Yeni yıl için Andre'nin her yıl düzenlediği yılbaşı partisine katılmaya karar verdik.
Andre'nin yılbaşı partisinin olacağı yerin kapısında durduk. Ama Andre'nin her zamanki partilerine benzemiyordu. Müzik olması gerektiğinden on kat daha yüksek sesliydi ve titreşimini havada hissedebilirdiniz. Sadece bu da değildi, sokaktaki bütün evlerin ışıkları açıktı. Muhtemelen insanlar partiyi şikayet etmek için polisi arıyorlardı. Ve en kötü şey kapıdaki görevlilerin gelenleri kontrol etmesi gerekmesiydi çünkü sadece arkadaşların arkadaşları davetliydi.
Ama görevliler olmadığı için bir sürü genç içeri giriyordu. Partinin sağır edici müziğine rağmen evin içindeki bağırış çağırışları duyabiliyorduk. Ve o kadar çok kırılma sesleri vardı ki her seferinde ürkerek yerimde sıçrıyordum.
Declan kaşlarını çattı. "Bu da ne..."
"Gelin, içeri girip ne oluyor bakalım," dedim Andre ve partisi hakkında endişelenerek.
Partiye girmeye çalışan diğer insanları iterek dördümüz birlikte içeri girdik. İçeri girmeyi başardığımızda gördüğümüz şey Andre'nin partisinde asla görülmeyecek bir şeydi. Kulaklarımda zangır zangır müzik, her yerde parlayan neon ışıklar, kırık cam ve pencereler vardı. Kafamızı kaldırıp baktığımızda birisinin avizede sallandığını gördük. Ve o sırada görevlilerden birisinin bir yöne diğerinin başka yöne gittiğini gördük.
Andre birden az ilerimizde belirdi ve hızla kalkıp partiye baktı. Yüzünde görevlilerin ifadesinin aynısı vardı: korku, panik, kafa karışıklığı, hayal kırıklığı ve sinir. Bir kırılma sesi duyduk ve Andre tam oraya yönelirken bizi görüp bize doğru geldi. İlk başta kızgın görünüyordu, partidekilerin %90'ı gibi bizim de davetsiz gelenlerden olduğumuzu sanmıştı muhtemelen ama sonra yüzünde bizi tanıdığının ifadesini gördüm.
"Sizi görmek harika değil demiyorum çocuklar," dedi Andre yere bakarak. "Ama şu an gerçekten en iyi zaman değil."
"Ne oldu?" Diye sordum. "Her zamanki partilerin gibi değil."
Andre ellerini kafasına götürüp saçlarında gezdirdi ama saçlarını koparmak istiyor gibi görünüyordu. "Bilmiyorum, bilmiyorum," dedi kafası karışmış bir şekilde. "Parti sekizde başladı. Bir saat falan her şey çok iyi gidiyordu ama sonra bir ordu kadar çocuk kapıdan içeri zorla girdi. Popülerlerden birisi arkadaşın arkadaşı davetli olayını abartıp bütün dünyayı getirmiş!" Diye bağırdı.
"Şaka yapıyor olmalısın," diye mırıldandı Jordan.
"Şimdi gecenin kalanı boyunca görevlilerimle birlikte elimizden geldiğince şu sarhoş kafaları buradan çıkartmaya çalışıyoruz. Aynı zamanda kavgaları da durdurmaya çalışıyoruz ve-"
Avizede sallanan çocuğu hatırlıyor musunuz? Hah... o avize artık duvarda değildi.
Andre çığlık atmak ya da bayılmak istiyor gibi görünüyordu. Yok yok, önce çığlık atmak sonra bayılmak istiyor gibi görünüyordu. "Annem ve babam beni öldürecek."
"Onlar neredeler bu arada?" Diye sordu Bennett.
"Her zamanki gibi şehir dışındalar," dedi. "İyi bir ev sahibi olduğumu bildikleri için parti vermeme izin veriyorlar. Ama bu sefer geldiklerinde... cenazem için methiye hazırlamaya başlayabilirsiniz."
"Nasıl insanlar görevlilerin yanından öylece geçip içeri girmişler anlamıyorum," diye mırıldandım.
Güldü. "Onların yanından öylece geçip girmediler. Resmen onları ezip geçtiler." Andre birden yanından geçen görevlilerinden birini tuttu ve bize onu işaret etti. "Onu ezip geçemezler, o sizi ezip geçebilir. Bu görevlileri gorilla gibi göründükleri ve kimse onları geçemez diye aldım."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)
Comédie"Aslında oldukça basit," dedi Bennett. "Sen bizim iyi kızımız olacaksın," Declan başladı. Jordan gülümsedi, "Ve biz de senin kötü çocukların olacağız." Bir anlığına sessiz kaldım, bir onlara bir sözleşmeye baktıktan sonra tekrar onlara döndüm. Ardın...