Otuzuncu Bölüm: Derin Bir Nefes Al..

9.1K 965 817
                                    

"Jordan, acele et!" Diye bağırdım.

"Bir dakika bekle!" Diye karşılık verdi, "Baksırımı bulamıyorum!" Ardından utanmış bir şekilde sızlandı. 

Parker'a bakarak yaramazca sırıttım. 

Ve o da bana anlamaya çalışarak baktı, "Niye gülüyorsun?" 

"Ah, öylesine," dedim. "Şey, sence bunları mı arıyor?" Diye masumca sorarken kırmızı kalpli bir baksırı gösterdim.

Parker'ın ağzı açık kaldı, "Yapmış olamazsın."

Başımla onayladım, "Aa, yaptım."

Parker önümde biraz eğildi, "Lorraine, sen ve dahi yaramazlık zekanın önünde eğiliyorum. Kimsenin seninle uğraşamayacağına iyi bir uyarı oldu."

Kalpli baksırı ona doğru salladım, "Yakala!"

Çok erken zıpladığından baksır kafasına çarptı. İnleyerek saçlarını temizlemeye başladığında kafasını sallayan yavru köpek gibi görünüyordu ve çok sevimliydi.

"Buldum."

Parker da ben de soyunma odasının girişine bakarak giyinmiş Jordan'ı gördük. İkimiz de ona şaşırmış bakıyorduk. Anlamıyordum? Baksır bendeyken nasıl bulmuş olabilirdi? Sonra bakışları kollarıma doğru indi ve elimdeki baksırda durdu.

"Baksırımla ne yapıyorsun sen?"

"Bilmem." Dedim yavaşça, "Bulduğunu söylemiştin..."

Jordan'ın yüzü kızarmaya başladığında, ben de olayı fark ettim.

"Jordan? Yoksa sen iç çamaşırsız mısın?"

"Ha-hayır," dediğinde farkında olmadan elleriyle güneş görmeyen bölgesini kapattı. (Burada demesem olmaz, yıkıldım hahahahahah)  

Sadece Jordan'ın çamaşırsız olduğuna şaşırmıyordum, Jordan Wallace'ın utandığına tanıklık ettiğime şaşırıyordum. Ve bir de biraz önce soyunma odasında heyecanlanıp heyecanlanmadığımızı soruyordu.

Sırıttım, "Yoksa Jordan-" durdum ve baksırı parmağım arasında çevirdim, "-heyecanlandın mı?"

Jordan hala utanıyordu, "Be-beni yargılama. Hemen bana ver onu," dedikten sonra elimdeki baksırı çekip aldı ve soyunma odasına giderken, "hemen geliyorum," diye mırıldandı.

Parker'la birbirimize bakarak gülmeye başladık, sonra erkekler soyunma odasının kapısına bakarak aynı anda aynı tekerlemeyi söylemeye başladık.

"Londra'yı gördük, Fransa'yı gördük, Jordan'ın baksırını cebe attık!"

"Kesin sesinizi!" Jordan soyunma odasından dışarıya doğru sızlanarak bağırdı.

"Aslında," dedim Parker'a gülmeyi kesmeye çalışarak, "-baksırı çalan biz değil, bendim."

"En azından beni de yardım ve yataklık etmekten say," dedi.

Gülümsedim, "Anlaştık."

"Tamamdır," dedi Jordan soyunma odasından çıkarken ellerini birbirine çarparak. "Yemek isteyen?"

Tam bu anda midemden bir gurultu yükseldi ve hep birlikte gülmeye başladık.

"Hiç sormayacaksın sandım."

Birlikte koridorda ilerleyerek sessizce yemekhaneye doğru gittik. Girdiğimizde hızla yiyeceklerimizi alıp parasını ödedik ve popüler masasına doğru ilerlemeye başladık.

Buraya hala bizim masamız diyemiyordum çünkü İnek Naomi'nin popüler olmadığı herkes tarafından bilinen bir gerçekti. Ama aynı şey çocuklar için geçerli değildi.

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin