"Ben de denemek istemiştim ama," diye sızlandı annem dönen sandalyede dönerken. "Arkadaşlarının denemesinden sonra ben de yapabilmek için fırsat kolluyordum."
Babama inanamayarak baktım, "Sen de mi baba?"
Babam üzülerek omuzlarını silkti, "Annen beni zorladı."
Annem babamın omzunu tuttu, "Hadi tekrar yapalım!" dedi heyecanla.
Babam iç çekti, "Tabi hayatım."
Annem şapkasını monokl gözlüğünü ve takma bıyığını düzeltti. Ve ikisi de sandalyelerini çevirerek bana arkalarını döndüler. Sonra ikisi aynı anda sandalyelerini benim yönüme çevirdiler ve annem kucağındaki peluş kedi Snowball'un kafasını okşadı.
"Biz de seni bekliyorduk." Dediler aynı anda.
Bayanlar baylar, işte benim ailem.
"Bu sandalyeler nereden çıktı? Ve anne şu giydiğin şeyler tıpkı-"
"-benimkiler gibi mi? Çünkü öyleler," dedi Jordan duvara yaslanarak. Browniesinden bir ısırık aldı ve sonra bana uzattı. "Brownie?"
"Hayır," dedim ve hemen ekledim. "Yani şimdi değil."
"Bu üzücü," dedi Jordan ve brownienin kalanını ağzına attı. "Çünkü bu sonuncuydu."
Annem güldü. "Hepsini yediniz mi çocuklar? Neyse ki ikinci tepsiyi de yapmıştım."
Jordan yumruğunu havaya kaldırdı, "İşte bu!"
Declan Jordan'a kötü bakışlar atarak yemek odasından geldi. "Neden sonuncu brownieyi yedin? O benim hakkımdı."
"Çünkü sen yemedin," dedi Jordan gözlerini devirerek. "Hem nereden çıktı senin hakkın olduğu?"
"On iki tane brownie vardı, yani bu da demek oluyor ki hepimize dörder tane düşüyor. Bennett kendi payını yedi, sen zaten eline geçen ilk fırsatta yedin. Ben sadece üç tane yedim, bu da demek oluyor ki sen benimkini de yedin."
"Vay, demek sayı sayabiliyorsun."
Declan yumruğunu sıkıp Jordan'a baktı, "Şimdi seni-"
"Declan, Bay ve Bayan Lorraine'in önünde kavga etmeyin," dedi Bennett, Declan'ın Jordan'a yumruk atmasını engelleyerek. "Kavganızı sonraya saklayın." Sonra anneme dönüp hafifçe gülümsedi. "Brownieler için teşekkürler, bir ara mutlaka tarifini vermelisiniz."
"Ah, tabi ki. Annen buna memnun olacaktır."
Bennett'ın yüzündeki gülümseme silindi. "Evet, tabi ki." Dedi ve sonra boğazını temizledi. "Sanırım fırının sesini duydum, brownieler pişmiş olmalı."
Annemin gözleri şaşkınlıkla irileşti. "Öyle mi? Ben duymadım. Ne derler bilirsiniz, eğlenirken vakit nasıl geçer anlamazsınız." Dedi sandalyede dönerek bunu kanıtlarken.
Evet bazen genlerimi sorguluyorum.
"Birkaç dakika soğumalarını bekledikten sonra yemeniz için sizi yemek odasında bekliyor olacaklar." Dedi annem. "Bir daha Jordan'ın fırından yeni çıktığı için sıcak olan tepsiyle yanmasını istemeyiz, değil mi?"
"Aslında isteriz," dedi Declan açık açık.
"O zaman böyle bir şeyden kaçınmak adına yemek odasında yetişkin gözetiminde brownieleri yememe ne dersiniz? O halde-" Declan yemek odasına giderken Jordan'ı arkasından çektiğinde sustu, "Ah her neyse."
Mutfaktan çıktılar. Annem yanında Snowball'u götürüp götürmemek konusunda ikilemde kaldı ama sonra başını okşayarak ona bir brownie vereceğini söyledi ve götürdü. Evet bazen annem hakkında endişeleniyorum.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)
Humor"Aslında oldukça basit," dedi Bennett. "Sen bizim iyi kızımız olacaksın," Declan başladı. Jordan gülümsedi, "Ve biz de senin kötü çocukların olacağız." Bir anlığına sessiz kaldım, bir onlara bir sözleşmeye baktıktan sonra tekrar onlara döndüm. Ardın...