Altmış Altıncı Bölüm: Bunun İçin Seni Suçlayamam

8.4K 767 429
                                    

Postaları almak için dışarı çıktım.

Şölenden ayrıldıktan sonra Bennett, Bentley'nin limuzinini çalarak hepimizi evlerimize bıraktı. Eline geçen ilk fırsatta dairesinde kalan pijamalarımızı getireceğine söz verdi. Jordan, Bennett'ın ruh halini düzeltmek ümidiyle hep birlikte yemek yemeyi önerdi ama Bennett geç olduğunu ve hepimizin uyuması gerektiğini söyleyerek reddetti. Benim dert ettiğim şey elbiseydi çünkü sonuçta benim değildi ama Bennett bende kalmasını söyledi. Muhtemelen hem elbise onun bir işine yaramayacağı için hem de orada çıkartıp veremeyeceğim içindi. Şimdi dolabımda yakın zamanda giymeyi planlamadığım için asılı duruyordu.

İtiraf etmeliyim, zihnim hala gece olan olayları tekrarladığı için o gece pek uyuyamamıştım. Sanırım sonunda uyuya kalmıştım çünkü sabah annemle babamın hediyelerimizi açabileceğimiz için bana seslenmeleriyle uyandım. Hem birbirimizden gelen hem de uzak akrabalarımızdan gelen hediyelerimizi açtık. Sonra Noel baba için hazırladığımız tuzağı kontrol ettik ve bir kez daha oyuna gelip sonra kaçtığını gördük.

Gelecek yılda bol şans.

Şimdi de geç gönderilmiş olabilecek Noel postalarını almak için dışarı çıktım. Özellikle bana gönderilmiş harçlık ve kurabiye olmasını umuyordum. Dışarı çıktığımda bütün verandanın karla kaplandığını gördüm. Ben daha tepki veremeden annem yanımdan geçti ve karların içine atladı. Babam da battaniyeye sarılı bir şekilde dışarı çıktı. Annem şimdi sıcak çikolata içip normal vücut sıcaklığına ulaştıktan sonra kar meleği yapma sözü verdim. Posta kutusuna gittim ve birkaç mektup aldım.

Beni karşılayan sıcak çikolata kokusuyla eve doğru ilerlerken bir mektubun Lorraine Ailesi adına değil de direk benim adıma yazılmış olduğunu gördüm. Meraklı bir şekilde zarfı yırttım ve içindeki mektubu çıkarttım. Gözlerim her kelimeyi, cümleyi hızla teker teker okudu. Okudukça ellerim bilinçsiz bir şekilde kağıdı buruşturuyordu. Mektubun sonunda sonunda durdum ve katlayıp sıcak çikolata içmek için eve girdim.

Şimdi neredeyse gece dokuz olmuştu saat, yani Valley Parkı'na bir minibüse binip kalanını yürüyerek gideceğim otuz dakikam vardı. Kar yağmaya başladı, ama rahatsız edecek şekilde değildi, sadece belli belirsizdi. Üstümü kar dolayısıyla sıkı giyindim, siyah bir kaşmir ceket, koyu renk kot pantolon, Combat botlarla birlikte boynuma sarılı parlak sarılı bir atkı neredeyse yüzümün yarısını kapatıyordu. Gözlüklerim soğuk nedeniye buharlaşıyor ve görüşümü yeniden düzeltmek için zaman zaman kıyafetimin koluyla silmem gerekiyordu. 

Sonunda parka gelebildim. Birkaç dakika ellerimi birbirine sürtüp sıcak hava üfleyerek bekledim. Nefesim soğuk havada duman gibi yayılıyordu. Ellerimi tekrar ısıtmaya başlamadan önce bir süre sigara içiyormuşum gibi yapmaktan kendimi alıkoyamadım. Orada ne kadar bekledim bilmiyordum ama geri dönmeyi isteyecek kadar bekledim. Tam dönüp geçen minibüsü durduracaktım ki bir ses duydum.

"Geleceğini düşünmemiştim."

Durdum, yüzümde bir sırıtma belirdi. Ona dönerek gözlerimi kıstım.

"Neden gelmeyeyim, Parker?"

Onu son gördüğümden beri hiç değişmemişti. Benden boyu uzun olduğu için yukarıda kalan eskiden bakmaya doyamadığım parlak mavi gözlerine bir bakış attım. Fark edilebilir tek değişiklik beresinin altında saklanan saçlarının daha kısa olmasıydı. 

Omuz silkti. "Beni yumruklama şansı için?"

"Aslında bunu düşündüm," diye itiraf ettim.

Parker ufakça gülümsedi. "Seni iyi tanıyorum, inkar-"

The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin