Başlama tarihiniz.
Her şeyden kurtulabilirim. Sadece, sadece bir adım daha. Sadece son adımlık cesaret. Tam adım atarken kolumdan tutan elle düştüm ama ters tarafa. Korkudan kapalı olan gözlerimi yavaşça açmıştım. Onun üzerindeydim, yeni çocuk. Kahverengi gözlerini kocaman açmış beni sıkıca tutuyordu. Ben ilk şokumdan kurtulamamışken ikimizi birden kaldırdı ve sinirli bir şekilde bağırdı "Kendinde misin sen? Az önce neredeyse 30 metreden aşağıya düşüyordun." Hızlıca göğsüne vurarak onu kendimden uzaklaştırdım. "Amacım da oydu zaten. İnsanların işlerine karışmak zorunda mısın?" Boyu uzun olduğundan dolayı kafamı kaldırarak konuşmak zorunda kaldım. Cevap vermiyordu, yumruklarını sıkmış sadece bakıyordu. O konuşmayınca tekrar bağırmak için ağzımı açtığımda belimden tutup beni kendine doğru çekti ve...
"Ya kanka bu ne ya?"
Baştan beri her kelimesini okurken yazarın adına utandığım kitabı en sonunda kapatarak sanki radyasyonlu bir atıkmış gibi kendimden uzaklaştırdım.
"Kanka devamını okumuyorsun ama gerçekten çok güzel. Kız daha sonra tokat falan atacak." Klasik.
"Atacak tabii daha aranızda bir şey yok pat diye dudağına mı yapışılır? Hayvan oğlu hayvan. "
"Naz, gerçekten içinde romantizme dair şu kadar şey yok." Hırçınca baş parmağıyla işaret parmağının çok küçük bir kısmını göstererek gözüme sokmaya çalıştı.
"Sende de akla dair şu kadar şey yok, taciz ne zamandan beri romantizm?" Biraz abartı bir şekilde taklidini yaparak ona karşılık verdim.
Nuray'la her zamanki kitap kritiğimizi yapıyorduk. O bir kitabı çok beğeniyordu ve heyecanla bana okutuyordu. Bense fazla şiddet ve taciz içeren nadide romantik kitapları en edepli halim ile eleştiriyordum(!) Sinirle kitabını elimden alırken sordum, "Ne alaka şimdi kız neden intihar etmek istiyor?"
"Ailesiyle anlaşamıyor. O hukuk okumak istiyor ailesi ise tıp okuması için baskı yapıyorlar."
"Sebebini yerim, kazanmış da o problem. Bir dakika tahmin edeyim kız çok zeki ve oğlandan nefret ediyor ama daha sonradan ona aşık olacak."
Elimi çenem koyup gözlerimi kırpıştırdım.
"Oha nereden bildin?" dedi iyice bana dönerek. Gözü heyecan ve mutlulukla parıldamıştı. Saf ya bu.
"Daha önceden okumuştum bunu." Daha da şaşırdı.
"Hadi canım. Nerede? Ne zaman?"
"Senin bana getirdiğin her kitapta." dedim, dişlerimin arasından.
Heyecanı saniyesine sönmüş ve beli bükülmüştü. Kitabını çantasına özensizce bırakıp yeniden bana döndü.
"Senin şu kitaplarla derdin ne?"
"Herhangi bir derdim yok. Ben sana zorla Sefiller'i okutuyor muyum?" dedim, sırt çantamı kenara asarken.
"Evet."
"Tamam yapmış olabilirim ama kabul et çok güzeldi. Dünya klasiklerinden bir kere."
"Kötü demedim zaten. Ben sadece farklı bir nokta bulmak için uğraşıyorum, sonsuza kadar polisiye kitap kritiği yapamayız." Kitaplığımın 4'de 3'ünün polisiye içermesi dışında sorun yoktu.
"O zaman fantastik veya bilimkurgu okuyalım ama ne olursun bomboş travmaları olan karakterler ile muhatap etme beni." Koluma hafifçe vurdu.
İnsanlara göre Nuray romantik, bense duygusuz olan taraftım. Ne yani, sırf gerçek hayatta asla olmayacak şeyler okumayıp dram filmleri izlemediğim için mi duygu yoksunu oluyorum? Öfkenin de bir duygu olduğunu hatırlatırım. Hem bir insan 2 saat boyunca ekranın karşısına sırf ağlamak için neden oturur ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...