Altmış Dokuzuncu Bölüm: Hala Bunun Gerçekten-

10.1K 774 383
                                    

"Bırak!" Diye bağırdılar.

"Asla!" Diye sızlandım.

"BIRAK!"

"ASLAAĞ!"

"BIRAK!"

Ellerimin kaydığını hissediyordum. "Daha fazla tutunamıyorum!"

"O zaman bırak!" Diye bağırdı Jordan.

"Ama okula dönmek istemiyorum!"

Kış tatilinin bitmesi tek bir şey demek oluyordu. Okul başlıyordu. Ama ben okula dönmek istemiyordum. Bir inek için bunun şaşırtıcı olduğunu biliyordum ama inek olmam insan olmayacağım anlamına gelmiyordu (Evet, bunu daha önce duyduk). Hiç kimse okuldan haz etmezdi. Okula gitmenin tek sebebi arkadaşlarını görmektir -ki bunu şu an yaptım. Diğer sebepleri bilemiyordum.

İlk başta okula gitmek bana uyuyordu, hatta üstümü bile giymiştim. Ama çocuklar arabayla gelince ikinci bir düşündüm. Yeni yılda olanı hatırlayıp okulda zorbalığın beni bekleyeceğini düşündüm. Sadece annem ve babamın çocuklar beni kaçırır gibi arabaya sürüklerken görmedikleri için memnundum. Tek arkadaşlarımın anne ve babam tarafından kaçırılması hoş olmazdı. 

Okula vardığımızda yine bir süre beni sürüklediler. Ama sonra okulun kapılarına tutunma şansı buldum. Beni kolaylıkla çekip alabilirlerdi ama bu sırada canımı yakmak istemiyorlardı. Bu yüzden bırakmamı söylüyorlardı yoksa ya domino taşları gibi ya da halat çekme yarışı gibi üst üste düşecektik.

"Kimse istemez!" Dedi Jordan elleri hala çantama tutunurken.

Declan, Jordan'ın çantasını sıkı sıkı tuttu. "Ama biz gidiyorsak, sen de gidiyorsun."

"Buna ne dersin?"  Diye önerdi Bennett, Declan'ın çantasına tutulu kalabilmek için elinden geleni yaparken. "Eğer bugün hayatta kalırsak pizza yiyeceğiz."

"Eğer mi?" Diye tekrarladım.

"Evet, eğer."

Durup düşündüm. "Tamam." Dedim ve kapıyı bıraktım.

Ki bu bir hataydı.

Tıpkı düşündüğümüz gibi, domino taşları ya da halat çekme yarışı gibi üst üste düştük. Ben Jordan'ın üstüne, Jordan, Declan'ın üstüne ve Declan da Bennett'ın üstüne düştü. Uzaktan sızlayan bir kargaşa gibi görünüyorduk, bizim gibi erken gelen birkaç kişi bu sahneyi görüp yanımızdan geçti.

Bir yana yuvarlandım ve ayağa kalktım. Bennett, dağın en altından, kendi yolunu açtı ve ben de kalkmasına yardım ettim. Ama diğer ikisi birazcık sorun yaşıyordu.

Declan homurdanarak Jordan'ı uzağa itmeye çalıştı. "Poponu yüzümden çek."

"Yüzünü popomdan çek," dedi Jordan, kalkmak için elinden geleni yaparken ama yer çekimi iyi bir arkadaş değildi. 

"Eğer poponu hemen yüzümden çekmezsen, ayağımın neden poponda olduğunu soruyor olacaksın."

"Tamam o zaman," dedi Jordan. "Popo yüzden çekiliyor."

"Bana mı öyle geliyor," diye sordum. "Yoksa bu konuşma, Hancock'ta Will Smith'in bir adamın kafasını diğerinin poposuna ittiği zamanı mı hatırlatıyor?"

Hep birlikte anıya karşı sızlandık.

"Evet, ben de aynısını düşünmüşüm," diye mırıldandım.

Jordan gülümsedi. "Hadi çocuklar, günü atlatalım." Bununla birlikte okulun koridoruna doğru yürümeye başladı.

"Neden okula dönmek konusunda bu kadar mutlusunuz anlamıyorum," dedim. "Hele kimyadaki o tatil ödevi varken."

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin