Hizmet dersinde yavaş geçen bir gündü. Masanın önündeki ofis sandalyesinde aptal aptal dönüyordum. Genelde hizmet dersi için revirde çalışırdım ama Bayan Matthews bugün hasta olduğu için gelmemişti ve bu da en nefret ettiğim yere geçmem gerektiği anlamına geliyordu.
İdari Bölüm.
Neden idari bölümden bu kadar nefret ettiğimi merak ediyor olabilirsiniz. Bir kere kötü bir geçmişimiz vardı, Declan okul bilgisayarına girerken yakalanmıştı ve ben de Raymond ve arkadaşlarıyla yalnız kalmıştım. Sevmediğim başka yönleri de vardı, mesela müdirenin odasıyla bağlıydı, yani Müdire Barnes ile. Sonra, insanlarla sosyalleşmeye zorlanıyordum. Daha önce de söylediğim gibi, mesele benim sosyal olmamam değil, insanların benle sosyalleşmeyi seçmemesiydi.
"Lorraine yine hiçbir şey yapmıyor," tiz bir ses duydum.
Sese karşılık gözlerimi devirdim. "Yapacak hiçbir şey yok, gördüğün gibi-" Ofisi gösterdim.
"Seni meşgul tutacak başka işler de var." dedi.
Memur, yani burada onunla durmak zorunda olduğum kibirli kadın, Bayan Carol'dı. Saç stili, stil dışı bir şeydi. Kısa kesilmiş saçlarının sahte sarı olduğu ve gerçekte siyah olduğu belliydi. Genelde dekolteli üstler ve altına da iki beden küçük kalem etekler giyiyordu. Uzun birisi olmasının yanı sıra kule gibi olmak için çok çok uzun topuklular giyiyordu ve zayıftı. Tabi ki onun seçimiydi. Aldığı öğlen yemeklerini görmeliydiniz, genelde salata ve suydu. Ama eğer asilik yapmak isterse tavuklu salata ve granola bar olurdu. Her zaman şöyle derdi, kalorisi tadından önce gelir. Bayan Carol, otuzlu yaşların ortalarıyla sonları arasında bir kadındı, ama genelde saf adamlara yirmilerin sonunda olduğunu falan söylerdi.
Doğrusu ikimiz de birbirimizden neden bu kadar nefret ediyorduk bilmiyordum. Tamam belki nefret çok güçlü bir kelimeydi ama şöyle de diyebilirdik, gerçekten hiç hiç hiç haz etmiyorduk. Aramızdaki rekabet ne zaman başladı bilmiyordum ama şey olabilir, ikinci yılımda ilk hizmet dersinde yanlışlıkta ona kahve dökmüştüm. İlk yılımda hizmet seçmek yerine belki insanlar beni sever diye tiyatro seçmiştim. Ve oldukça salakça bir fikirdi, bütün okulun önünde kendimi rezil etmiştim. Ama belki de, ben işimi düzgünce yaparken o yanlışları yüzünden Müdire Barnes'dan nasihat dinlediği için başlamıştır. Belki de o bakmaz sandığımda onu taklit ettiğimi gördüğü için.. Yani öyle ya da böyle gerçekten birbirimizden hiç hiç hiç haz etmiyorduk.
Güldüm, "Ya, ne gibi?"
"Rafları düzenle."
"Yaptım."
"Okul kayıtlarını dosyala."
"Yaptım."
"Bütün ofisi temizle."
"Yaptım."
Bana kızgın kızgın baktı.
Sonra durup düşündüm, "Şimdi aklıma geldi de dönüp yapmaya devam etmem gereken bir şey var..."
"Neymiş o?" Diye sordu.
"Senden nefret etmek."
"Hislerimiz karşılıklı." diye cevapladı.
"İyi."
"Şimdi git, benden nefret etmeye devam et." Derken gözlerini devirdi ve cüzdanından çıkarttığı tırnak törpüsü ile tırnağını düzeltmeye başladı.
"Çoktan başladım." Diye cevapladım.
Birden durdu ve bir şey aklına gelerek parmaklarını şaklattı. "Şey, bunu demek istemezdim ama bu işini ertelemek zorundasın, senin için başka bir iş var."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)
Hài hước"Aslında oldukça basit," dedi Bennett. "Sen bizim iyi kızımız olacaksın," Declan başladı. Jordan gülümsedi, "Ve biz de senin kötü çocukların olacağız." Bir anlığına sessiz kaldım, bir onlara bir sözleşmeye baktıktan sonra tekrar onlara döndüm. Ardın...