"Şerefsiz, birde Nuray burslu okuduğu ve ailesi orta halli olduğu için küçük bir müsamaha istemiş." Küçük bir sahte öksürükten sonra karşımda Kadri Hocanın olduğunu hatırladım ve tek elimi kaldırıp özür diledim.
"Yüsra'nın yaptığı kötü olmuş. Ah kızım ya ben düşünmeden hareket etmeyin demiyor muyum?"
"Ne bileyim baba kızların anlatmayacağını, bizi görüştürmediler ki."
"Görüştürmezler tabii, aranızda bir şeyler kararlaştırıp hep bir ağızdan onu söylemeyin diye." Kadri Hoca tamamen bize inanıyordu. Şu zamana kadar bir kere ağzımızdan yalan söz çıkmamıştı, asla insanlara boş yere sataşmamıştık. İnanıyorum ki ben ve Nuray'a da en az kızları kadar güveniyordu. Aslına bakarsanız aynı performansı Meryem Hocadan da beklerdim.
"Kamera görüntülerine birde ben bakacağım. İrem'i ararken Hakan Hocayı kaçırmış olabilirler." Üçümüz de başımızla hocayı onayladık.
"Zaten o adamı hiç sevmemiştim." Kadri Hocaya kaşlarımızı çatarak baktık daha söyleyeceği şeyler var gibiydi.
"Aşırı sinirli olduğu için psikolojik tedavi gören bir insan ve maalesef bizim okulda torpille iş buldu." İki avucumu hızla masaya vurup kalçamla sandalyeyi iterek kalktım.
"Biliyordum, biliyordum. O adamın bizim okulda öğretmen olamayacağını söylemiştim." Haklı olmamın verdiği hisle yine doruklardaydım. Hoca şokla bana bakarken Büşra, sanki deliymişim gibi kolumu okşayarak yine aynı kolumdan yavaşça sandalyeye çekti beni. Ne var be? Ben haklı olduğumda hep böyle olurum.
Eve yürürken sadece dua etmiştim, sadece her şey açığa çıksın. Eve yaklaştığımda merdivenlerde koca bir oğlanın oturduğunu gördüm. Yok bu çocuk hâlâ uzuyor ve ben olduğum yerde sayıyorum, onun her uzadığı santimi.
"E Nuray olayı ne oldu?" Okul çıkışı diğer öğrencilerden gizli disiplin kurulu toplandığında Emirhan'ı Bartu'nun yanına, olanları az biraz çıtlatması için göndermiştim.
"Uzaklaştırma ve kınama cezası." Mutsuz ve bitkin bir şekilde söyledikten sonra merdivenlere yanına çöktüm.
"Bartu?"
"Şok içinde Nuray'ı arayıp durdu ve ben her şeyi tamamen anlatmış olabilirim." Yanlış bir şey yapmış bir çocuk gibi zar zor söyleyince pek umursamadım. Bu raddeden sonra Bartu'yu üzerilerine salasım var zaten. Başımı yorgunlukla onun omzuna koyduğumda o da yanağını kafama yasladı.
"Bence ailelere anlatalım onlar da okulu bassın." Kaşlarımı umutsuzca çatarak başımı sağa sola salladım.
"Saçmalama, şuanda haksız taraf sadece bizken ve Yüsra olayı anlatmışken boşu boşuna aileler galeyana gelir, biz de hiçbir şey elde edemeyiz." Diliyle dişlerinden ses çıkarıp uzunca üfledi.
"Ya entrikalar bana göre değil biliyor musun? Bence direkt muharebeye çıkalım olsun bitsin." Oha ne kadar da ben. Resmen birbirimiz için yaratılmışız be.
Nuray'sız ilk okula geliş hepimizi germişti, ortam buz gibiydi. Matematik dersi olmadığından o at suratlının, bir dakika atlar güzel hayvanlar hatta hayvanların hepsi güzel. Ah o pisliğe hangi takma adı takarsam takayım diğer varlığa hakaret olacak. Dur buldum, bok çukuru. Evet ne diyordum, matematik dersi olmayan tek günümüzde o bok çukurunun suratını görmeyecektik.
"Nuray neden uzaklaştırma kararı almış. Yoksa senin yaptığın bir şeyi o mu üstlendi? Malum bu gruptan tek uzaklaştırma kararı alabilecek insan sensin." Durgun bir şekilde sıramda otururken Banu'nun yaverleri ile birlikte başımda dikilmesiyle kafamı kaldırdım ve Bayan Çakma Turuncunun laflarını bitirmesini bekledim. O bile Nuray'ın okuldan uzaklaştıralamayacak kadar masum olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...