Kapım çalındı.
"Naomi?"
"İçeri gel." diye isteksizce yatağımdan seslendim.
Kapı yavaşça açıldı ve annem kafasını içeri uzattı. Endişeyle parlayan kahverengi gözleri bana bakıyordu, ama ben gözlerimi kaçırdım. Bakışına karşılık vermek yerine yatağımda uzanıyor, kulaklığımdan kulağıma dolan müziği dinliyor ve tavanı izliyordum.
"Efendim anne?" diye sordum bakışlarım hala tavandayken.
Annem arkasında babamla birlikte odama girdi. İkisi de odanın ortasında dikiliyor ve bana bakıyorlardı. Ama ben hala, sanki üzerinde dev bir kara delik açılıp beni içine çekecekmiş gibi tavana bakıyordum.
"Naomi, çok endişelendik."
"Neden?" diye sordum yarı ilgili görünerek.
"Meyers ailesi ile olan akşam yemeği yüzünden."
Akşam yemeği ve Meyers kelimelerine ürpererek baktıktan sonra gözlerim tavana geri döndü. Birden yatakta diğer yanıma döndüm ve onlara arkamı dönerek duvarı izlemeye başladım.
"Bunu konuşmak istemiyorum."
"Ama biz istiyoruz." dedi babam tartışmaya hazır halde.
"O gece ne olduğunu bilmek istiyoruz," dedi annem. "Sen, Raymond ve Declan üst kata çıktınız. Sonra birden Declan gelip Bennett'ı bana yardım ederken durdurdu, Jordan'ın anlattığı hikayeyi yarıda kesti ve yukarı çıktılar. Sonra Raymond aşağı inerek eve tek başına gideceğini söyledi. Meyerslar da onun peşinden gitmek zorunda kaldı. Hemen sonra arkadaşların da tek kelime etmeden gittiler. Ne oldu ki?"
Hiçbir şey demedim.
"Bir hafta oldu, Naomi." Annem devam etti, "Bir haftadır okula gitmedin ve odadan bile dışarı çıkmadın. Hasta olduğunu ve okula gitmek istemediğini söylesen de öyle olmadığını biliyorum. Hasta olduğunda seni yatağa zorla bağlayan ve okula kaçmanı engelleyen hep ben olurdum, tek bir gün bile kaçırmak istemezdin. Kalmana izin veririm, notların etkilenmez bile. Ama o gece bir şey oldu ve bize bir açıklama borçlusun."
Uzun bir sessizlik dalgası havada asılı kaldı. Derin bir nefes alana kadar önümdeki boş duvara bakmaya devam ettim. Sonra yatakta oturup duvara yaslandım ve onlara baktım. Şarkıcının tam da nakaratın ortasında olduğu şarkıyı bir tuşa basarak durdurdum, ardından kulaklığı kulağımdan çektim.
"Hiçbir şey olmadı, tamam mı?" dedim savunmaya geçerek. "Raymond ile tartıştık ve sonra çocuklar da onun tarafında oldular." Yalan ağzımdan çıktığı her kelimede gücünü biraz daha kaybetti. "Ve sonra beni yalnız bırakmalarını söyledim ve onlar da yaptı."
Babam elini saçlarına götürerek karıştırdı. "Hepsi bu kadar mı, emin misin Naomi? Bütün hafta okulu asmana neden olan büyük bir tartışma olmalı. Bize biraz tartışmanızdan bahset, belki yardım edebiliriz."
Evet, diye düşündüm, anca kalp krizi geçirmenize yardım edersiniz.
Onlarla bunu tartışamayacağımı biliyordum, ama ayrıca o gece bu odada ne olduğunu da anlatamazdım. Çünkü olay sadece Raymond'ın okulda bana zorbalık yapması değildi, bu odada her seferinde beni taciz etmesiydi. Özellikle on bir yıl kadar uzun bir süre bunu bir sır olarak tutabilmişken, şimdi sözümden dönecek falan değildim.
Kafamı iki yana salladım, "Sadece basit bir tartışmaydı, okula döndüğümde geçer. Arkadaşlar tartışır zaten, eğer tartışmıyorlarsa arkadaş değildirler."
"Haklısın," dedi annem.
"Okula döneceğim," diye söz verdim, bakışlarımı uzağa çevirmeden önce. "Okula gitmedim çünkü onlarla yüzleşmek istemiyordum. Ama pazartesi döneceğim, söz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)
Humor"Aslında oldukça basit," dedi Bennett. "Sen bizim iyi kızımız olacaksın," Declan başladı. Jordan gülümsedi, "Ve biz de senin kötü çocukların olacağız." Bir anlığına sessiz kaldım, bir onlara bir sözleşmeye baktıktan sonra tekrar onlara döndüm. Ardın...