46

17.3K 1.2K 154
                                    

 Son 2 haftamı elimden geldiğince verimli geçirmeye çalışıyordum, yanlış anlamayın ders açısından değil, Emirhan'la geçirebileceğim zamandan saniye israf etmiyorum. Sınav zamanı olmasına rağmen kalan tüm vakitleri onla geçirmiştim. Kendisinin yaptığı fazla antrenmanlarda ona eşlik ettikten sonra onunla yapmak istediğim her şeyi sırasız bir şekilde canım hangisini isterse yapıyorduk. Bir kere olsun istediklerime karşı çıkmadı, ya o da istiyordu ya da karşı çıkmaya fırsat vermemiştim. Tıpkı takım hakkında konuşmasına fırsat vermediğim gibi.

Ne zaman heyecanını benimle paylaşmak istese konuyu değiştiriyor veyahut tabiri caizse kaçıyorum, o konuda kalbim hâlâ paramparça. Korkunç bir karakter olduğumun farkındayım ama o bencille savaşmadığımı zannetmeyin. 

"Sinemaya mı gitsek?" Okuldan çıkmış Emirhan'la sinemaya doğru gidiyorduk, halbuki onu onaylamamıştım. Ellerimiz birbirine kenetliyken ileri geri sallıyordu, vay canına.

"Sınav haftasındayız, sürekli antrenman yapıyorsun ve enerjin nasıl tükenmiyor?" Bir anda durup bana baktı ve ellerimizi yukarı kaldırdı.

"İstediğim her şeye sahibim; sen ve kariyer." Kariyer deyince garipsemiştim ama istediği şeyler arasında olduğuma sevindim. Yine de kariyer için ufaktan beni terk ediyor oluşu hâlâ gündemimde.

"Korku filmi varmış vizyonda." Ciddi misin dermişcesine kaşlarımı çattım, sadece beni denediğini umuyorum, "Hadi ama bu sefer seni daha iyi korurum, hatta kucağıma bile oturabilirsin." Hafif şımarık haline zorlama bir şekilde gülerek, aslında o dişleri göstermenin ardında tehdit yattığını ilettim.

"Biraz daha devam edersen kucağına alacağın tek şey taşınabilir solunum cihazı olacak." Gerçekten hayal gücüm çok zengin, şu durum da bile nasıl da laf yetiştiriyorum.

"Lunapark?"

"Çocukça." 

"Odam?" 

"Sapıkça." O heyecanla isteklerini sıralarken olabildiğince düz bir şekilde reddediyordum. Bugün yapmak istediğim pek bir şey yok gibi. Ah nedenini hatırladım, pazartesi beni terk ediyor oluşu.

"Beni sevdiğini sanıyordum." 

"Her istediğini yapmadığımda bunu söylemek zorunda mısın?" Biraz isyankar çıktı sesim, bunu duymaktan hoşlanmıyorum.

"Bir ihtimal işe yarayacağını umuyorum." Şu anda bilerek mi yoksa beni etkilemek için mi hayal kırıklığına uğramış yüz ifadesini yapıyor bilmiyorum ama biz sinema salonuna neredeyse vardık. Her seferinde dilim yok dese dahi istediklerini yapıyordum. O zaman başka şeyler istememesini umalım.

"İki öğrenci lütfen." 

En sonunda gişenin önüne geldiğimizde elimi bırakıp elini arka cebine attı ve ikimiz adına korku filminin biletlerini zevkle aldı. Salona doğru hareketlendiğimde tekrar elini elime, sanki hiç ayrılmayacakmışız gibi geçirdi.

Film pek de etkileyememişti beni. Bu sefer hristiyanların başı büyük dertteydi, şeytanla. Aslında en büyük dert teknemiz ama konumuzun bu olduğunu sanmıyorum.

Hafif hafif gerilimlerin yaşanmaya başlamasıyla Emirhan'ın da gözleri bana doğru kaydı, korktuğumu görmek istiyor gibiydi. Aslında en başından beri ruhsuz bir şekilde beyaz perdeye bakıyordum, korkamayacak kadar boş bir beynim var. Aklımda sürekli Emirhan'ın gideceği, pazartesinden sonra yanımda olamayacağı yankılanıyordu. 

O sesleri susturamamam başka bir etki olan gözlerimin dolmasına doğru gidiyordu. Halbuki ağlamak için bir kaç saat daha beklemem gerekiyordu, sen o kadar gün diren son gün gel elen.

Orta Karar (Tamamlandı)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin