Dünkü olaydan sonra nasıl bir tavır takınacağıma tam karar verememiştim. Onunla normal konuşup onun ufakta olsa imada bulunmamasını temenni edeceğim sadece. Yani o izin verirse.
Ona Hakan Hocayla olan olayları anlatmak için erkenden aşağı inmesini söyledim. Kesinlikle anlatmaya ihtiyacım var ve onun yüzünden gecikti. Yani şimdi dün akşam hatırladığım pek söylenemez ama neyse.
Emirhan aşağı salına salına indiğinde yüzünde o görmek istemediğim şeyi gördüm. Ondan da bu beklenir zaten.
"Gerçekten ciddi bir şey konuşacağım, sakın pislik yapma." Ona işaret parmağımı sallayarak elimden geldiğince sertçe söyledim. Ellerini çok hafif kaldırıp dudaklarını dışa iterek başını salladı.
Yaşananlara bizim verdiğimize göre daha az tepki göstermişti ama onun için de bir dehşetti. Asla ama asla Bartu'ya söylememesi için yemin ettirdim, o çocuk her şeyi mahvediyor.
"Yalnız merak ettiğim şu, öğrenci ve öğretmen ilişkisi yasak değil. Tamam lise çağındakiler için etik de değil ama bu adamın bu kadar baskı yapmasının sebebi ne?" Derin bir nefes alıp saçlarımı geriye aldım.
"Bizim okul için büyük skandal da ondan. Köklü bir okul, böyle bir şeyi asla affetmezler." Bu sefer onun için daha anlaşılır olmuştu. Boşluğa bakarak kafasını salladı ve elini enseme atıp saçlarımı yavaşça sıkıp bıraktı.
"O zaman bize düşen Nuray'ı korumak. Nasıl olacak hiçbir fikrim yok ama o zararsız kıza bunu yapmasına izin veremeyiz." Konuşmasında ve tavrında tam bir abi korumacılığı vardı. Ona bakıp tek taraf çok kısa gülümsedim. Her zaman olmasını istediğim bir abi gibiydi.
Almanca dersinde hocanın bizi serbest bırakmasıyla koca bir uğultu eşliğinde herkes istediğini yapıyordu. Yüsra ile Nuray normal şeylerden konuşurken ben Emirhan'la Mete'nin bilek güreşini seyrediyordum. Yaklaşık 20 saniye süren güreşin sonucunda Emirhan kaybetmişti. Dudaklarımı ileri itip başımı yavaşça aşağı yukarı salladım.
"Ay Emirhan birde sürekli erkeklik taslıyorsun ya. Al bak senden zayıf çocuğa yenildin." Ve Uzun Çocuk erkekliğine laf söylenince sinirlenir. E benim amaç da o zaten.
Emirhan, gözlerimin içine sinirle pür dikkat bakarken ceketini çıkardı ve kolunu sıyırdı. Artistik hareketlerle elini arkadaki sıraya koyup Mete'nin elini kavramasını bekledi. Aşırı derecede havaya girmiş yakışıklı oğlanın bu sefer yenilmesi 45 saniye sürdü. İyi, ilerleme var.
Kahkahamı bir türlü tutamazken veya tutmak için çaba sarf etmezken o neden yenildiğine dair neden sunmak için bana döndü. Hadi hadi duyalım bahaneyi.
"Bir kere Mete'nin sağ eli incindi diye solla yaptık. Sağ ile yapsaydık ben yenerdim." Allah'ım ya, cidden çocuk gibi.
"Tabii, tabii." Başımı hızla aşağı yukarı sallayıp aynı hızda söylemiştim.
"Ya cidden diyorum, o solak hem." Emirhan'ın umutsuz bir şekilde açıklama yapışı durumu daha da komikleştiriyordu.
"Mete bu sınıfta seni kim yener?"
"Sen değil." Mete ukalaca lafını söyledikten sonra çok küçük nefes vererek güldü. Bu durum Emirhan'a fazlasıyla acı çektiriyor gibiydi.
"Kim?" Dişlerinin arasından sertçe söyledi. Mete olayı uzatmak istemeyerek tekrardan güldü ve Mustafa'ya eliyle gel işareti yaptı. Lan ama o çocuk gerçekten iri yarı, bunu yapmak istediğinden emin miyiz acaba?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Orta Karar (Tamamlandı)
HumorKafama çarpan turuncu topla dengemi sağlamak için hafif öne eğildim ve yavaşça arkama dönüp topun geldiği yere baktım. "Üzgünüm o kadar kısasın ki göremedim." Pişkin pişkin söylenip tekrardan atış yapmak için arkasını döndüğünde içimdeki Naz'ın bile...