydi. Ve sonra söyledi.

"Yemek alıyorum."

Nefesimi verdim, "Beni iyi tanıyorsun, hadi açlıktan öldüm."

Elini tuttum ve yemek kamyonlarına doğru ilerlemeye başladım. Bayağıdır yürüyor olduğumuzdan ve sabah da öğlene kadar uyuyup kahvaltımı atladığımdan oldukça acıkmıştım. Ve şimdi de yemek kamyonlarıyla dolu bir yol bulmuştuk.

"Ee, ne yemek istiyorsun?" Diye sordu Parker. "Bir sürü seçeneğin var."

"Biliyorum," dedim. "Bu harika!"

Sırıttı. "Tamam benden, kalbin ne diliyorsa al."

"Yani midem ne diliyorsa,"

"Aynı şey."

"Doğru."

Yemek kamyonlarında birinden diğerine geçerek geziyor ve menüyle fiyatlara bakıyordum. Sonunda biftek sandviç, büyük boy patates ve kola almaya karar verdim.

"Huh, küçük bir kız için büyük bir sipariş." Dedi garson siparişimi not ederken.

Güldüm, "Bu hiçbir şey daha. İki tane büfeye girişim bir koca aylığına yasaklanmıştı, büfelerin sınırı olduğunu bilmezdim."

Adam Parker'a baktı, "Adamım, kız arkadaşın burada."

"K-kız arkadaşım değil."

"Ah öyle mi? Bu umarım değişir çünkü siz ikiniz-"

"İşte bir yirmilik," dedim cüzdanımdan çıkardığım yirmiliği uzatarak. "Eğer hemen gidip hazırlarsan paranın üstü kalabilir."

"Siz nasıl isterseniz bayan," dedi ve parayı alarak yemeğimi hazırlamaya gitti.

Parker kaşlarını çattı, "Benim ödememi istiyorsun sanmıştım."

"Hayır, sorun değil," dedim kendime bir kola alarak. "Sadece şaka yapıyordum, ödeyebilirim."

"Ama ben ödemek istemiştim."

"Evet ben de ödemek istedim," dedim kaşımın tekini kaldırarak. "Bunun nesi sorun? Birkaç dolar daha fakirleşmediğin için sevinmelisin.

"Naomi, ben ödemek istemiştim. İzin vermeliydin."

"Parker, buna gerek yok. Sonuçta sen benim erkek arkadaşım değilsin."

"Evet ama-"

"İşte, biftek sandviçiniz ve patatesleriniz hazır, sadece sizin için özel fazladan patates koydum."

Sırıttım, "Teşekkürler."

Parker kendisininkini alırken ben de benimkini aldım ve daha fazla bekleyemeden sandviçimden bir ısırık alıp birkaç patatesi ağzıma attım. Çok lezzetliydi. 

"Oturup yemek ister misin?" Diye sordu Parker.

"Bilmem, sen?" Diye sordum ısırık alarak.

"Yani," diye itiraf etti. "Ayakta yemek gaz yapar."

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin