"Oğlum keşke çalışsaydım ya." Her seferinde kurduğum cümle, asla gerçekleştiremediğim eylem.
"Bana bak Naz, senin yüzünden ben de çalışamadım aldığın tüm kopyaları bana da vereceksin." Yüsra'nın haddinden fazla kızgın hali ve bana parmağını aşırı hızlı sallayışıyla kendimi geri çekip rahatsız ve şaşkın olduğumu gözler önüne serdim.
"Benim suçum ne be. Ben yanında yokken ne yaptın acaba?" Fevri çıkışımla az önceki Kızgın Kız çantasını sıraya koyup daha sakin bir şekilde konuşmaya başladı.
"Tamam kanka ya. Hakan Hocanın dersinde bile kopya çekebiliyorsun e verebilirsin değil mi?" Tabii ki de verebilirim, yetenek bu yetenek.
"Kağıdımı açarım ama bir daha bana artistlik yapma." Hoşnut bir şekilde gülümseyip sırasına geçti. Bir kaç dakika sonra da Emirhan sınıfa girdi ve dünkü gibi Yüsra'nın yanına oturdu.
"Günaydın, çalıştınız mı?" Hele bir soluklan aslanım bu ne acele? Üçümüz hep bir ağızdan, "Yoo." dedik. Bir kere de cevabım evet olsa kendi kendimle gurur duyacağım be.
"Ben daha derslere bile adam akıllı girmedim. Gerçekten sözlü olarak girer mi?" Yüsra, Uzun Oğlanın aşırı tedirgin haliyle ellerini birbirine kenetleyip güven verici bir sesle konuşmaya başladı.
"Maalesef evet ama korkma ben sana kopya veririm." Duraksadı, "Naz'dan aldığım daha sonra onun da Beste'den aldığı kopyayı." Gülümsemeye başladı. Hayatımda hiç bu kadar düzgün dişler görmemiştim, bir insana gülmek bu kadar yakışmamalı. Hayır hayır yine Nuray'ın söylediğine geliyordum. Bir haftadır onu görmezden gelmeye çalışıyorum ama eşeğin aklına karpuz kabuğu sokarsan al işte böyle olur.
"Özel okulda kopya çekmek bu kadar kolay mı?" Konuşmaya başlamasıyla dişlerinden gelen hipnozdan çıkmıştım.
"Devlet okulunda çok mu zor?"
"Yani yakalanırsan sıfırı çok güzel basıyorlar." Kafamı anlamışcasına salladım.
"Şimdi Hakan Hocanın dersinde normalde olduğu kadar basit değil ama ablan ekspert."
"Ablan?" Kafasını hafifçe eğip gülümseyerek sormuştu. Hayır bu bakışı biliyorum. Bu başrol oğlanın karizmatik, sevimli aynı zamanda can yakan gülüşü. Ben başrol sevmem bir kere. İçten içe kendimle savaşırken sakin bir şekilde cevapladım.
"Eminim senden büyüğüm. Okula bir sene geç başladım."
"O zaman aynı yaştayız desene. Ben de 10. sınıfı çift dikiş okudum."
"Hadi ya, neden?" İlk tepki Yüsra'dan gelmişti.
"Devamsızlık." Ağzımı açıp bir şey soracaktım ki Hakan Hoca koca bir gürültüyle sınıfa girdi, minnacık adamsın bu kadar sesi çıkarmasan anlamayacağız geldiği.
Oflayarak önüme döndüm, aklımda başka soru işaretleri varken o kağıdın sonundaki soru işaretlerinin cevabını düzgün veremem ama. Neyse, desene benim yerime Beste çözecek. Her seferinde kopya çekmek için nasıl bahane buluyorum ben de anlamıyorum valla.
"Evet arkadaşlar umarım bu sınav için çalışmışsınızdır. Size güveniyorum çok iyi yapacaksınız ama öncelikle bir kaç yer değişikliği yapmak istiyorum."
"Hadi canım!" Yüsra'nın sesi haddinden fazla çıkmıştı.
"Yüsra Hanım. O zaman ilk sizi kaldıralım. Duvar kenarı en arka sıra lütfen." Nezaketin içinde şerefsizlik yatıyordu resmen. Yüsra sinirle sıradan kalktı ve bize dönüp son bir bakış attı. Biz de seni özleyeceğiz kanka. Hoca bir kaç değişiklik daha yaptıktan sonra kağıtları üçe ayırıp ön sıralara koydu. Daha kağıt en arka sıraya ulaşmadan, Beste hızlı hızlı çözmeye başlamıştı. Basit bir inek tiplemesi olmadığı için de kağıdı tamamen gözlerimin önündeydi. Başım kağıdıma doğru eğikti ama gözlerim daha çok ön sıradaki kağıttaydı. İşte yetenek dediğim kısım da tam olarak bu, dışarıdan bakıldığında kimse anlayamazdı. İlk sayfayı geçirdikten sonra Emirhan'ın kağıdı görmesi için çok az sola kaydırdım. Biraz sonra hafifçe yaklaşıp çok sessiz bir şekilde, "Göremiyorum gözlerim bozuk." dedi. Benim neredeyse zar zor duyduğum sese Hakan Hoca deli gibi döndü. Hadi ama cidden mi? Biraz gözleriyle bizim tarafı süzdükten sonra volta atmaya devam etti. Biraz nefes aldıktan sonra sıranın altındaki defterden yavaş hareketlerle küçük bir parça kağıt kopardım. Hocayı tekrar kontrol ettikten sonra alelacele ön sayfanın cevaplarını yazdım ve arkamda ki Emirhan'a uzattım. İlk başta verdiğim kağıdı fark etmedi. Önden ayağına hafifçe vurduğumda çok sessiz inledi ve sonunda alttan uzattığım kağıdı gördü. Hızlıca alıp teşekkür etmeyi de ihmal etmedi. Yalnız resmen Hakan Hocanın dersinde kopya veriyordum. Bu ne cesarettir yiğidim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...