"Onu öldüreceğim," diye sinirle mırıldandı Bennett.
"Bunu zaten söyledin," dedim sıkılarak elimdeki su şişesini çevirirken.
"O zaman onu öldüreceğim, dirilteceğim ve sonra yeniden öldüreceğim."
"Bunu da zaten söyledin," dedim.
Eğer hala anlamadıysanız, Bennett'ın öldürmek istediği Jordan değil, Bentley'ydi. Bentley ile buluşmak için anlaştığımız restoranda bir süredir bekliyorduk. Bizle ilgilenecek olan garsona sürekli henüz sipariş vermeyeceğimizi söylediğimizde rahatsız olduğunu fark etmiştim. Üçüncü kez geldiğinde-
"Başlangıç atıştırmalıkları bile sipariş vermek istemediğinize emin misiniz?" Diye sordu garson. "Masanıza rezervasyon yaptırdığınızı biliyorum, ama burası çok yoğun bir restoran ve gelmek isteyip boş masa bulamayan müşteriler-"
"Tekrar söylüyorum, henüz sipariş vermeyeceğiz," dedi Bennett, garsona bakma zahmetine bile girmeden. "Hala birinin gelmesini bekliyoruz. O gelince, ben onu öldüreceğim ve sonra sipariş vereceğiz."
Bennett'a kötü bir bakış attıktan sonra garson gitmeden önce bir özür mırıldandım. Birden Bennett'ın telefonu çaldı. Telefonunu cebinden çıkartıp ekrana baktı.
"Çocuklar mı?" Diye sordum. "Onlara kalanları paket yaptırıp getireceğimize zaten söz vermiştik."
"Hayır, Bentley," dedi kaşlarını çatarak. "Benim numaramı nasıl almış ya?"
"Zengin insan güçleri?" Diye önerdim. "Ya da Jordan."
"Şimdi onu öldüreceğim."
Bu sefer Jordan'ı kastetmişti. Bennett mesajı okudu ve gözleri seğirdi.
"Ne diyor?"
"Gelemeyeceğini söylüyor," diye homurdandı. "Ayrıca, akşam yemeğini onsuz yiyeceğiz gibi görünüyor diye eklemiş."
Telefonu bana çevirdi. Bentley mesajının sonuna "İyi eğlenceler!" diye ekleyecek kadar cesurmuş bir de. Bentley bir şeyler mırıldandıktan sonra kardeşine muhtemelen tehdit içerikli olan cevabını yazmaya başladı.
"Yani gidecek miyiz?" Diye sordum.
Bennett bana baktı. "Gitmek mi istiyorsun?"
Omuz silktim. "Bilmem."
Arkasına baktı ve gözlerinin garsonla buluşup ona kızgın bakışlar attığını gördüm. "Madem rezarvasyonumuzu da yaptırdık, yesek iyi olur." Sonra garsona gelmesini işaret etti. "Şefin spesiyalinden iki tane alacağız."
Garson sonunda sipariş vermemizin mutluluğundan ağlayacak gibiydi.
Kaşlarımı çattım. "Sadece salata olmayacak, değil mi?"
Bennett bir kaşını kaldırdı. "Tabi ki hayır, seni bundan iyi tanıyorum."
Gülümsedim. "Fiyatı ne kadar?"
"Neden bilmek istiyorsun?"
"Ödemeye yardım etmek istiyorum," dedim.
"Ödemene gerek yok Naomi," dedi. "Bu yemeğin fiyatı-"
"-benim ödeyebileceğim fiyat aralığından ışık yılı kadar fazla," diye bitirdim. "Ama yine de yardım etmek istiyorum. Bentley kadınların ödemek zorunda olmadığını söyleyerek ödememi engelledi. Tabi ki ödeme yapmadığım için mutluydum ama öyle demek zorunda değildi. Ödemeye yardım etmek istiyorum."
"Emin misin?"
"Evet eminim."
Bennett bir süre tereddüt ettikten sonra fiyatı bana fısıldadı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
The Good Girl's Bad Boys: The Good, The Bad, And The Bullied (Türkçe Çeviri)
Umorismo"Aslında oldukça basit," dedi Bennett. "Sen bizim iyi kızımız olacaksın," Declan başladı. Jordan gülümsedi, "Ve biz de senin kötü çocukların olacağız." Bir anlığına sessiz kaldım, bir onlara bir sözleşmeye baktıktan sonra tekrar onlara döndüm. Ardın...