Kırkıncı Bölüm: On Bir Yıldır, Koskoca On Bir Yıldır

10.9K 868 322
                                    

Sınıfın kapısını aralayıp kafamı dışarı çıkarttım ve koridoru kontrol ettim. Önce sağa ve sonra sola baktım. Parker da çenesini kafamın üstüne koyduğu için onun da kafası aynı anda bir sağa bir sola döndü. Gülümsediğini biliyordum çünkü ben de buna gülümsemiştim. 

"Güvenli mi?" Diye fısıldadı.

"Bilmiyorum," diye fısıldadım ben de. "Kendin kontrol etmeye ne dersin?" 

Bana kafası karışmış bir şekilde baktı, "Ne demeye-"

Birden onu iterek sınıftan dışarı çıkarttım, ilk başta yalpaladı hatta birisinin üstüne çıkacaktı, ama sonra toparladı. Herkes yürümeyi keserek Parker'a bakmaya başladı. Parker bana döndüğünde karnına doğru fırlattığım sırt çantasını yakaladı.

Sırıttım, "Güvenli miymiş?" 

"Bilmiyorum, kendin kontrol etmeye ne dersin?"

"Ne demeye-"

Parker elimi tuttu ve beni kendisine çekerek sınıftan çıkarttı, ona doğru sendeledim ve kolları arasında dengemi sağladım. Ve sonra birbirimize sırıttık.

"Güvenli miymiş?" Diye sordu.

"Bana göre, evet." Kollarının arasına iyice girdim.

Tek kaşını kaldırdı, "Şimdi?" diye sordu.

"Evet bu-"

"-çok tuhaf," diye bitirdi birisi cümlemi.

İkimiz de kafalarımızı yanımızdaki insanlara çevirdik.

"Biliyorum," diye fısıldadı arkadaşı. "Bu gerçekten çok garip."

"Çok," durdu ve düşündü, "olağan dışı."

Güldüm, "Burada olağan dışı olan tek şey-" 

"Naomi," diye uyardı Parker kaşlarını çatarak.

"Ne?" diye sordum masumca. "Sadece '-senin notların' diyecektim."

Parker bana boş bir bakış attı.

"Tamam be, öyle demeyecektim."

 Kız beni görmezden gelerek arkadaşıyla konuşmaya devam etti.

"Yani tamam, artık İnek Naomi değil ama yine de ikisi için de tuhaf olmalı," dedi kız. "Lisenin ilk yılından beri ona zorbalık ediyordu, bu üç yıl demek."

Vay be, demek sayı sayabiliyordu.

"Beraber geçmişlerine karşı nasıl birbirilerini sevebiliyorlar merak ediyorum," diye mırıldandı arkadaşı. "Ona yaptıklarını hatırlamalı, yaptığı zorbalıkları."

Parker'ın beni sarışının sıkılaştığını hissettim.

"Bence bir tür şaka-"

"Başka bir yerde gidip konuşmaya ne dersiniz?" Diye kızlara sordum.

İkisi de gözlerini devirerek uzaklaşmaya başladı, muhtemelen konuşmaya devam ediyorlardı. Parker da beceriksizce kollarını üzerimden çektiğinde yan yana duruyorduk.

"Seninle sınıfa yürüyebilir miyim?"

"Bilmem," dedim. "Yürüyebilir misin?"

"Yürüyebilir miyim?"

"Yürüyebilir misin?"

"Yürüyebilir miyim?"

"-ebilir miyim değil, yürüyeyim mi demeliydin."

Parker kahkaha attı, "Tamam o zaman," dedi elini uzatarak. "Seninle sınıfa yürüyeyim mi?"

"Bu daha iyi," dedim elini tutarak. "Evet."

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin